İnsülin direnci neden şişmanlatıyor?

Bana en yaygın sağlık sorunlarını sorsanız listemdeki ilk üçün arasında mutlaka insülin direnci de olur. Araştırmalarımız bizde de her üç kişiden birinde kilo sorunu veya obezite olduğunu gösteriyor. Ve yine araştırmalara göre bu hızlı artışın birinci sorumlusunun ‘insülin direnci’. Peki kimdir, nedir, nasıl bir şeydir, nasıl oluşur bu insülin direnci? Tedavisi var mıdır? Önlenebilir mi? Kimlerin riski daha yüksektir?

Haberin Devamı

İnsülin pankreas bezinde üretilen bir hormon. Birinci görevi, yemeklerden sonra kanımızda fazlaca artan kan şekerinin yakıt olarak kullanılmak üzere hücrelerimizin içine girmesini sağlamak, onu enerji kaynağı olarak kullandırmak. İnsülinin kan şekeriyle ilişkisini daha kolay anlayabilmek için bedeninizi enerji üreten ve bunun için her gün sık sık yakıta ihtiyaç duyan bir otomobil gibi de düşünebilirsiniz. Beden makineniz de akaryakıt istasyonlarına yaklaşıp depolarını benzin, mazot ya da gazla dolduran otomobiller gibi, günde üç kez yemek yiyerek karşılar.

DENGE ÇOK ÖNEMLİ

Herhangi bir öğündeki yakıtınızı aldıktan (yemeğinizi yedikten) hemen sonra deponuz dolar ve kanınızdaki şeker oranı hızla yükselir. Aynı anda pankreas beziniz sisteme bir miktar insülin gönderir. Artan kan şekeriniz (yakıt) bu insülinin yardımıyla enerjiye çevrilmek üzere hücrelere girer. Kan şekeriniz yakıt olarak kullanıldıkça yavaş yavaş düşer ve yeniden eski seviyelere (yani normale) iner. Yaklaşık üç-dört saat sonra kandaki yakıt seviyeniz (yani kan şekeriniz) iyice azalmış (yani 90’ların altına inmiş), sisteminiz sizi yeniden yakıt almanız için uyarmaya başlar. Sabah-öğlen-akşam en geç dört-beş saatlik aralıklarla yemek yememizin sebebi de budur.
Kan şekeriyle insülin hormonu arasındaki ilişki son derece dengelidir. Besinlerle aldığınız yakıtı enerji üretimi için kullandığınız sürece bu sistem tıkır tıkır işler. O enerjiyi düzenli olarak yakarsanız, ne kilo alır ne de kilo verirsiniz. Neticede sağlıklı bir kilo aralığında kalmaya devam edersiniz.
Ama eğer deponuza ihtiyacınızdan fazla yakıt doldurursanız, hele bir de kullandığınız yakıt yanlış bir yakıt olursa (unlu, nişastalı yakıtları yani ekmeği, pirinci, makarnayı, şekeri, tatlıları fazla yerseniz) ya da aldığınız yakıtı yakacak düzeyde fiziksel aktiviteler yapmazsanız (fiziksel aktivitenizi sınırlayıp tembellik yaparsanız) sistem problem çıkarmaya başlar. İnsülin-şeker dengeniz bozulur, kan şekeriniz yükselme ve düşmeler gösterir, pankreasınız sisteme aşırı insülin gönderir. Bunun anlamı kanınızda ihtiyacınızdan fazla insülinin dolaşması, yani ‘hiperinsülinemi’ halinin oluşmasıdır. İnsülin direncinin başlangıç noktası da zaten budur: İster genetik faktörler, ister yanlış beslenme alışkanlıkları ve isterse hareketsizlik-tembellik olsun kanda aşırı miktarda insülin bulunmasıdır. İnsülin fazlalığı beraberinde önce kilo sorununu, yani göbeklenip obezite adayı olmayı, sonra da ‘hiperinsülinemik hastalıklar’ olarak tanımlanan bir dizi sağlık sorununu getirecektir.

Haberin Devamı

YAKILAMAYAN DEPOLANIYOR

Haberin Devamı

Özetle şeker insülin ilişkisinin bozulması, metabolik dengenin değişmesine, hücrede insüline karşı direnç gelişmesine sebep oluyor. Hücre duvarındaki insülin reseptörlerinde insüline karşı bir duyarsızlık hali gelişiyor ve kan şekeri insülin tarafından hücreye sokulamıyor, kanda şeker ve insülin birikimi başlıyor.
Bu durumda insülin hormonunun ikinci görevi yani kanda biriken fazla şekeri yağ olarak depolama görevi devreye giriyor. Çünkü insülin sadece kandaki şekerin hücreye sokulması işiyle görevli değil. Gerektiğinde, kandaki fazla şekeri depolamak için trigliserid isimli yağa çevirip, sonra da bu yağı yedek enerji olarak yağ dokusunda depolayabiliyor.

SONUÇ

Haberin Devamı

Karaciğer büyüyor

İnsülin direncine yakalanan kişilerde trigliserid seviyesinin çok yüksek bulunması, karaciğerin tıka basa trigliseridle dolarak büyümesi pankreas, böbrek çevresi ve omentumdaki yağ miktarının giderek artmasında işte bu süreç rol oynuyor. Depolanmanın başladığı ilk yer karın içi organlar, yani ‘omentum’ isimli yapıdır. İnsülin direnciniz arttıkça karaciğerde biriken yağ da artacak, karaciğeriniz büyüyecek, normalde sadece bir masa örtüsü kalınlığında olan omentumunuz (karın içi yağ dokusu) neredeyse yastık kalınlığına ulaşacaktır! Ayrıca yağ dokunuz artıp ağırlığınız çoğalacak, bel çevreniz ve göbeğiniz giderek genişleyecektir. Dahası karın içi yağların pankreasınızı da işgal etmesi sonucu pankreasınız hastalanacaktır. Bu durum orta ve uzun vadede insülin direncinin beklenen bir sonucu olan şeker hastalığının gelişmesini hızlandıracaktır. Özetle insülin direnci kolay kilo alıp göbeklenmekten çok daha fazla bir şeydir! Bu direnç bizi hasta eder, dahası yaşlılığımızı sorunlu hale getirir, hatta beklenenden daha kısa süre yaşatır. Hikâyenin devamı için lütfen Hürriyet’te yarınki yazımı okuyun.

Yazarın Tüm Yazıları