Kanı yerde kaldı

Güncelleme Tarihi:

Kanı yerde kaldı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 17, 1999 00:00

Haberin Devamı

Devletin 20 yıllık ayıbına bir halka daha eklendi ve Abdi İpekçi cinayetinin bir numaralı sanığı Mehmet Şener'in tutukluluk kararı zaman aşımından kaldırıldı

Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçi'nin 1 Şubat 1979 tarihinde öldürülmesiyle başlayan 20 yıllık duyarsızlığa son nokta da kondu. İpekçi cinayetine azmettirdiği ve olaya iştirak ettiği gerekçesiyle aranan bir numaralı sanık Mehmet Şener'in gıyabi tutukluluğu, yasal zaman aşımı süresi dolduğu gerekçesiyle kaldırıldı. Yurt dışında bulunan Şener, Türkiye'ye gelse bile yakalanamayacak. 1 Şubat 1979 tarihinde gerçekleştirilen suikastin tetikçisi Mehmet Ali Ağca, yakalandıktan sonra cezaevinden kaçtı. Davanın bir numaralı tanığı Abdullah Yavuz, tanık koruma kapsamına alınmadığı için, korktu ve konuşmaktan vazgeçti. Oral Çelik, delil yetersizliğinden serbest kaldı. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Mehmet Şener hakkında, 11 Temmuz 1979 tarihinde cinayetin planlamasında bulunduğu, cinayete teşvik ve tahrik ettiği, olayda kullanılan silahı temin ettiği ve bu silahı eylemden sonra sakladığı gerekçesiyle, gıyabi tutuklama kararı çıkarttı. O tarihten sonra, 20 yıl 1 ayı aşkın süredir yakalanamayan Mehmet Şeher'in avukatı ise geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, müvekkilinin gıyabi tutukluluğunun kaldırılmasını talep etti. Hakkında sadece İpekçi cinayeti nedeniyle gıyabi tutuklama kararı bulunan Mehmet Şener'in, Mehmet Ali Ağca'nın Adli Tıp Kurumu'ndan kaçırılmasına teşebbüs, yine Ağca'nın 23 Kasım 1979 günü Maltepe Askeri Cezaevi'nde kaçırılması ve saklanması olayına iştirak etmek, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçlarına da karıştığı ileri sürülüyordu. Papa suikastı olayına da adı karışan Mehmet Şener, Susurluk kazasında ölen Abdullan Çatlı ile birlikte, 1982 yılında İsviçre'nin Bazel kentinde, Durmuş Unutmaz adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalanmıştı. Şener, Türkiye'ye iade edilmek istemediği için burada sorgulanmış daha sonra da serbest bırakılmıştı.

Yargının önünü tıkayan el var

Abdi İpekçi suikastının müdahil avukatı Turgut Kazan, Mehmet Şener hakkında verilen doğrudan takipsizlik kararını yorumlamanın fazla bir anlamı bulunmadığını, bunun öncesini, bu güne kadar izlenen çizgiyi yorumlamanın önemli olduğunu söyledi. Kazan, şöyle konuştu: ‘‘Siz devlet olarak böyle bir çizgi izlemişseniz, arkasından takipsizlik kararı gelir. Bu işlere niçin seyirci kalındı? Kimler seyirci kaldı? Kimler kaçmaya göz yumdu? Kaçıranlar kimlerdi? Bunların üzerinde durmak gerekir. Burada yargının önünü tıkayan bir el var. İnsanlar demokrasiye inanıyorsa, bu eli ortaya çıkartmak gerekir. Bunun yolu da Devlet Denetleme Kurulu'nu çalıştırmaktır. Çalıştıracak makam ‘Bu yargıya müdahale sayılır' diyor. Kendisi yargıdaki insanlarla aile fotoğrafı çektiriyor.’’

Bir tanığı koruyamadılar

Abdi İpekçi'nin öldürülmesinden 19 yıl sonra ortaya çıkan tanık Abdullah Yavuz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici ve dönemin İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen'e, ‘‘Otomobilin kaportasına yaslanan adam Oral Çelik'ti’’ bilgisini verdi. Tanık koruma programına alınmayan Abddulah Yavuz korkularıyla başbaşa bırakıldı. Koruma isteği yerine getirilmeyen Yavuz, mahkemede tanıklıktan affını istedi ancak bu talebi reddedildi. Yavuz, bu nedenle mahkemede Oral Çelik'i teşhis edemedi. İpekçi Ailesi'nin Avukatı Turgut Kazan, duruşmadan sonra ‘‘Devletimiz böyle bir durumda korkusuzca tanıklık yapabilme imkanı vermediği için bu sonuç doğmuştur’’ demişti.

Ateş eden, Çelik

1978-79 yılları arasında Malatya'da bir dizi cinayet ve bombalama olayına girişen Ülkücü grup içinde olduğu iddia edilen Oral Çelik adı, Abdi İpekçi cinayetinde, Mehmet Ali Ağca ile birlikte anıldı. İpekçi cinayetinin planlayıcısı ve Papa suikastının kilit ismi olduğu belirtilen Oral Çelik isminden önceleri hiç bahsedilmedi. Bu isim ilk kez, Ağca'yı Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçıran er Bünyamin Azer Yılmaz ve olayla ilgili sorgulanan diğer sanıkların ifadelerinde geçti. Tam 3 yıl sonra, 25 Mart 1982'de, hakkında, İpekçi cinayeti ile ilgili gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. 1982 yılında İsviçre'de, Abdullah Çatlı ve Mehmet Şener'le birlikte yakalandı ve sınırdışı edildi. Çelik, Çatlı ve Şener'in sınırdışı edilmesinin, dönemin Devlet Bakanı Ahmet Karaevli tarafından sağlandığı iddia edildi. 14 Kasım 1986'da Fransa'da uyuşturucu suçundan yakalandı. Üzerinden, Bedri Ateş adına düzenlenmiş sahte pasaport çıktı. Gerçek Bedri Ateş'in adı ise Oral Çelik ile birlikte, Malatya'da öğretmen Nevzat Yıldırım'ın öldürülmesi dahil, bir dizi olayda anılmıştı. Oral Çelik, uzun süre Bedri Ateş olduğunda ısrar etti ve bu kimlikle tutuklandı. 3 yıl sonra hapisteyken, gerçek adının Oral Çelik olduğu anlaşıldı ve Türk Hükumeti tarafından iadesi istendi. 1996 yılında Türkiye'ye iade edilen Oral Çelik, silahlı çete üyesi olmak, ruhsatsız silah taşımak ve cezaevinden adam kaçırmak suçlarından, zamanaşımı nedeniyle beraat etti. Bu davalar sırasında ortaya çıkan ve uzun süre kimliği gizli tutulan sürpriz tanık Abdullah Yavuz, Abdi İpekçi'ye ateş edenin bizzat Oral Çelik olduğunu öne sürdü. Ancak tanık, can güvenliğinin sağlanması konusunda güvence alamayınca ifade değiştirdi. 20 yıl hapis istemiyle yargılanan İpekçi cinayetinin eldeki tek sanığı Oral Çelik, delil yetersizliğinden beraat etti.

Nerede olduğu meçhul

Cinayete adı geçen üçüncü kişiydi. Yurtdışına kaçtı. Geçen yıl Danimarka'da yakalandı, Türkiye'ye iade edilmek istendi. Türkiye, iade için yeterli belge göndermeyince, Danimarka serbest bıraktı. Şu anda nerede olduğu bilinmiyor. Yavuz Çaylan ise yardım ve yataklık etmek suçundan hüküm giydi, cezasını tamamlayarak cezaevinden çıktı.

Artık o da serbest

İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi de, TCK'nın 102. maddesi uyarınca, yasal zaman aşımı süresi dolduğu gerekçesiyle, kilit isim Mehmet Şener hakkındaki gıyabi tutuklama kararının kaldırılmasına karar verdi. Olaya ilişkin soruşturma hakkında da, TCK'nın 104. maddesi uyarınca, yine zaman aşımı süresi dolduğundan takipsizlik kararı verildi.

Özal cezasını indirtti

1 Şubat 1979'da Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçi'ye düzenlenen suikastten sonra, 25 Haziran 1979'da, Beyazıt'taki Marmara Kıraathanesi'nde yakalandı. Yakalandığında, ‘‘Cinayeti tek başıma işledim’’ diyen Ağca, değişik zamanlarda verdiği ifadelerinde Oral Çelik, Mehmet Şener ve Yavuz Çaylan'ın isimlerini verdi. Polis tarafından 17 gün boyunca sorgulanan Ağca, Maltepe Askeri Cezaevi'ne kondu. 23 Kasım 1979'da kaçırıldı. 26 Kasım 1979'da Milliyet Gazetesi yakınlarındaki bir çöp kutusunda, kendi el yazısıyla yazdığı bir mektubu bulunan Mehmet Ali Ağca, Papa 2. Jean Paul'ü vuracağını bildirdi. Ağca, 28 Nisan 1980'de, Abdi İpekçi suikastından suçlu bulunarak, gıyabında idam cezasına çarptırıldı. Ancak bu ceza, Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde yapılan bir yasa değişikliği ile 10 yıla indi. 13 Mayıs 1981 günü Papa'ya suikast düzenledi. Ömürboyu hapse çarptırıldı.

Aynı son bekliyor

7 Mart 1990 günü, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ile şoförü Sinan Ercan, üç kişi tarafından çapraz ateşe tutularak öldürüldü. Teröristlerin olayda kullandıkları otomobil, Bostancı Karakolu'nun yanında bulundu. 16 Ekim 1993 günü, Çetin Emeç, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy cinayetlerinin planlayıcısı olduğu ileri sürülen İran yanlısı terör örgütü İslami Hareket'in Türkiye Askeri Birim Genel Sorumlusu ve İcra Şurası Üyesi Deniz kod adlı Ekrem Baytap yakalandı. Operasyonları genişleten polis, 6 Kasım 1993 günü ise Emeç cinayetinin planlayıcılarından İslami Hareket üyesi Abdullah Bilen, Merter'de Garanti Bankası soygunundan sonra polisle girdiği silahlı çatışmada öldürüldü. Emeç suikastında İngram marka silahı kullanan Nezih Beyret sahte kimlikli Kemal kod adlı tetikçi Muzaffer Dalmaz ise polisin elinden kaçtı. 25 Kasım 1995'te Üsküdar Barbaros Mahallesi'nde polisle çatışmaya giren Emeç suikastı tetikçisi Tamer Aslan, yaralı olarak ele geçirildi. Aslan, Emeç suikastında tetiği, İrfan Çağrıcı ile Muzaffer Dalmaz'ın çektiklerini ifade etti. Çağrıcı, 10 Mart 1996 günü Kadıköy'deki bir banka şubesinde, İran kaynaklı yüklü bir parayı çekerken yakalandı. Dalmaz ise hala firarda. Polisteki sorgularında cinayeti itiraf eden sanıklar, mahkemede tüm suçlamaları reddettiler.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!