Sadece ‘sarışın mavi gözlü’ eksik

- Bilet satın alacak kişiyle ilgili olarak, üzerinde adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve fotoğrafı olan elektronik kart oluşturulur.

Haberin Devamı

Kişi ancak bu kart ile izleyici olarak girebilir.
Maçlara öyle bilet alıp girmek yok, maça her giden artık kayıtlı. Bazı taraftar liderleri e-biletin kaldırılmasını istiyor, spordan sorumlu Bakan Suat Kılıç:
“E-biletin kaldırılmasını ne Cumhurbaşkanı, ne Meclis, ne de bir başka güç kaldırabilir. Bu uygulama tribün barışını sağlayacaktır”.
Yasa her ayrıntıyı düşünüyor:
- Spor alanlarında seyircilerin yeri numaralandırılır.
Kim, nereye oturmuş, kiminle konuşmuş, maçta fındık fıstık yemiş, yememiş, takımına kazayla tezahürat yapmış ya da sesini çıkarmamış, hepsi kontrol altında.
- Güvenliği sağlamak için sahalara kamera ve benzeri teknik donanım yerleştirilir.
- Kayıt altına alınan görüntü ve dokümanlar ilgili spor güvenlik birimine verilir.
Bunlar Sporda Şiddeti Önleyen Yasa’nın kuralları arasında.

Haberin Devamı

SİYASİ SLOGAN YOK

Maçlar iki hafta sonra başlıyor. AKP iktidarı telaşlı. Gezi’nin sahalara yansımasından kaygılı. Eldeki bu yasayı uygulamak için harekete geçiyor.
- Bilet ve seyirci denetimi federasyonlara ait. Bu amaçla federasyonlar Merkezi Kontrol Sistemi oluşturur. Sistemin bilgileri Maliye ve İçişleri Bakanlığı erişimine açıktır.
- İl ve ilçe spor güvenlik kurulları oluşturulacaktır. Kurullar vali yardımcısı başkanlığında emniyet müdürlüğü, jandarma komutanlığı, gençlik ve spor il müdürlüğü, kulüp temsilcilerinden oluşur.
- Aynı yükümlülükler basketbol, voleybol ve hentbol için de geçerlidir.
Suat Kılıç
yasanın faziletini anlatırken, taraftar liderlerini başka bir açıdan da uyarıyor:
“Maçlarda siyasi slogan istemiyoruz”.

SEYİRCİ YERİNE ROBOT

Yasa şiddeti önlemeye dönük. Siyasal sloganın şiddetle ne ilgisi var? Hiç. Tek tip toplumun spor uygulaması.
Üç çocuk, içki yasağı gibi, bu da maçlarda şiddeti önleme ayağı ile karışık, herkesi hizaya getirme yasası. Gezi’den iki yıl önce çıkmış, Nisan 2011 tarihli. İktidarın mantığına uygun.
Maçları taraftarlar değil, sanki, hükümetin kurguladığı robotlar izleyecek. Seyirciler arasında her 100 metrede bir sivil polis de bulunacağına göre, mesele yok. Maksat, şiddet olmasın.

HİTLER TANIMI

Haberin Devamı

Yasa Hitler döneminde spor kurallarına çok benziyor. Hitler tek tip toplum yaratırken kültürü, eğitimi, hukuku ve bir de sporu kullanıyor.
Bizdeki yasada sadece spor yapacak kişinin ve taraftarın tanımı yok. Hitler’de o eksik yok:
“Sporcular sarışın, mavi gözlü, elmacık kemiği çıkık olacak. Kültür, eğitim ve hukuk gibi, spor da Kamu Aydınlanma ve Propaganda Bakanlığı tarafından kontrol edilecektir”.
Mesele çözülmüştür.

Bütün şikâyetler aynı savcıya

BİBER gazından gözünü yitiren, copla yaralanan, sıkılan basınçlı su sonucu vücudunda yaralar beliren, herhangi bir biçimde polis şiddeti ile karşılaşan yaklaşık 300 kişi savcılığa başvurarak şikâyette bulunuyor. Hakkını arıyor, adalet arıyor.
İstanbul Barosu yönetiminden avukat Hasan Kılıç dün şu bilgiyi veriyor:
“Şikâyete yol açan olaylar farklı, yer ve tarih farklı, şikâyet nedeni farklı, Gezi eylemlerinde polisten şiddet gördüğü iddiasıyla yaklaşık 300 kişi adalete başvurmuş. Ancak, öğrendiğimize göre, bütün bu şikâyet konuları aynı savcıya verilmiş. Tek bir savcının bu kadar çok ve farklı olayı soruşturması mümkün değil. Oysa, şikâyetlerin bir an önce soruşturulması gerekir”.
Bu durumun fiili bir sonucu var. İnsanlar hakkını arayamıyor, Hasan Kılıç ekliyor:
“Adalet yerine gelmiyor, insanlar hakkını arayamıyorsa, hukuk devletini yok edersiniz, devlete güven kalmaz”.

Yazarın Tüm Yazıları