Can düşmanı 4 köşe yazarı

1990’lı yılların başlarında Okluk Koyu’nda rahmetli Turgut Özal’la çok ilginç bir sohbet yapmıştım.

Haberin Devamı

O günlerde bazı köşe yazarlarına çok kızıyordu.

“Can düşmanım 4 köşe yazarı var”
deyip isimlerini sıralamıştı:

Oktay Ekşi, Cüneyt Arcayürek, Emin Çölaşan ve Güngör Mengi.”

İçimdeki hınzır gazeteci beni kışkırtmış ve şu soruyu da sormuştum:

“Sabah gazetesinde Bekir Coşkun’un yaptığı ‘Hasbahçe’ başlıklı yazı disizine çok sinirlenmiştiniz. Ama can düşmanı dediğiniz gazeteciler
arasında Bekir Coşkun yok.”

Hayatım boyunca unutamayacağım şu cevabı vermişti:

Hayır ona kızmıyorum. Çünkü o mizah yazıyor. Yazdıklarına ben de gülüyorum.”

* * *

Özal’ın, “Can düşmanım” dediği bu 4 gazeteci ne oldu?

O dönemde hiçbiri işini kaybetmedi.

Bugün, Oktay Ekşi hariç, hepsi köşe yazılarını yazmaya devam ediyor.

Özal, mizah söz konusu olduğunda çok hoşgörülü bir insandı.

Başbakanlığı döneminde, Konut’un giriş holünde Türk ve yabancı basında kendisi hakkında çizilen karikatürlerden oluşan bir sergi koydurmuştu.

İstediği kadar ağır eleştirsin fark etmezdi. Basın bürosu, karikatürleri çizen sanatçılara telefon eder, orijinallerini isterdi.

Nitekim Hürriyet’in görsel yönetmeni Reha Erdoğan’ın çizdiği, onu Japon kimonosu içinde gösteren bir karikatürünün orijinalini bizden istemiş ve biz de
göndermiştik.

Karikatüre en hoşgörülü siyasetçilerden biri de eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’di.

İngiliz basını yıllarca onu köpek şeklinde çizmişti.

* * *
Mizah her toplumun emniyet subaplarından biridir.

Hoşgörü kültürünü yerleştirir.

Latif Demirci yıllarca Press Bey karakteri altında beni eleştiren harika karikatürler çizdi.

Bunlardan birini hiç unutmuyorum.

Ben koşu bandında koşarken “Yaylalar yaylalar” şarkısını söylüyorum.

O günlerde asker yanlısı bulduğu bir yazımı bu karikatürle eleştirmişti.

O karikatür beni güldürdü.

Hürriyet’i büyüttü.

Latif ise bugün de o harika eleştirel gözüyle çizmeye devam ediyor.

Yıllarca köpek olarak çizilen Tony Blair de İngiliz siyaset tarihinin en büyük ve başarılı politikacılardan biri olarak hayatını sürdürüyor.

Haberin Devamı

İyi bir kimyacıya ihtiyacımız var

-  FARKINDA mısınız, bugün İslam âleminin en etkili kuruluşunun başında bir Türk oturuyor.

Adı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu. 

-  1943 yılında Kahire’de doğdu.

-  Üniversite eğitimini Kahire’de yaptı.

-  Uzmanlık alanı da ilginç: Kimya mühendisi.

-  Doktora konusu “organik kimya...”

-  Exeter Üniversitesi’nde çeşitli araştırmalar yaptı.

-  Türkiye’ye dönüşünden sonra İslam dünyasının tarihi üzerine çok derin araştırmalar gerçekleştirdi.

-  1980’lerde o zamanki adı olan İslam Konferansı Teşkilatı’nın İstanbul’daki “İslam Sanatı, Tarihi ve Kültürü Araştırma Merkezi”nin (IRCICA) Genel
Direktörü oldu.

-  Araştırmaları Avrupa, Kuzey Amerika ve İslam dünyasından 16 fahri doktora ile ödüllendirildi.

Haberin Devamı

FRANKFURTER ALLGEMEINE ONUN İÇİN ŞUNLARI YAZDI

2004 yılında İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreterliği’ne seçildi.

Onun seçilmesi ile birlikte, teşkilat, bir anda uluslararası önem kazanmaya başladı. İslam dünyasının kendi içindeki sorunların, İslam olmayan ülkelerle
aralarındaki meselelerin çözümünde çok olumlu görevler yaptı.

Bu başarıları sonunda ikinci dönemde de kolaylıkla aynı göreve seçildi.

Kuruluşun adı “İslam İşbirliği Teşkilatı” (İİT) olarak değiştirildi.

İİT, bazı konularda Birleşmiş Milletler gibi etkili işler başardı.

Almanya’nın etkili gazetelerinden Frankfurter Allgemeine, geçtiğimiz günlerde onunla ilgili bir yazısında bakın ne diyor:

“2005’ten itibaren İslam dünyası içinde hiçbir anlaşmazlık yoktur ki İhsanoğlu sessiz bir arabulucu olarak müdahale etmemiş olsun. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon İİT’yi stratejik ve belirleyici bir partner olduğu için onu takdir ediyor. Çünkü birçok problemin çözümünde çok önemli bir rol oynuyorlar
.”

Haberin Devamı

BAKIN BU İNSAN SURİYE KONUSUNDA NE DİYOR

İhsanoğlu önceki gün İstanbul’da sohbet ettiği gazetecilere Suriye ile ilgili iki önemli endişesini dile getirdi:

BİR: MEZHEP SİYASETİ YAPANLARA

-  “Kimse ‘Bizim mezhep diğer mezheplerden üstündür’ diyemez.

İKİ: İNSANLARI DAMLARDAN ATANLARA

-  “Vahşettir, caniliktir. Zulüm görmek, zulüm yapma hakkını vermez.”

İhsanoğlu,
İslam âleminde statükoya ve diktatörlere karşı uyanışı destekliyor.

Ama bu uyanış hareketi içindeki yanlışlıkları da görüyor.

Bunları okudukça, kendi kendime soruyorum. İslam âlemi, gerçekten samimiyse, büyük sorunlara çözüm bulmak için böyle bir insandan niye daha fazla
yararlanmaz?

Çünkü Suriye meselesi artık, bir veya birkaç İslam ülkesinin çözebileceği boyutu aştı.

Daha güven verici uluslararası kurumlara ve ideolojilerinin, gençlik hayallerinin esiri olmamış kişiliklere ihtiyaç var.

 

Yazarın Tüm Yazıları