Bize doğru gelen füzeden nasıl kurtulacağız?

Türkiye, hafta içinde sonucu epeydir beklenen bir ihaleyle ilgili kararını verdi ve uzun menzilli füze savunma sistemi için Çin üretimi FD-2000 sistemlerini almaya karar verdi.

Haberin Devamı

Füzeye adını veren FD ‘Fang dung’un kısaltmasıymış, ‘Savunma kalkanı’ demekmiş.
Bu kararın ciddi ve derin siyasi yansımaları da var elbette ama işin o kısmına salı günü köşemde değineceğim. Bugün ‘bilim’ günü, o yüzden hem biraz füze savunması nasıl yapılıyor onu anlatmak hem de alımına karar verilen Çin sisteminin beraberinde getirebileceği teknik sıkıntılardan söz etmek istiyorum.
Füze savunma sistemi kabaca dört aşamalı. Önce bir saldırı füzesi atıldığını saptayacaksınız, sonra onu izleyeceksiniz, karşılayacaksınız ve yok edeceksiniz.
Uzun menzilli radarlarınız füze atıldığını saptayacak, onu izleyip rotasını belirleyecek, bu arada savunma füzelerinizi yöneten bilgisayara bu rota aktarılacak, savunma füzeniz havada saldırı füzesini yakalayacak ve yok edecek.
Kolay gibi gözüküyor değil mi? Hayır, hiç de kolay değil. Bütün bunlar için arkada müthiş bir bilim var, teknoloji var.
Birincisi, sizin savunma füzeniz her şart altında saldırgan füzeden daha hızlı olmak durumunda. Füzenin hızı çok kritik. Çin füzesi ses hızının 4.2 katına kadar hızlı uçuyor.
Ama sıra savunma füzesine gelmeden, önce radarlarınız çok iyi ve hassas olacak. Olacak ki, düşman füzesini fırlatılmasından hemen sonra saptasın.
Bütün bunlar son derece hassas ve dakikalar içinde yapılması gereken işler. Çünkü düşman füzesi, sizin füze savunma sisteminizi atlatmak için tasarlanmış, ona göre hıza ve belki de değişken rotaya sahip.
Üstelik savunma füzesinin düşman füzesini yeterince yüksekte ve hedefinden uzakta vurması lazım ki kimse zarar görmesin.
Sürat bu denli önemli olduğu için genellikle bu işler insan eli değmeden, bir insan kararı neredeyse gerekmeden tamamen bilgisayarlar eliyle yürütülüyor.
Türkiye’nin almaya karar verdiği Çin savunma füzelerinin radarları, aynı ihaleyi kaybeden Patriot’ların radarlarıyla şaşırtıcı bir benzerlik gösteriyor. (Çin’in bu sistemi çaldığı iddiaları var.)
Radar kabaca şöyle çalışıyor: Elektro manyetik spektrumun ‘mikro dalgalar’ bölümünde 4-6 Giga Hertz’de çalışıyor. Bu radar aynı bölgeyi dakikada 2 veya 4 kez tarıyor, yani söylediğim dalga uzunluğunda radyo sinyali gönderiyor. Metal objeler (füzeler dahil) radyo dalgaları yansıttıklarından, eğer bir yansıma olursa radar yansıyan sinyalin uzaklığını, gönderme ve yansıma zamanını önce ikiye bölüp sonra da ışık hızıyla çarparak buluyor.
Radar, yansıma yapan cismi belli bir süre izleyince de önce onun ne olduğunu, sonra da rotasını belirleyebiliyor.
Öyle ya, havadaki şey yolcu uçağı da olabilir savaş uçağı da, füze de olabilir kuş sürüsü de...
Bütün bu ayrımları yapabilmesi için radarı kontrol eden bilgisayarın hangi şekiller ‘dost’tur, hangi şekiller ‘düşman’dır ayrımı yapabilmesi, yani farklı objelerin, özellikle de düşman tarafından fırlatılacak füzelerin radarda belirme şekillerini önceden biliyor olması gerekir. Buna ‘radar izi’ deniyor.
Türkiye, esasen kısa ve orta menzilli füze tehdidi altında bir ülke. Ve bu füzelere karşı anlamlı bir savunma sistemimiz de yok; o yüzden kendi füzelerimizle caydırıcılık uygulamaya çalışıyoruz. Savunma sistemimiz olmadığı için Suriye’den gelecek olası saldırıya karşı NATO’dan talep ettik, bize Patriot bataryaları gönderildi Almanya, Hollanda ve Amerika’dan.
Ve kendi sistemimizi kurmak için de harekete geçtik; Çin’den alınacağı söylenen sistem bunun için.
Ama sistemi Çin’den alacak olmanın beraberinde getirdiği ciddi sorunlar var.

Çin füzesi NATO radarıyla çalışır mı?

Türkiye NATO üyesi. Ve bizim hava savunmamızın temel direği olan radar sistemlerinin hemen hemen yarısı NATO’ya ait, bize değil.
Çin, ABD ve NATO’nun ‘düşman’ kabul ettiği bir ülke. (Rusya da öyle.) Dolayısıyla Çin füzelerinin normalde kullandığı radar ile NATO radarı birbirine uyumlu değil. Bir başka sorun, Çin radarının bizim ‘düşman’ saydığımız şeyleri tanımama, onları ‘dost’ sanma olasılığı.
Türkiye bu sorunu zamanında F-16 uçaklarında yaşadı. F-16’lar Yunanistan’ın ABD veya Fransa yapımı uçaklarını ‘düşman’ olarak görmüyor, dolayısıyla pilotu uyarmıyordu başlangıçta.
Çin füzeleriyle ilgili bir sorun bu. Bir başka sorun, Çin füzesinin Türkiye’nin hava savunma radarlarına entegrasyonu. Evet füzenin kendi bir radarı var ama erken uyarı için genel hava savunma radar sisteminden de bilgi alması gerek. Peki alabilecek mi? Teorik olarak evet, iki sistemin birbiriyle konuşması sağlanabilir. Çin füzesinin yazılımını değiştiririz, onu bizim radarlara uyumlu hale getiririz.
Ama o kadar basit değil: Çinli satıcılar kendi yazılımlarına erişmemize izin verir mi? Hadi onlar verdi diyelim, biz yazılımı yazabilir miyiz? Yazdık diyelim, füze yine de etkili olur mu?
Ve bütün bu soruların ötesinde, NATO bizim yapacağımız bir ‘yama’ ile sistem uyumluluğu sağlanan Çin füzelerini kendi radarlarına da bağlamamıza izin verir mi?
Bugünlük yerim fazlasıyla doldu maalesef, salı günü devam edelim.

Yazarın Tüm Yazıları