Süpermen değil babam başardı

Güncelleme Tarihi:

Süpermen değil babam başardı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2011 00:00

Süpermen karakterini canlandıran Christopher Reeve’den bir yıl önce boynu kırıldı, felç oldu. Hem de daha beteri. Süpermen tekerlekli sandalyeyle gezebildiği halde, o yerinden bile kımıldayamadı.

Haberin Devamı

Ama yılmadı. 65 yaşında hayata silbaştan başladı. Harfler yeniden kondu önüne. Konuşmayı da, yemek yemeyi de yeniden öğrendi. Eşi ve üç çocuğu, avukat Nejat Atahan’ı 82 yaşında sonsuzluğa uğurladı. Bize de bu yaşam azminin şifrelerini bulmak kaldı

İçimdeki Deniz filminde tüm vücudu felçli olduğu için ötanazi isteyen Javier Bardem’in, “Ben hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi yaşamanın bir hak olduğuna ama mecburiyet olmadığına inanıyorum” dediği sahneyi hatırlayarak girdim evlerine. Boynundan aşağısı tutmayan bir adam 17 yıl nasıl yaşar, yaşatılır sorularıyla... Hayatlarını babalarına adayan üç portre çıktı karşıma.
Abla Bahar mimar, erkek kardeş Ahmet tekstil mühendisi, kız kardeşleri Gülperi ise turizmci. Ailenin,  zorunlu ABD macerası Ahmet’in üniversiteyi yurtdışında okumasıyla başlıyor. Onu görmek vesilesiyle sık sık yapılan ziyaretler, kardeşlerin de ABD’ye yerleşmesine sebep oluyor. Anne ve babayla ise tatillerde buluşuluyor. 1994’te kanserli teyze tedavi için ABD’ye geldiğinde o  güne kadar hastane yolunu bilmeyen gençler, 4.5 aylarını hastanede geçiriyorlar. “Allah bizi orada hazırlamış. Hastanede ne yapılır, nasıl yatılır, kalkılır öğrendik” diyor Gülperi Atahan. Ancak teyzeleri Türkiye’ye dönünce vefat ediyor. Anne baba, hem biraz moral bulmak hem de 40’ıncı evlilik yıldönümlerini kutlamak için çocuklarının planladığı Hawai tatili sürprizine ‘evet’ diyor. Pasifik adasındaki tatilin son günü, gençliğinde İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçmiş baba Nejat Atahan, dize kadar gelen suda birden- bire çarpan bir dalgayla tepe taklak oluyor. Gülperi Atahan o anı şöyle anlatıyor: “Annem, babamla ablamı kamerayla çekiyordu. Bir anda babam suda kayboldu. Biraz da numaracıydı, şaka yapıyor sandık. Suyun üstüne çıkınca koşmaya başladık. Ablam bir taraftan, abim bir taraftan. 8-9 kişi ancak çektik babamı.”
Bu kazada boynu kırılan ve kalbi dışında hiçbir organı çalışmayan Nejat Atahan’a doktorlar 3-5 ay ömür biçiyor. Üç ay hastanede sabahlayan çocuklar, “Saçma sapan da olsa sürekli konuştuk onunla, beynini uyutmadık” diyor. Babaları, üç ayın sonunda gözlerini açıyor. Ve hayat yeniden başlıyor.
Nejat Bey önce buz emerek yemek yemeyi öğreniyor. Sonra akciğerleri çalışmadığı için bağlı olduğu makineyle nasıl konuşulabileceğini. Panolara harfler yazılıyor. Kelimeler hecelere bölünüyor. Konuşma pratikleri başlıyor. Taburcu etme kararı dokuz ay sonra veriliyor. Ancak, İstanbul’a dönmekten vazgeçiliyor. Nejat Bey’in sağlığı için ABD’de yeni bir yaşam kuruluyor.  Cihangir’de 17 yıl önce kapatılan evin kapısı ise iki ay önce Nejat Bey’in ölümünden sonra tekrar açılıyor.

Haberin Devamı

FELÇLİLERE YARDIMCI OLABİLİRİZ

Haberin Devamı

B.A: Omurilik engellileriyle ilgili tüm kuruluşlarla konuşmak, 17 yıllık tecrübemizi paylaşmak istiyoruz. Hastanede hayatımızı kolaylaştıran bir sürü alet var. Bu olayda yatak yaraları kaçınılmaz mesela. İltihabı alan makine babamın hayatını kurtarmıştı. Bu yaşamı ileride belgesel de yapmak istiyoruz.
A.A: Babam hep “İnsanı bilgisizlik ve ilgisizlik yıkar” derdi. ABD’de ‘Bridge to Turkey’ isimli bir yardım organizasyonu var. Türkiye’deki ihtiyaç sahibi çocuklara da yardım yapıyor. Babamız adına toplanan paralarla, hem çocuklara yardım etmek hem de Türkiye’de bir kütüphane oluşturmak istiyoruz.

BOYNUNDAN AŞAĞISI TUTMAYABİLİR AMA KOSKOCA BEYNİ VARDI BABAMIN

Haberin Devamı

- Kaç yaşındaydınız olay olduğunda?
- Gülperi Atahan: 29 yaşındaydım, şimdi 45’im.
- Hepiniz bekâr mısınız?
- G.A: Evet. Biraz hayatımızı babamıza adadığımız için. Sebep sadece o değil tabii.
- Ben ne olacağım demediniz mi hiç?
- Ahmet Atahan: Size bir şey okuyacağım. Tarih 17 Haziran 1994. Olaydan üç ay önce. Babam kız kardeşime yazmış. “Mesajını aldım. Babalar Günü dolayısıyla yanaklarımdan öpmene bayıldım. Yanaklarım zevkten titriyor. Onları bir hafta yıkamayacağım. Teşekkür ederim benim dünya tatlısı kızım.” Bunu diyen bir adamı nasıl bırakıp gidersin? “Oğlum” deyişinin hazzına baktığında gerisi detay kalıyor. Hayatta en kolay şey “Ben bırakıyorum” deyip arkanı dönüp gitmek. Zor olan, çözüm bulmak.
- Peki o “Beni bırakın gideyim” demedi mi?
- G.A: Bir yerde 10 dakika kıpırdamadan durun, bir yeriniz mutlaka oynuyor. Babam 17 yıl hiç kıpırdamadan yatmak zorunda kaldı.
A.A: Eminim içinde fırtınalar kopmuştur ama bunu hiçbir zaman dışarıya vurmadı.
Bahar Atahan: Bir gün bir doktor, “Bu da yaşamak mı” demişti. “Bunu nasıl söylersin, bir de yemin ettin” dedim. Boynundan aşağısı tutmayabilir ama koskoca beyni vardı babamın.
A.A: Son ana kadar zehir gibi çalıştı o beyin.
Mualla Atahan: Televizyondaki programları saatleriyle bilirdi. Yeni çıkmış kitapları getirtir, okuturdu. Çok zorluk çektik ama biz de pes etmedik.
- Ne gibi zorluklar?
- M.A: Ben beyin ameliyatı geçirdim; üç tümör aldılar. Ondan sonra vazifenin çoğu Bahar’a kaldı.
G.A: Bir yerden sonra özel bölgelerini temizlemek zorundasınız. O zaman zor gelmişti babama.
A.A: Çocukluğumuzda babamın horlaması bizim için güvendi. Horlamanın yerini makinenin sesi aldı. O ses kesilirse diye hiç yalnız bırakmadık onu.
G.A: Bu yıl yaş gününde hastanedeydik. Annemle flamenkoyu çok severlerdi. Eve flamenko yapan dansçıları çağıracaktım. Olmadı. Süpermen’i canlandıran Christopher Reeve babamdan bir yıl sonra felç oldu. O kadar parasına puluna, daha
genç olmasına rağmen yedi yıl önce vefat etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!