Haşim Kılıç ne dedi?

ANAYASA Mahkemesi Başkanı Sayın Kılıç’ın, önceki gün yaptığı konuşma siyaset dünyasında sert tartışmalara sebep olmadı, aksine, genel bir tasviple karşılandı.

Haberin Devamı

Çünkü siyaset ve ideoloji değil, hukuk diliyle konuştu.
Halbuki yakın zamana kadar yargı başkanlarının konuşmalarında ideolojik kavramlar ve politik taşlamalar sıkça görülür, büyük tartışmalar yaşanırdı. Darbeleri öven, askeri muhtıra diliyle konuşan yargı başkanları bile olmuştu.
Demek ki, yargının saygınlığı tarafsız olmasına ve hukuk diliyle konuşmasına bağlı.

KUVVETLER AYRILIĞI

Kılıç, yeni bir anayasanın üç temel ilkeye dayanması gerektiğini söyledi; insanlık onuru, hak ve özgürlükler... Üçüncüsü kuvvetler ayrılığı.
Kılıç, üçüncü ilke olarak çok genel bir kavram olan “demokrasi”yi söyleyebilirdi; öyle yapmadı, “kuvvetler ayrılığı” diye vurguladı. Çünkü kuvvetler ayrılığı olmazsa, yasama yürütmeyi denetleyemiyor. Kılıç’ın deyişiyle:
Yasama organını yürütme organının doğal parçası haline getiren bugünkü uygulama çağdaş anlamda gerekli olan kontrol ve denge sistemini etkin şekilde uygulamaya imkân vermemektedir”.
Gerçekten, milletvekili adaylarının parti merkezleri tarafından belirlendiği “bugünkü sistem”de, yasama organının yürütmeyi denetlemesi hayli kısıtlıdır. Zira yasama ve yürütme “ayrılmış” değil, yasama yürütmeye yapıştırılmış gibi çalışıyor.

ERKLER DENGESİ

Halbuki ünlü “Demir Lady” kendi partisinde istediği oranda milletvekili desteği alamadığı için istifa etmişti; zira milletvekilleri partinin taban örgütlerince belirlenmişti. Parlamenter sistemde vekillerin parti tabanlarınca seçilmesi erkler ayrılığının olmazsa olmaz şartıdır.
Kılıç, kuvvetler ayrılığını savunurken, kuvvetler arasında çatışma değil, “diyalog, işbölümüne dayalı bir anlayış” olması gerektiğini de belirtiyor. Yargı, “yerindelik denetimi” ile yasama ve yürütmeye müdahale ederse veya yine Kılıç’ın deyimiyle “siyasi güç yargıyı kuşatmaya” kalkarsa erkler çatışır, siyasi krizler çıkar; bunun örneklerini çok yaşadık.
“Bu çatışmaları tekrar yaşamamak için anayasada özellikle yüksek yargı kuruluşlarının tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlayacak demokratik seçim yöntemleri öngörülmeli ve yargı yetkisinin sınırları da açıkça belirtilmelidir”.
Ben şahsen Kılıç’ın bu sözlerinde, yargı yönetiminin “başkan” ve “çoğunluk partisi” tarafından atanmasını öngören AK Parti’nin anayasa taslağına yönelik bir uyarı da görüyorum.

YARGIYA GÜVENMEK

Kılıç konuşmasında hem yargıda görülen otoriter eğilimleri eleştiriyor, hem yargıya yönelik saldırgan hareketlere karşı yargıyı savunuyordu.
Türkiye’nin AİHM’de aldığı mahkûmiyetlerin “büyük bölümünün yargısal işlemlerin sebep olduğu hak ihlallerinden” kaynaklandığını belirtiyordu. Yargı işlemleriyle yapılan haksızlıklar!
Kılıç aynı zamanda, “mahkemelerde devam etmekte olan bazı davalarda hak ihlalleri gerekçe gösterilerek insaf ölçülerini aşan tepkiler” ortaya konulmasını da eleştiriyordu. Elbette kastettiği, Silivri’de mahkeme salonuna zorla girmek isteyen kalabalığın davranışıdır.
Elinde kamu erki bulunanlar için de bizler gibi sade vatandaşlar için de hukuk devleti ve demokrasiyle ilgili temel felsefi kavramların özümsenmesinde yargı başkanlarının evrensel referanslı konuşmalarının son derece önemli olduğunu söylemeye gerek var mı?

 

Yazarın Tüm Yazıları