GeriSeyahat Jaipur’da bir hafta geçirdim en çok tarihi bölgesini sevdim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Jaipur’da bir hafta geçirdim en çok tarihi bölgesini sevdim

Jaipur’da bir hafta geçirdim en çok tarihi bölgesini sevdim

Fevzican Abacıoğlu (22) İTÜ Maden Mühendisliği Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi. İstanbul’daki Gezginler Kulübü’nün toplantılarını izliyor, fırsat buldukça Türkiye’nin şehirlerini keşfediyor, izlenimlerini blog’unda yazıyor. Bu yıl Özlem Yücel’in başlattığı Seyahat Bursu’na başvurdu, Hürriyet Seyahat’in desteğiyle ilk yurtdışı yolculuğuna çıktı.

İstanbul’dan Hindistan’a 7200 kilometrelik rotada 10 şehir gezdi. Bu yolculuğun verdiği ilhamla gelecek yaz Karadeniz kıyısındaki altı ülkeyi bisikletle gezmeye hazırlanıyor. Abacıoğlu, Rajastan Eyaleti’nin başkenti Jaipur’u anlattı.

Neden bu rotayı seçtiniz?
- En çok görmek isteğim yerler Güney Amerika, Hindistan, Tayland, Vietnam ve Nepal’di. Toplam bütçem bin dolardı. Uçak biletine bile yetmeyeceği için Güney Amerika’dan vazgeçtim. Karayolu’yla Nepal’e kadar gitmek üzere, biri kız üç arkadaşımla yola çıktım. Pakistan transit vize bile vermediği için, İran - Hindistan uçak biletimizi önceden almıştık. Hindistan’da pasaportumu kaybedince Nepal’e geçemedim.
Nasıl hazırlandınız?
- Bursa başvurduğumda Hindistan ve İran üzerine gezi kitaplarını okumaya başladım. İnternette araştırma yaptım. Özcan Yurdalan’ın kitaplarından çok yararlandım. İlginç bir tesadüfle, Yurdalan’la Şiraz’da karşılaştım. Hindistan rotamı gösterince, bunun en az bir yıl gerektireceğini, sadece Delhi’nin kuzeyini gezmemi önerdi.

OTEL ADRESİ SORDUĞUM KİŞİ BİZE EVİNİ AÇTI

İran’da hangi kentlere gittiniz?
- İstanbul’dan Tebriz’e otobüsle gittik. 40 dolar ödedik. 30 saatlik, sıkıcı bir yolculuktu, hiç sorun yaşamadık. Fakat girişte ikimizin pasaportunun damgası unutulmuş. Hindistan’a geçerken sorun çıktı. Tebriz, Tahran, Yezd, Şiraz’ı gördük. Tebriz’de unutulmayacak bir misafirperverlikle karşılaştık. Şairler şehrinde yolda ilk karşılaştığımız, otel adresi sorduğumuz kişi bir şairdi. Bizi ısrarla evine götürdü, evini açtığı yetmiyormuş gibi, taksi tutup iki gün gezdirdi, para harcamamıza izin vermedi. Taksi şoförümüz bile yemek ısmarladı! Otobüsle Tahran’a geçip iki gün kaldık. Ramazanda gıda satan tüm işletmelerin kapanması dışında sorun yaşamadık. İsfahan parklarla süslü, gelişmiş bir şehir. Halkın sıcak havada parklarda gece yarısına kadar piknik yaptığını, sonra uyuduğunu gördük. Bu bize ilham verdi. Çadır bile kurmadan uyku tulumlarıyla parklarda uyuduk. Efsanevi Amir Kabir Hostel’in atmosferini görmek için bir akşam kaldık. Hollanda’dan bisikletle gelenlerle karşılaştık. Sonra Yezidiler’in meşhur Sessizlik Kuleleri’nde bir gece kalmak üzere Yezd’e gittik. Hemen ardından Şiraz’a geçtik. Hayalimiz tarihi Persepolis’in kıyısında çadır kurmaktı. Yıllarca Türkiye’de yaşamış bir Şirazlı bize evlatları gibi sahip çıktı. Onun yardımıyla iki gece kamp yaptık. Gece yarısı tarihi kalıntılar arasında yürüyüşe çıkan bu esrarengiz adam muhtemelen tarihi eser kaçakçısıydı, fakat bize çok yardım etti.
Görmek isteyip gidemediğiniz yerler oldu mu?
- Özcan Yurdalan’ın fotoğraf sergisinde ilginç bir köy fotoğrafı görmüştüm. Yüksek bir dağın eteğindeydi, evlerin kapısı tavandaydı. Herkese bu köyü sordum, bilene rastlamadım. Daha sonra Yurdalan’la karşılaşınca, köyün Tebriz’in kuzeyinde olduğunu öğrendim, tabii geri dönemedik. İran’ın en meşhur yerlerini gördük, fakat ayrılırken birkaç önemli yeri atladığımızı öğrendik. Örneğin Şiraz’ın güneyindeki Kiş Adası, Hazar Denizi kıyısı, Urumiye Gölü’nü göremediğim için üzgünüm.
Hindistan’da hangi kentlere gittiniz?
- Delhi’de iki gün kaldık. Çılgınca kalabalık, gürültülü, kirliydi. Çok rahatsız olup hemen Jaipur’a geçtik. Bir hafta burada kaldıktan sonra dördümüz farklı rotalarda yolculuğumuzu sürdürdük. Ben dört eyalette altı şehir gezdim. Geceliği 1-10 dolar arasındaki otellerde kaldım. Çoğunlukla sokak tezgahlarında karnımı doyurdum. Baharat ve acıya alışmak biraz zaman aldı. Hepimiz birer kez gıdalardan hastalandık fakat kısa sürdü. Kilosu 50 kuruştan bol bol muz yedim, bardağı 30 kuruştan ananas, papaya içtim. En pahalı yemek 5 TL’ye üç kaptan oluşan “Tay mönüsü”ydü. Kuzeyde, Dramsala yakınındaki McLeod Ganj’a kadar gittim. Nepal’e geçmeye hazırlanıyordum. İki otobüs değiştirdiğim, 20 saatlik yolculuk sırasında pasaportumu kaybettim. Delhi’ye dönüp, Türkiye Büyükelçiliği’nden aldığım belgeyle, uçağa binip İstanbul’a döndüm. Dört arkadaş buluşup gezdiğimiz, gördüğümüz kentleri birbirimize anlattık. Herkes diğerine imrendi...

DELHİ TURİST TUZAĞI

Sıcak sizi etkiledi mi?
- Yolda tecrübeli gezginlerle karşılaştık. Örneğin İsrailli gençler üç yıl askerlikten sonra kendilerini Hindistan’a atıyor, en az bir yıl ülkeyi geziyor. Restorandan internet kafelere her yerde İbranice yazılar gördük. İsrailliler kışı güneyde, yazı kuzeyde geçiriyor. Hindistan için en uygun zaman kasım - mart arası. Diğer aylar çok sıcak, haziran - eylül arası yağmurlu. Biz eylülde 38 dereceye varan sıcaklıklarla karşılaştık. Nem oranı düşük olduğu için zorlanmadık.
Jaipur’da en çok neler ilginizi çekti?
- Rajastan, mimarisinden halkına ülkenin en süslü eyaleti. Erkekler bile çok gösterişli giyiniyor. İki kulakları küpeli. Bazıları hızma takıyor. Şalvarları çok renkli, desenli. Kaytan bıyıklılar. Kadınların kolları, omuzlarına kadar renkli bileziklerle kaplı. Burnundakı hızma, kulaklarındaki küpe zincirle bağlı. Giysileri rengarenk. İpek pahalı, az kullanılıyor.
Binalarda ise taş işçiliğinin çok güzel örnekleri görülüyor. Delhi’nin her köşesi turist tuzağı, gezginler her yerde aldatılıyor. Jaipur halkı daha insaflı. Yine de kazıklanmamak için dikkat gerekiyor. Bir hanutçu şehir dışında üç tapınağa ücretsiz götürme karşılığında üç dükkanı gezmemizi istedi. “Alışveriş yapmak zorunda değilsiniz” dedi. Geziden sonra üç dükkanda zengin turist rolü yaptık, hiçbir şey almadan çıktık. Yine de rehberimiz çok mutluydu, çünkü alışveriş olmasa bile ona ücret ödeniyordu. En ilgimi çeken bölüm kent merkezindeki tarihi bölgeydi. Burada büyük bir pazar yeri var. Hindistan’ın el ürünleri açısından en zengin, en ucuz pazarında çok güzel doğal taşlar, elişi heykeller, ahşap malzemeler satılıyor. Çevredeki atölyelerde üretiliyor bunlar. Pazar bölgesindeki her cadde bir sektöre ayrılmış. Heykel atölyeleri bana çok ilginç geldi. Hawa Mhal’de Raj’ın haremini gezdim. Yüzlerce penceresine dışardan bakıldığında hiçbir şey görülmüyor, fakat içeriden dışarısı izlenebiliyor. Jantar Mantar, 18’inci yüzyılda kurulmuş bir astronomi merkezi. Geniş bir avluda postmodern heykelleri andıran gözlem istasyonları oluşturulmuş. Yerel parlamento (Vidhan Sabha) binasının önünde bir fotoğrafçının dedesinden kalma asırlık makineyle 50 sente hatıralık çektiğini okumuştum. Çok aradım, fakat bulamadım. Gitar çalıyorum, sitarı merak ediyordum. Jaipur’da konservatuvarda öğretim üyesi bir çifti bulup sitar dersi aldım. Tarihi kentin yanıbaşında her akşam kriket oynayan gençleri seyretim. Kente 11 kilometre uzaklıkta bir tepeye kurulu ünlü Amer Fort Sarayı’na gitmedim. Çünkü tümünü gezmek iki gün alıyordu.

İRAN BENİ ŞAŞIRTTI

Bu geziye çıktığınıza değdi mi, size neler kazandırdı?
- Kesinlikle değdi. İran’la ilgili hiçbir endişem yoktu. Yine de beklemediğim kadar dostça karşılandım. Beni en çok İranlıların kültür düzeyi şaşırttı. Tahran’da bir gençle Orhan Pamuk üzerine konuştuk. O altı romanını okumuştu, ben ise üç. Godot adlı bir kafe gördüm, duvarları Samuel Beckett fotoğraflarıyla kaplıydı. Sinema meraklısı gençlerle karşılaştım. Nuri Bilge Ceylan’ın tüm filmlerini izlemişlerdi. Bir başka ilginç nokta, halkın zekice yöntemlerle baskı rejiminin engellerini aşmasıydı. Evlerde şarap yapılıp içiliyor, genç kızlar ve erkekler cep telefonları yardımıyla arkadaş buluyordu. Hindistan’da ise çarpıcı yoksulluğa, sefalete karşın halkın çok neşeli olması dikkatimi çekti. Her gün bir festival, kutlama var. Keşke bu kadar neşeli olmasalar, müthiş bir gelir adaletsizliğine, kast sistemine karşı isyan etseler, daha insani koşullarda yaşayabilseler. Gezi sırasında şunu düşündüm: Bizler diğer ülkelerdeki yaşamla pek ilgilenmiyoruz. Hatta yurtdışına gurbet ismini vermişiz. Oysa dünyada keşfedecek pek çok şey var. Örneğin bu gezinin verdiği ilhamla, gelecek yaz Karadeniz kıyısındaki altı ülkeyi bisikletle gezmeyi planlıyorum.

EN SEVDİĞİ BEŞ YER
Mardin, Jaisalmer, McLeod Ganj, Yezd, Kabak Koyu
SEYAHATTE NE OKUR
Lonely Planet rehberi, yerel yazarlar
NE YER, İÇER
Yerel tatlar, meyveler
NEYLE GİDER
Otostop, tren, otobüs
KİMİNLE GİDER
Arkadaşlarıyla
NEREDE KALIR
Hostel, Couchsurfing gönüllüleri
SEYAHAT ÇANTASININ VAZGEÇİLMEZLERİ
Keten flar, not defteri
GİTTİĞİ YERDEN NE ALIR
Farklı defterler

False