20 yıl sonra fark ettiler

Güncelleme Tarihi:

20 yıl sonra fark ettiler
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 30, 2004 00:18

Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu’nun geliştirdiği ve oğlu Doç. Dr. Firuz Çelikoğlu’yla bugüne kadar 300 akciğer kanserli hastaya uyguladıkları ‘Tümöriçi kemoterapi’ yöntemini Amerika’lı bilimadamları 20 yıl sonra fark etti.

Florida Üniversitesi Biyoloji Direktörü Prof. Eugene Golberg, hayvan deneylerinde sınadığı yöntemin, başarılı sonucunu Journal Of Pharmacy and Pharmacology dergisinde yayımlanan makalesiyle bilim dünyasına duyurdu.

Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu’nun Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde 1980’li yılların başında uygulamaya başladığı ve Kadir Has Tıp Fakültesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden oğlu Doç. Dr. Firuz Çelikoğlu’na öğrettiği ‘Tümöriçi kemoterapi’ yöntemi, akciğer kanseri sonucu solunum yollarını tıkayan tümörlerin tedavisinde kullanılıyor.

Kemoterapide kullanılan ilaçlar bu yöntemde damarlar yerine, doğrudan tümöre enjekte ediliyor.

Damardan verilen kanser ilaçlarının bağışıklık sistemini baskılaması, saç dökülmesi, mide bulantısı, kusma gibi ağır yan etkileri olabileceğini belirten Prof. Dr. Çelikoğlu, ilaç veya ışın tedavisine alternatif olmamakla birlikte geliştirdiği yöntemin çok daha etkili olduğunu söylüyor.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ GÜÇLENİYOR

Prof. Dr. Çelikoğlu’nun 20 yıldır uyguladığı, hastalarının ömrünü 3 yıl uzattığı, 1997’de de uluslararası bir yayında duyurduğu yöntem, ancak bu yıl Amerika’da da araştırmalara konu olabildi.

Hayvan deneyleriyle tümöre enjeksiyon tekniğini sınayan Florida Üniversitesi Biyoloji Direktörü Prof. Eugene Golberg, bu yolla bağışıklık sistemininin güçlendiğini de ortaya koyarak, başarılı sonucu Journal Of Pharmacy and Pharmacology dergisinde yayımlanan makalesiyle bilim dünyasına duyurdu.

Goldberg, makalesinde elde ettiği bulguları şöyle sıraladı:

‘Vücut, ilaçla öldürülen kanser hücrelerini yabancı madde gibi algılıyor. Bir yandan ölü hücreleri toplayıp, diğer yandan bağışıklık maddeleri üretiyor. Bu sayede vücudun diğer yerlerine sıçramış tümörlere karşı savaş açılıyor.’

Prof. Dr. Golberg makalesinde ayrıca tedavinin ameliyattan önce yapılması halinde tümörün ileride metastas yapmasının da önlenebileceğini savundu. ABD’de FDA’in onayını bekleyen yeni bir ilacın doğrudan tümöre enjeksiyonuyla tedavinin çok daha etkin hale gelebileceğini belirtti.

Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu da gurur kaynağı olan yöntemini şöyle anlattı:

‘Burun veya ağızdan nefes yoluna ulaşıp bronkoskopla tümöre cisplatin ilacını enjekte ediyoruz. İlaç, damardan verilmesine kıyasla on misli yüksek etki ediyor. Buna karşın vücuda yayılmadığı için hasta yan etki de yaşamıyor.’

LAZER PAZARLAMA HARİKASI

Prof. Dr. Çelikoğlu, nefes yolunu tıkayan tümörlerde, tümör içi kemoterapi ile beraber radyoterapi yapılan hastaların tedavi sonrası ömürlerinin, yalnız radyoterapi yapılanlara kıyasla çok daha uzun olduğunu söyledi.

Kısa sürede tedavi edilmediğinde solunum yolunu tıkayarak ölümcül sonuçlara yol açan akciğer tümörleri lazer, elektrokoter, dondurma ve stend yöntemleri ile de küçültmek mümkün.

Prof. Dr. Çelikoğlu’na göre, lazerin bu kadar yaygınlaşmasının nedeni üretici firmaların başarılı pazarlama politikaları. ‘Evet, lazerle de bu tümörleri yakmak mümkün. Ama hem çok pahalı, hem de her yerde bulunmuyor’ diyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!