Oslo görüşmelerini kim sızdırdıysa Paris’teki suikastı da o yapmıştır!

ÖMER Çelik’i Adana’daki şehidin taziye çadırında gözyaşı dökerken gördüm.

İki eliyle yüzünü kapatıyordu.

Kasılıp kalmıştı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik öyle kolay kolay duygusallıklara kapılacak bir isim değildir.

Kuzey Irak’tan İsrail gerilimine kadar Türkiye’nin en kritik ve en hayati görüşmelerinde belirleyici isimlerden birisi olmuştur.

Sinirlerin en gerildiği anlarda bile mantığın sükûnetini kullanmıştır.

Akıl hâkimdir.

Ama insandır işte.

Bazen duygular mantığın bütün barajlarını aşıp, bir gözyaşı seli halinde önümüze dökülebilir.

Sonra aynı şeyi Paris’te gördüm.

Üç PKK’lı kadının katledilmesini protesto için Paris’e giden Selahattin Demirtaş’ın gözleri dolmuştu.

Demirtaş da çileli yollardan geçen bir isimdir. Kolay kolay duygusallığa yer vermez.

Ama Paris’te baktım... Orada da duygusallık mantığın kilidini kırmıştı.

Ve en kötüsü nedir biliyor musunuz?

Bu duygusallıklar bireyde insani bir gözyaşı tepkisi olarak görünse de, kalabalıklara karışınca, yerini öfkeye, nefrete intikam duygusuna bırakır.

Linç hâkim olur.

Paris’te açılan intikam pankartının adı budur işte.

Budur işte Adana’daki gencecik evladımızı şehit eden o karanlık elin sesi.

Budur Paris’teki katliamın arkasındaki sinsi ses.

O ses, yılanın kuyruğundaki çıngırağın sesidir.

Zehirlidir.

Sinir sisteminden önce mantığı felç eder.

Dahası...

İçimizdeki bütün yerleşim bölgelerinin uzağında, sinsi bir şekilde boşluğumuzu bekleyen o çıngıraklı yılan...

Hiç uyumadan sürekli dener.

Adana’daki şehidin taziye çadırından Paris katliamına kadar.

Böyle bakınca ben diyorum ki...

Barış sürecinin en kritik anında, çözüm için güvene en çok ihtiyaç duyulduğu bir anda, Oslo görüşmelerinin kayıtlarını kim sızdırdıysa...

Paris’teki suikastı da o yapmıştır.

Sızdırma bir sabotajdı. Paris’teki de bir suikasttır.”

Yani...

Kandan, silahtan, savaştan, öfkeden beslenen o çıngıraklı yılanın işi..
Yazarın Tüm Yazıları