Tina’nın sessiz vedası

Darıca’da kahvehaneye giren 2 yaşındaki pitbull cinsi Tina, boğazına aldığı bıçak darbeleri sonucu öldü.

Haberin Devamı

Tina, daha 2 yaşındaydı. Yaşamın başındaydı. Sahibi bayram kutlaması için babaannesine gitmişti. Annesi de onlara katılmak için evden çıkmaya hazırlanıyordu. Dairenin kapısını biraz uzunca açık bıraktı.
Tina o güne dek yapmadığı bir şeyi yaptı. Açık kapıdan usulca süzüldü. Hava güneşli, güzeldi. Yürüdü, yürüdü...
Arada ona bakıp uzaklaşanları görüyordu ama ne manaya geldiğini anlamıyordu. Neşeyle yol almış giderken önünde yürüyen gençten bir delikanlı gördü; yanına yaklaştı. Ama genç adam dehşetle koşarak bir kahveden içeri kaçtı. Tina, sahibi gibi oyun oynuyor sanıp, peşinden içeri daldı.
O da ne? Birden kahvedeki koca koca adamlar, şişeler ve iskemlelerle Tina’nın kafasına, vücuduna, neresine gelirse vurmaya başladılar. Canı yanan Tina kendini korumak için bildiği yegane şeyi yaptı. En yakınındaki iki kişiyi ısırdı.
Ama bu hareketi kendisini korumaya yetmek bir yana, kahvedekileri daha da coşturdu. İçlerinden en “cesur” olanı belinden bıçağını çıkarttı. Salladı, salladı, salladı Tina’nın boğazından, aynı yerden 6 kez geçirdi.
Darıca küçük yerdi. Olay hemen duyuldu. Sahibi bulundu. Karakolda ifade verirken “Bırakın Tina’yı veterinere yetiştireyim, sonrasında gerekirse hapse atın, razıyım” dediyse de bırakmadılar.
Ama Tina’nın aslında ne kadar masum, ne kadar dost, ne kadar iyi bir köpek olduğunu bilen birkaç iyi insan, etraftakilerin “ölsün, gebersin” nidalarına rağmen onu en yakın yer olan Bayramoğlu’ndaki veterinere götürdüler.
İlk müdahale yapıldı ama imkanlar kısıtlıydı. İstanbul’a getirildi. Sahibi sorgusunun ardından serbest bırakıldı, Tina’nın yanına soluk soluğa koştu.
Tina, sahibinin onu bulacağını biliyordu. Paramparça edilen kemiklerine, parçalanan iç organlarına, kesilen boğazına rağmen o, Tina’ydı...
Veteriner, “Artık bekleyeceğiz, biz her şeyi yaptık, elden gelen bu” dedi. Saatler ilerledi, gün ağardı,”Artık görebilirsiniz” dediler...
Sahibi odaya girdi. Tina, kımıldadı. Aldığı darbeler gözlerini kör etmişti... Ama evet, oydu, yanılmıyordu. Duyduğu ayak sesleri, aldığı koku... 2 yılı birlikte paylaştığı sahibiydi.
Son bir hamleyle başını okşayan kulağına “gitme” diye fısıldayan sahibinin elini yaladı... Bedeni bu vahşete ancak bu kadar dayanabilmişti.
Sahibini son bir kez görebilmişti ya, artık gidebilirdi... Kendince sessizce veda etti.
Bütün gazeteler ve televizyonlar, “Bayramın birinci günü pitbull dehşeti” diyerek Tina’yı manşetlere taşıdılar. O artık kendisini savunamazdı.
Onu savunmak isteyen insanların sesleri medyada hiçbir zaman diğerlerininki kadar yüksek çıkamayacaktı.
O bir pitbull’du, daha doğmadan damgalanmıştı. Ölümü hak ediyordu. Kararı ‘insan’ vermişti. Kurban Bayramı’nda Tina ‘kurban’ edilmişti.
İnci Kutay

Haberin Devamı

Her şeye önyargıyla bakan bir tür insan, araştırmadan, soruşturmadan hükmediyor ve kolaylıkla can alabiliyor. Boğaz kesmeye alışık ya, işte gün geliyor kendi başına hükmettiğinde, bir insanın da boğazını kesiveriyor. Örneğin kendi öz kızının...

Yazarın Tüm Yazıları