Çığ gibi büyüyen tepki Benim bedenim, benim kararım

Çok seviyorum Türkiye seniiiiiii.... İşte budur!

Haberin Devamı

BENİM BEDENİM, BENİM KARARIM / FOTOGALERİ

 “Bizim bedenimiz, bizim kararımız. Çek elini bedenimizden!” fikrinin arkasında durmak budur.

Tavır koymak budur.Hakkını savunmak budur.

“Kürtaj tartışmaları” hararetle tüm yurtta yaşanırken, Bianet’çiler (bianet.org) bir kampanya başlattılar. Ve çığ gibi büyüdü. Genci, yaşlısı, türbanlısı, türbansızı, düzcinseli, eşcinseli, kadını, erkeği, Başbakan’ın açıklamalarına katılmayan HERKES fotoğraf göndermeye başladı. Binlerce.../images/100/0x0/55eb3740f018fbb8f8b2e1ed

Fotoğrafları cep telefonlarıyla çektiler, siteye yüklediler.

Bundan daha güzel, daha etkili bir “sivil toplum tepkisi” düşünemiyorum.

Siteye girip fotoğraflara bakmaktan kendimi alamıyorum.

Müthiş müthiş!

Küfür yok, hakaret yok.

Zekice başkaldırmak var. İtiraz etmek var.

İsyan etmek var.

Siz de bu kampanyadan geri kalmayın!

Tepkinizi gösterin, katılın!  Fotoğraflarınızı facebook’ta “benim kararım”a gönderebilir veya benimkararım.org sitesine yükleyebilirsiniz. Ya da kampanya@bianet.org adresine e-mail olarak atabilirsiniz...

Haberin Devamı

“Sizin bedeniniz, sizin kararınız” kampanyasına bayıldım. Fikir nasıl çıktı?

-  Kendiliğinden! Başbakan, “Kürtaj cinayettir” dediğinde hepimiz ekranın karşısında donduk kaldık. Ardından, “Her kürtaj bir Uludere’dir” dedi. Başbakanın açtığı tartışma bakanlarca da sürdürüldü. Bu konuda pek çok haber yaptık. Yerel gazetecileri arayarak, bulundukları şehirde sokağa çıkıp insanlara bu konudaki görüşlerini sormalarını istedik, onların haberlerini birleştirip bir Türkiye panoraması yarattık. Ama daha etkili bir şey gerekiyordu. “Ne yapsak, ne etsek?” derken, sinemacı bir arkadaşımız Aylin Koyuncu aradı. İşte fotoğraf fikri, o zaman devreye girdi. İnsanlar vücutlarına, bir kâğıda, bilgisayara ya da bir yumurtaya, nereye istiyorlarsa mesajlarını yazıyorlar ve resimlerini gönderiyorlar. Hem yaratıcılıklarını konuşturuyorlar, hem de düşüncelerini özgürce ifade ediyorlar.

Kampanya nasıl bu kadar büyüdü!

-  Valla, biz de anlamadık. Biz kampanyayı başlatmadan zaten kampanya başlamıştı...

Nasıl yani?

Haberin Devamı

-  Telefonla 5-6 fotoğraf çekip, çevremizdeki insanlara mail attık. Daha henüz, “Böyle fotoğraflar mı olsun?” aşamasındaydık. Meğer oradan twitter’a sıçramış, birkaç saat içinde e-postalarımıza fotoğraflar yağıyordu. Acilen benimkararim.org’u aldık ama aynı anda binlerce kişi fotoğraf yüklemeye çalışınca site çöktü. Sabaha kadar çalıştık, 1800 bardak kahve içtik, uyumadık. Neyse ki insanlar zor durumda olduğumuzu anlayıp teknik destek sağladılar. Öfkenin ve “Bana karışmana izin vermiyorum” tepkisinin bir yerden çıkması gerekiyordu, bu kampanya iyi ve etkili bir araç oldu.

İnsanın göbeğine rujla, “Benim kararım, benim bedenim” yazması ne kadar mantıklı!

Haberin Devamı

-  “Kürtajı yasaklıyorum, senin çocuğunun ne zaman olacağına ben karar veririm” demekten daha mantıklı! “Tecavüze uğrayanlar da doğuracak, biz bakarız”cıların yanında ise, kendimizi Aristo kadar mantığa hizmet etmiş gibi hissediyoruz.

Pek çok erkek katılımcınız da var...

-  Elbette olacak. Bir kadın tek başına hamile kalmıyor. Bu kampanyaya katılan erkekler, kürtaj olma ya da olmama kararının kadınlara ait olduğunu söylüyor. Annelerine, karılarına, sevgililerine, arkadaşları olan kadınlara...

Daha da yaygınlaşsın ister misiniz? Ben mesela yeni öğrendim hemen çektirdim, başkaları da yapsın mı?

-  Elbette. Kampanya herkese “açık bir davet.” Bu temel bir kadın hakları meselesi. AKP gibi düşünmeyen AKP’liler de yapsın, “Hastama dokundurtmam” diyen doktorlar da, “Beş çocuk doğurmak istemiyorum” diyenler de, bekar anneler de, hamile kadınlar da, milletvekilleri de. Bu talebin bir sınırlaması olamaz.

Haberin Devamı

İstersek 10 kaplan gücünde olabiliriz

Kendinizi tanıtır mısınız?

-  Adım Çiçek Tahaoğlu. 83 doğumluyum. Saint Benoit’yı bitirdim, Starsbourg’da (Université Marc Bloch) sosyoloji okudum. Şimdi de Galatasaray Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları Yüksek Lisans Programı’nda “siber-aktivizm” konusunda tez yazıyorum. Ve Bianet’te çalışıyorum.

Nedir Bianet?

-  Hak haberciliği yapan bir internet sitesi. IPS İletişim Vakfı’nın 12 yıldır yürüttüğü “Bağımsız İletişim Ağı Projesi”nin habercilik ayağı. Bir sürü şey yapıyoruz. Her ay erkekler tarafından öldürülen, tecavüze uğrayan kadınların çetelesini tutuyoruz. Aynı zamanda iletişim fakültelerini yeni bitiren gençlere eğitim programları düzenliyoruz...

Süpermiş! Kaç kişisiniz?

Haberin Devamı

-  On iki. Sekiz kadın, dört erkek. Az gibi görünüyoruz ama istersek 10 kaplan gücünde olabiliyoruz.

Mantıklı insanlar mısınız, çılgın mı?

-  Duruma göre değişiyor! Ama yaptığımız çılgınlıkların mutlaka bir mantığı var.

HAMİŞ: Bianet’in bağlı olduğu “IPS İletişim Vakfı”nın kurucuları, Füsun Özbilgen, Ertuğrul Kürkçü, Nadire Mater, Tuğrul Eryılmaz ve Prof. Dr. Şahika Yüksel. Onlara da teşekkürler!

Editörüm Tuğçe (Oktay) sayesinde bu kampanyadan haberdar oldum. Fotoğrafımı Emre (Yunusoğlu) çekti. Tuğçe’nin ayakları da röportajın ortasında.

Yazarın Tüm Yazıları