Tarihte 16 bağımsız Türk Devleti vardır

“PAZAR günkü köşenizi okuyunca küçük dilimizi yuttuk. Bu köşede yer alan yazı ‘Türklüğe ihanet’ denilebilecek nitelikte bir yazı. Böyle bir yazı yayınlanmamalıydı. Ülkeyi bölüp parçalamak misyonu ile yükümlü AKP ve yandaşları elbette bu yazıyı kullanacaklar ve Türkiye’nin yeni gündemi bu olacaktır” diyor araştırmacı yazar Semih Kalkanoğlu...

Haberin Devamı

İddiaları kabul etmiyor ve diyor ki: “Tarih’te 16 bağımsız Türk Devleti vardır. Gerçektir. Ve bunlar öyle iddia edildiği gibi, birbirini takip eden devletler de değildir.
Buyurun inceleyin:
Büyük Hun İmparatorluğu MÖ 204-MS 216
Batı Hun İmparatorluğu
MÖ 40-216
Avrupa Hun İmparatorluğu 375-454
Ak Hun İmparatorluğu
420-562
Göktürk İmparatorluğu 552-743
Avrupa Avar İmparatorluğu 565–803
Hazar İmparatorluğu 651–983
Uygur Devleti 744–1335
Karahanlı Devleti
840–1212
Gazneliler Devleti 963–1183
Büyük Selçuklu Devleti 1040–1157
Harzemşahlar Devleti 1157–1231
Altınordu Devleti
1227–1502
Osmanlı İmparatorluğu 1299–1922 (Saltanatın kaldırılması-1 Kasım 1922)
Timur İmparatorluğu 1370–1507
Babür İmparatorluğu 1526–1858
Ötüken dergisinin 65. sayısındaki yazı Nihal Atsız adlı Atatürk düşmanı, Cumhuriyet düşmanı biri tarafından yazılmıştır. (Cezmi Yurtsever ve Tekin Erer’e de inanmayın.)
Bu listede Samanlılar diye uydurma bir devlet adı da yoktur.
Akkoyunlular, Karakoyunlular, Cengiz vb. Türk devletleri de değildir.
Cengiz, Moğol’dur.
Osmanlı Devleti, İlhanlı Devleti’nin devamı değildir.
İlhanlı Devleti Türk değil, Moğol Devleti’dir ve Cengiz İmparatorluğu’nun dağılması sonucu ortaya çıkmıştır.

Haberin Devamı

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

Atatürk’ün Türk milliyetçiliği tanımı MHP’nin ya da Atsız’ın milliyetçilik tanımından farklıdır.
Türk milleti dendiğinde bu bir etnik tanım, ifade değildir.
Bir üst kimlik ifadesidir.
Bunu tüm Türkiye’de yaşayan herkes böyle bilmeli ve çarpıtmamalılar.”

‘Borsa İstanbul’ olmaz ‘İstanbul Borsası’ olur

II. Dünya Savaşı’nın ardından, yani 1945’ten itibaren küçük Amerika olma yoluna girdik. Medyamız, evlerimiz, yemeklerimiz, kutlamalarımız, seçimlerimiz, dinimiz, siyasetimiz, ordumuz, eğitimimiz, kültürümüz, sanatımız, edebiyatımız ABD’nin normlarına göre hiza almaya başladı.
İngilizce dilinde yapılan eğitimi anaokulundan üniversiteye kadar yaygınlaştırdık. Dil öğrenmeyle yabancı dille eğitim yapmayı birbirine karıştırdık.
Tüm eğitimini İngilizce diliyle yapan nitelikli insanlarımızın beyin göçünü hızlandırdık. Yani bu toprakların yetiştirdiği pırlantaları küresel şirketler çaldı.
Dünyanın en nitelikli ilk 5 dili arasında yer alan Türkçeyi İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Farsça, Yunanca vb. gibi dillerden aldığımız köksüz sözcüklerle alabildiğine kirlettik. Türkçeyi İngilizce gibi yazma alışkanlığımız tahammül edilemez düzeylere yükseldi. Etrafımızı residence, tower, plaza, ceo, trend, megastar, turbo, ultra, size, style, emo, statüko, travma, stres, hard, soft, ipad, iphone, e-mail,
bonus, maximum, airbag, ABS, mouse, keyboard, hotel, club, patisserie, barber, coiffoure, cafe, spiker, anchorman, air conditioner vb. sözcükler sardı. Kuşatıldık.
Dilini unutan, önemsemeyen, sahiplenmeyen ulusların yönetilmesi, yönlendirilmesi, uyutulması, köleleştirilmesi daha kolay olmaktadır.
Son olarak ‘İstanbul Borsası’ olarak ifade edilmesi gereken bir kurumun adı ‘Borsa İstanbul’ olarak sunuldu. Bu şekilde bir yazım Türkçenin kurallarına, ruhuna, tınısına son derece aykırıdır. Bu konuyla ilgili yaygın olarak yapılan birkaç hatayı daha sıralayıp sözümü bağlayayım.
- Elektrik motoru olmaz. Elektrikli motor olur.
- Elektrik süpürgesi olmaz. Elektrikli süpürge olur.
- Otel Asya olmaz. Asya
Oteli olur.
- Fişe tak olmaz. Fişi tak olur.
Ali ÖZDEMİR

Haberin Devamı

Atatürk o çözümü bulmuştu

ANNEM saf Çerkez, babam Arap-Türkmen ve Kürt karışımı anne-babadan olma; eşim saf Tatar ve oğlum % 25 Çerkez, % 25 Arap, Türkmen, Kürt ve % 50 Tatar kanı taşıyor. Alt kimlik olarak bunlardan birisi onun için ağır basarsa istediğini tercih edebilir ama üst kimlik olarak kesinlikle tek tercihi olacaktır; o da Türklük, Türkiyelilik değil!...
İşte Türkiye gerçeği budur; tarih ve millet kavramını bilmeyenlere duyurulur...
Hasan ÖZYURT-İZMİR

Alişan Hızlı vefat etti

MERKEZİ Solingen’de bulunan Almanya Alevi İslam Birliği Genel Başkanı Alişan Hızlı’nın (Tunceli, Ovacık 1949 doğumlu) bir süredir mide kanserinden tedavi gördüğü Giesen Üniversitesi Hastanesi’nde dün vefat ettiğini ve cenazesinin cuma günü Sollingen’de kaldırılacağını...

Haberin Devamı

Şükrü Elekdağ’dan yeni uyarı

ÖCALAN’ın Nevruz’da Diyarbakır’da  açıklanan çağrısı sözde “barışçı çözümün” ipuçlarını içeriyor.
Söz konusu çağrının odağını, Erdoğan’la Öcalan arasında mutabık kalınan Anadolu ile Mezopotamya’yı Türk-Kürt Federal Devleti çatısı altında birleştirme projesi oluşturuyor.
Federal devletin, Kürt Federe Devleti ayağı, (1) Türkiye, (2) Irak ve (3) Suriye Kürtlerinden oluşacak ve coğrafi olarak Türkiye’nin Güneydoğu’sunu, Musul ve Kerkük’le birlikte Irak Bölgesel Kürt yönetimi topraklarını ve kuzey Suriye Kürt bölgesini kapsayacak. Çağrıdaki Misak-Milli vurgusu, Türk kamuoyunu  sahte bir büyüme duygusu  yaratarak etkilemek ve projeyi cazip göstermeyi amaçlıyor.
Bu birleşik Türk-Kürt yapılanması  Türkiye’nin öncülüğünde ve çabası ile sağlanacak. Bunun da  ancak Türkiye’nin ağır bedeller ödemesiyle gerçekleştirilebilecek bir hedef olduğu açıktır. Zira, Irak Başbakanı Maliki, Musul ve Kerkük’ün Arap toprağı olduğunu ileri sürüyor ve Barzani’nin bu bölgeye ancak savaşla egemen olacağını vurguluyor. Diğer bir deyişle Erdoğan-Öcalan ortak projesinin uygulanması Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi demek. Bunun gerçekleşmesi için ise, Türkiye’nin hem Irak’la, hem de Suriye ile savaşı göze alması zorunlu.

Haberin Devamı

Diğer taraftan Türkiye’nin liderliğinde böyle bir yapılanma, İran Kürtlerini de cezbedeceği için, bu gelişme İran’ı müthiş rahatsız edecektir. İran esasen ABD’nin  ve İsrail’in hedef tahtasında ve sürekli tehdit altındadır. ABD Kongresi İran’ı içinden çökertmek için 97 milyon dolarlık bir tahsisat ayırmıştır. Bu bakımdan Tahran, bölgedeki bu siyasi mühendislik ortamında ABD’nin yakın  müttefiki  Türkiye ile  kendini daha baştan ismi konulmamış bir savaş içinde görecektir.
Sonuçta Türkiye’nin kendisini, İran, Irak ve Suriye’den oluşan bir koalisyonla  ardı arkası gelmeyen savaşlar içinde bulması kaçınılmaz olacaktır. Farz-ı muhal proje gerçekleşse dahi, kurulacak Türk-Kürt Federasyonu’nun yaşama şansı yoktur. Çünkü Federasyonun ikinci kanadını oluşturan Kürtler veli-nimetleri olarak gördükleri ve biat ettikleri ABD ve onun yandaşı İsrail’in politikalarını gözü kapalı izleyeceklerdir.
Zira, Erdoğan-Öcalan ikilisi tarafından lanse edilen bu projenin patenti esasında ABD’ye ve İsrail’e aittir. Bu durumda Federal devletin Türk ve Kürt kanatlarının çıkarları sürekli çatışma halinde olacak ve sonuçta Kürtler bağımsız bir devlet olarak ayrılacaklar ve ABD ile İsrail çıkarlarının Ortadoğu’daki bekçisi rolünü üstleneceklerdir.
Yani Anadolu-Mezopotamya projesi, gerçekte, Bağımsız Büyük Kürdistan’ı Türkiye’ye kurdurtma ve bu bağlamda Güneydoğu’yu Türkiye’den kopartma projesidir.

Haberin Devamı

Tabii bu projenin bir amacı da, bölgede ABD’ye meydan okuyan  ve İsrail’i tehdit eden İran’ı ve müttefiki Suriye’yi ezmek ve bölmek,  böylece İran-Suriye-Hizbullah ittifakını tahrip etmektir.
Kendini büyüklük kompleksi girdabına kaptırmış olan Başbakan Erdoğan, ABD tarafından övülen ve desteklenen bu projenin Türkiye’yi bölge ülkeleriyle kanlı bıçaklı hale getirecek ve nihayetinde Türkiye’nin bölünmesiyle sonuçlanacak bir felaket senaryosu olduğunun maalesef farkında değildir.
Sözde akil adamların misyonu da Türk halkını bu felaket senaryosuna razı etmektir.
Şükrü ELEKDAĞ


 

Yazarın Tüm Yazıları