Hocalı katliamı

YARIN Hocalı katliamının yirminci yıldönümü. 26 Şubat 1992’de, Sovyetler’den kalma 336. mekanize alayının desteğindeki Ermenistan kuvvetleri Azerbaycan’ın Hocalı şehrine girerek katliam yapmışlardı.

Haberin Devamı

Katliamı yapan Ermenistan kuvvetlerinin komutanlarından biri, bugünkü Cumhurbaşkanı Sarkisyan’dır.

Hocalı, Yukarı Karabağ’da, hâkim bir tepenin üzerinde bir Azeri şehriydi. Stratejik konuma sahip Hocalı’ya girmek için Sovyet alayı desteğindeki Ermenistan kuvvetleri, Azerbaycan’ın “öz torpağı” olan Kelbecer ve Laçin vilayetlerini işgal ederek Karabağ’a girmişti. Burada Hocalı’yı ele geçiren Ermenistan birlikleri saldırıya devam ederek yine Azerbaycan’ın “öz torpağı” olan Kubatlı, Zengilan, Cebrail, Füzuli ve Ağdam vilayetlerini de işgal etmiştir.

Hocalı’da kadın ve çocuklar dahil 613 Azerbaycan Türk’ü katledilmiş, etnik temizlik sonucunda Hocalı ‘ölü şehir’ haline gelmiştir. İşgal edilen Azerbaycan topraklarından 1 milyon Azeri “kaçgun” olmuş, Azerbaycan’ın iç bölgelerine sığınmıştır.

Haberin Devamı

21. yüzyıldayız, işgal hâlâ devam ediyor, “kaçgunlar”ın bebekleri yirmili yaşlara girmiş bulunuyor!

Batı’nın gözü kör mü?

Hürriyet arşivinde o günün gazetelerine baktım. Katliamı dünyaya duyuran İrfan Sapmaz, Azerbaycan birliklerinin kahramanca direnişine rağmen Sovyet mekanize birliğinin desteğiyle saldıran Ermenistan kuvvetlerinin Hocalı katliamını haber veriyor. Bir resimaltında da “Batı’nın gözü kör mü?” diye yazıyor.

Hocalı katliamı

Evet bütün mesele bu soruda düğümleniyor.

Zamanımızda, askeri kuvvetle ve katliamla işgal edilip de bunun yirmi yıl devam ettirilebildiği tek örnek budur.

Müslüman ya da Doğulu bir ülke, Hıristiyan ya da Batılı bir ülkeyi işgal etseydi, hele de Kafkasya’da Azerbaycan bir santim Ermeni toprağını işgal etseydi, ne olurdu, bir düşünün!

Bir yüzünde demokrasi ve insan hakları bulunan Batı’nın öteki yüzündeki şoven ve haçlı fanatizminin 21. yüzyıldaki utanç verici bir belgesidir bu facia...

Hem Hocalı, hem Sarkozy

Karabağ meselesinin çözümüyle ilgili MİNSK Grubu denilen üç devletten ikisi Rusya ve Ameri-ka’dır, bunu anlamak mümkün, bölgeyle ilişkileri ve dünya siyasetindeki ağırlıkları sebebiyle... Fakat üçüncü devlet neden Fransa’dır?! İşte bunu anlamak ve içimize sindirmek mümkün değildir.

Haberin Devamı

Fransa, sadece parlamentosuyla değil, yürütme organı olarak hükümetiyle ve cumhurbaşkanıyla bu konuda bırakın tarafsızlığı, düşmanca vaziyet almıştır. Türkiye ile Azerbaycan ve dost devletler Fransa’nın MİNSK grubundaki varlığını reddetmelidir!

Türkiye’ye karşı yürütülen “soykırım” kampanyasıyla Azerbaycan topraklarındaki işgal, aynı stratejinin unsurları olduğu gibi meselenin çözümü de aynı şekilde birbirine bağlıdır: İşgalin sona ermesi ve adil bir barış için imzaların atılmasına paralel olarak Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın Ermenistan’la dostane ilişkiler kurması, kapıların açılması...

Yarın saat 14.00’te İstanbul Taksim Meydanı’nda yapılacak mitingde “bir millet iki devlet” hem Hocalı katliamını hem Sarkozy‘yi protesto edecek...

Yazarın Tüm Yazıları