Beynimizin gücünü tam kullanamıyoruz

ENDÜSTRİ devrimi ile kol gücünün yerini makine gücü aldı. İnsanlık tarihi büyük değişim yaşadı.

Zihin gücünün yerini bilgisayarlar alarak güç ve kuvvet, bilgi ve teknolojinin eline geçti. Bu bilgi yoğunluğu içerisinde ayakta kalmak ve başarılı olmak için bilginin kaynağı, deposu, sentezlendiği yer olan insan beynini iyi bilmek ve iyi kullanmak büyük önem taşımaktadır. Buca Tıp Merkezi Nöroloji Uzmanı Alzheimer Derneği İzmir Şube Başkanı Dr. Aysel Gürsoy, beynimizle ilgili merak edilenleri anlattı.

"İnsan beyni 1,5 kg.’lık bir mucizedir. 140 milyar hücre ihtiva eder, bir hücrenin diğer hücrelerle bağlantısı 5-10 bin kadardır. Beyin hücreleri birbirleriyle sürekli iletişim halindedir" diyen Dr. Gürsoy, "Beynimizde kalbimiz ve midemiz gibi bir organımızdır. Bu organ diğerleri gibi kendini yenileme yeteneğine sahip değildir. Beyin için tek yol kapasiteyi artırmaktır. Bu da beynin eğitimi ve iyi beslenmesiyle mümkündür. Ancak, beynimizi iyi kullanmadığımız ortadadır. Beynini iyi bilip kullanan kişi başarı ve mutluluğu yakalar" dedi.

Engellere rağmen umutlu yaşamalıyız

YENİ bir yıla daha umutla mı, umutsuz mu giriyoruz? 2009’un bir önceki yıldan daha kötü geçeceğine ilişkin beklentiler insanları strese sokuyor. "Bir durum hakkında beklenti, belirsizlik ya da önem varsa stres de vardır" açıklaması yapan Psikolog Şenel Karaman, "2009 olumsuz beklentilerle geliyor. İnsanlar için çok önemli olan iş güvencelerinin riske girdiği, tam olarak nasıl halledileceğinin bilinmediği bir döneme giriyoruz. Daha önce sadece depresif ya da mükemmeliyetçi kişilik yapılarında görülen umutsuzluk bugünlerde bir çok kişide görülüyor" dedi.

Olumlulukların yeni yılla değil, gerçekçi planlar, çabayla ve uygun koşullarla gerçekleşebileceğini belirten Karaman, her şeyi yeni yıla bırakmanın hayal kırıklıklarına yol açabileceğini de vurguladı.

Pes etmemeliyiz

2009 yılını depresyona yakalanmadan geçirmek isteyenler için "Kişiler hayatın zorlu koşulları, engelleri karşısında ya yenik düşerler ya da bunu aşmanın yollarını ararlar" diyen Karaman "Eğer gerçekten zor ve aşılması güç engeller varsa umutlu olmaya ihtiyaç vardır. Umut kişinin pes etmesini engeller" dedi.

Psikolog Şenel Karaman, dünyada yaşanan krizin bireylere yansıması olduğunu ve kimileri bu güçlüğü aşabileceğine; kimileri ise aşamayacaklarına inanıyorlar. Baş edebileceğimize ilişkin inancımızın kaybolması, hem çabamızı hem de yeni fikirler üretmemizi, olaylara farklı bakmamızı engeller. Sorumluluklarımız var. Ailemize, çocuklarımıza, işimize. Bu sorumlulukları yerine getirmemiz için çıkış yolu aramaya, belki farklı işler düşünmeye ihtiyacımız var" diye konuştu. Tüm bunların gerçekleşmesinde umudun önemini vurgulayan Karaman, Bu günlerde dostluklara, aile bağlarına, bizi seven ve sevdiğimiz insanlara ihtiyaç olduğunu da söyledi.

YEDİ DUYGUNUN ÖNEMİ

Her gün sanki bilgi bombardımanı yaşadığımızı belirten Dr. Gürsoy şu bilgileri verdi:

"Beynimiz sürekli olarak bunları izler, seçer ve ayırım yaparak onayladığımız bilgileri beyin alanlarındaki hücrelerde saklar. Bu bilgileri uzun süre ve kalıcı bir şekilde saklamak için "Görme, işitme, dokunma, koklama, tatma, heyecan hissetme ve harekete geçme duygularını beraber kullanmak gerekir. Heyecan uyandıran ve insanı harekete geçiren bilgilerin beyinde kalıcı olduğu bilinmektedir. Depolanmış duygular insanın hayatında zihinsel rehberlik yapar, karar verme, plan yapma, iletişim kurmada yol göstericidir."

BEYİN KİMYASALLARI

Æ Kimyasallar beynin işleyişinde bilgi aktarıcılardır.

Æ Serotonin saldırgan davranış ve hayattan zevk alma ile ilgili kimyasal maddelerdir.

Æ Dopaminin öğrenme de yetkin rol oynadığı gösterilmiştir.

Æ Asetil kolin hafıza ile ilgili beyin kimyasalıdır.

Æ Alzheimerda çok yararlı olan bazı ilaçlar asetilkolin miktarını arttıran ilaçlardır.

Æ Stres hormonu (CRF) beyinde öğrenme mekanizmasını olağanüstü etkiler.

Æ Hipofiz bezinin salgıladığı bu hormon az miktarda iken zihni açar, öğrenmeyi hızlandırır.

Æ Stres hormonu uzun süre salgılandığında beyinde hücreler arası enerji transferi ve bilgi akışını bozar.

Gazetecilerin hastalıkları

BUGÜN 10 Ocak "Çalışan gazeteciler günü", ancak yoğun iş temposu ve stresli bir ortamda çalışan gazetecileri en çok hasta eden sorunlar neler. Uzmanlar, yeme bozukluğu, obezite, kalp rahatsızlığı, nörolojik sorunlar, ani inmeler gibi hastalıkların gazetecilerde yüksek oranda meydana geldiğini tespit ettiler. Konularının uzmanları, gazeteciler için şu yaklaşımlarda bulundu.

Yılda bir kontrol

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Emre Kumral, gazetecilik mesleğinin bazı hastalıklar için özel yatkınlık ve risk oluşturduğunu kaydetti. Prof. Dr. Kumral, "Stres, yoğun siyaset ile politika, gergin ve asabiyet bozukluğu yaptı. Deprasyon sıklaştı, tansiyon yükseldi, kalp ve damar hastalıkları yoğunlaştı. Stres, kalp krizi ve inme riskini artırdı. Bunun için de gazeteciler en az 6 ayda bir genel sağlık kontrolünden geçip, beslenmesine dikkat etmeli" dedi.

Haftada 5 gün yürüyüş

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Türkoğlu, günümüzde iş ve hayat stresi ile kalp krizinin varlığının kabul gördüğünü ifade ederek, "Gazetecilerin yaşam koşularının içine, düzensiz uyku, yemek ve sigara da girince da kalp ve damar hastalığı bir gün yakalar. Bu meslektekilerin, sigaradan uzak durmaları, düzenli yeme içme ve uyku alışkanlığı edinmeleri, haftada 5 gün 45’er dakika tempolu yürüyüş yapmaları gerekir" diye konuştu.

Obezite hastalığı arttı

Özel Ege Sağlık Hastanesi Endokrin Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdal Duman, gazetecilerde yeme bozuklugu ve obezitenin olduğunu söyledi. Temelde sorunun meslek koşullarından kaynaklandığını belirten Dr. Duman, "Zamanla yarış, son yıllarda kötüye doğru giden ekonomik koşullar, dıştan gelen baskılar, artan stres gazeteciliği vurma noktasına geldi. Düzensiz ve çabuk yemek, yağlı, kalorisi yüksek ve karbonhidratlı gıdalar seçimi de obezite hastalığını en başa çıkardı" dedi.
Yazarın Tüm Yazıları