Üç günde 13 bin kişi gezdi

Güncelleme Tarihi:

Üç günde 13 bin kişi gezdi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2002 22:54

Anıtkabir'de yeni açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'ndeki üç savaşı anlatan panoramalar dokuz ayda yapıldı. Kurtuluş filminin senaryosunu yazmış olan Turgut Özakman, üç panoramanın senaryosunu yazdı.

Aydın Erkmen eskizleri çizdi. Eskizler Rusya'ya gitti, orada renkli eskizleri yapıldı, Ankara'ya gönderildi ve Genelkurmay tarafından çok beğenildi. Bunun üzerine Moskova'da çalışmaya başlandı. Sadece Rusya ve Hollanda'da bulunan büyük resim stüdyolarında her panorama bütün olarak yapıldı. Bu dev panoramaları sarmak için büyük bir makina imal edildi. Silindir haline getirilen panoramalar, uçakla Ankara'ya, havaalanından tırlarla Anıtkabir'e getirildi. Silindirler özel makineyle açıldı. Tabana bağlandı, zedelenen yerler sanatçılar tarafından 20 gün aralıksız çalışılarak tekrar yapıldı. Çanakkale Savaşı panoraması 6x40 metre. Sakarya Savaşı ve Büyük Taarruz panoramaları ise 7x30 metre. Müzedeki diğer tablolar da Moskova'daki stüdyoda yapıldı. Pek çok ülke için bu tür çalışmalar yaptıklarını ama hiç birinden Atatürk kadar etkilenmediklerini söyleyen Rus sanatçı grubunun önderi Albay Sergey Prisekin'e Genelkurmay ödül verdi.

Emekli olan Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun talimatıyla yaptırılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, Anıtkabir'e gitmek için yeni bir neden bugünlerde.

Anıtkabir'deki mevcut müze de bu müzeyle birleştirilip yenilendi. Mozolenin etrafından başlayıp tam altından geçen 3 bin metrekarelik Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, cumhuriyetin kurucusunun sadece Kurtuluş Savaşı'nda komuta ettiği savaşları (Sakarya, Büyük Taarruz) değil, Birinci Dünya Savaşı'nda bir komutan olarak parlamasını sağlayan Çanakkale Savaşı'nı da anlatıyor. Müze Atatürk'ün askeri yönüyle de sınırlı değil. Cumhuriyet devrimlerine de değiniyor, özel eşyalarının bir bölümünü sergiliyor.

Müze Genelkurmay Başkanlığı'nın sanat danışmanı Mehmet Özel'in koordinatörlüğünde hazırlandı. Aydın Erkmen'in yönlendirdiği 12 Rus ressamın yaptığı panorama ve dev tablolar seyircilerin ilgisini çekiyor. Bu üç panorama Çanakkale, Sakarya ve Büyük Taarruz'u anlatıyor. Tablolar olabilecek en gerçekçi şekilde resmedilmiş.

SİGARASI SANKİ SÖNMEMİŞ

Panoramaların önünde savaş alanı maketlerle yaratılmış. Çanakkale Savaşı maketinde, savaşta kullanılan gerçek mermiler ve silahlar, Çanakkale'deki doplardan çıkartılarak kullanılmış. Atatürk'ün içinde bulunduğu siperde, tabladaki sigarası bile yanıyor gibi görünüyor. Manyetolu telefonlar, mermiler, tel örgüler, kum torbaları, yaralı asker heykelcikleri tabloyu tamamlıyor. Bu bölümde savaşların öyküleri kulaklıkla (Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Japonca) dinlenebiliyor. Anlatıma savaş efektleri de eşlik ediyor.

Panoramaların dışında, Kurtuluş Savaşı'nın çeşitli aşamalarını canlandıran büyük tablolar da var. Galerilerde ise Kurtuluş Savaşı'nın önemli isimlerinin, ordu komutanlarının ve yerel kahramanların büstleri yer alıyor. Her bir galeride cumhuriyet devrimleri de fotoğraf ve yazılarla anlatılıyor. Bazı galerilerde rölyefler bazılarında vitrinler var. Vitrinler kısa süre içinde Türkiye'nin her yerinden gelecek dönemin eşyalarıyla dolacak.

Müzenin çıkışında da Atatürk'ün oturduğu evin, ilk Meclis binasının, Kara Harp Okulu'nun maketleri ve Turan Erol'un Çanakkale Savaşları’ndan bir kesiti anlatan büyük tablosu ile Atatürk'ün çeşitli fotoğrafları bulunuyor.

Müzenin her yerinde tekerlekli sandalyelerin geçmesi için rampalar var. Ayrıca müzede bir tekerlekli sandalye de bulunuyor. Asansörler engellilerin rahatça gezebilmesini sağlıyor. Müzenin gezilmesi 45-75 dakika arasında sürüyor. Anıtkabir her gün 9.00-17.00 saatleri arasında açık. Müze bölümü 16.00'ya dek gezilebiliyor.

Köpeğinin doldurulmuş halini görünce ‘‘Onu böyle görmek istemem, kaldırın’’ demişti

Falih Rıfkı Atay’ın ünlü anı kitabı Çankaya’da anlattığına göre, Ata'nın köpeği Foks hiç rahat durmazmış. Hatta bir valiyi bile ısırmış! Falih Rıfkı anlatıyor: ‘‘Foks'u kendisine hediye etmişlerdi. Atatürk ona o kadar yüz verdi ki bir müddet sonra terbiyesini kaybetti. Bilardo oynarken masanın üstüne çıkar, bilyeleri yere yuvarlar oynar, Atatürk de bu şımarıklığa gülerdi. Foks gitgide şımarıklığı arttırdı. Nihayet bir akşam geldiğimizde Atatürk'ün elini sarılı bulduk: Efendisini ısırmıştı. Köpeği alıp çiftliğe götürmüşlerdi. Yakınları, sahibini ısıran köpekten hayır kalmadığına inandırarak, öldürülmesi için müsaade alabilmişlerdi. Çiftlik müdürü Foks'un derisini doldurtup, müze camekanına koymuştu. Bir gün Atatürk gezmeye gittikte müdür derisi ot dolu, donuk cam gözlü köpeğini gösterir, Atatürk büyük bir gönül acısıyla başını çevirerek (onu ben severdim, böyle görmek istemem, kaldırınız onu) der.’’ Falih Rıfkı, Foks'un Atatürk'ün bu isteği üzerine çiftliğe gömüldüğünü sandığını belirtiyor. Buna karşılık Anıtkabir yetkilileri, Foks'un bedenini Atatürk'ün arkadaşı Necdet Pençe’nin sakladığını, 1969’da da eşi İrfan Pençe’nin Anıtkabir'e hediye ettiğini belirtiyorlar.

SEYİT ONBAŞI ÇEYREK TONLUK MERMİYİ TOPA NASIL SÜRDÜ?

Müzedeki iki portrede Atatürk'ün gözleri sağa gidiyorsanız sağa, sola gidiyorsanız sola bakıyor. Aynı tekniğin kullanıldığı bir örnek de Çanakkale savaşında gemilere karadan mermi atan top. Bu topa mermi süren Seyit Onbaşı, 242 kilogramlık mermiyi savaş sırasında tek başına topa sürebilmiş. Daha sonra Çanakkale Savaşında V. Ordu Komutanı olan Liman von Sanders bu olayın fotoğrafının çekilmesini istiyor. Ancak Seyit Onbaşı savaş anında topa sürdüğü ağır mermiyi, fotoğraf seansında yerinden oynatamıyor. Mecburen fotoğrafı tahta mermiyle çekiyorlar. Bu anekdot da Türklerin savaştaki inançlarıyla ilgili bir anı olarak şimdi müzenin duvarlarını süslüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!