Fatih Altaylı: Parayı veren Ahmet'i alır

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Ahmet Kaya demiş ki: ‘‘Otomobilimi şerefsizlerin ülkesinde bırakıp geldim.’’

Para için PKK'lılara konser verince onlara yaranmak için böyle diyecek tabii.

Yarın parasını verin, oğlunuzun sünnetinde söylesin, oğlunuzun erkekliğini över.

Öyle haysiyetsizdir.

Ben şerefsizlerin ülkesinde bıraktığı otomobil meselesine takıldım.

Benim bildiğim bu Ahmet Kaya Türkiye'ye kaçak otomobil sokmaktan ve kullanmaktan yargılanmıştı bir zamanlar.

O dönem kullandığı otomobile de el koyulmuştu.

Otomobil kaçakçılığından yargılanan adamın kastettiği otomobil acaba devlet tarafından el konulan bu kaçak sokulmuş otomobil mi?

Bu otomobil kaçakçısını fazla da önemsemeyin aslında.

Yalancı haysiyetsizin biridir.

Avantayı nereden buluyorsa ona göre bağırır.

Bugün PKK'nın para dağıttığını görünce PKK'lı, yarın travestiler dağıtsın onlardan.

Siz paradan haber verin Ahmet'e.

Mağdur olsalar ne olur?

JET-Pa'da sıkıntılı günler yaşanıyormuş. Bir Jet-Pa çalışanı, basında Jet Pa aleyhinde çıkan haberlerin Jet Pa'nın Avrupa'daki kurduğu para toplama tezgáhına büyük darbe vurduğunu söylüyor.

Jet Pa geçen yıla kadar Almanya başta olmak üzere, Avrupa'da kurduğu tezgáhla günde ortalama 2 milyon mark para topluyormuş.

Ancak basında şirket aleyhine çıkan haberler bu miktarı günde 500 bin marka kadar düşürmüş.

Bu da şirketin çarkını yavaşlatmış.

Dikili tek ağacı ve elle tutulur tek bir yatırımı olmayan Jet-Pa alıştığı nakit akışını yitirince sallanmaya başlamış.

Bu nedenle de Jet-Pa son günlerde yine sansasyon yaratacak işler peşine düşmüş.

Bana bilgi veren Jet-Pa'cı, ‘‘Bir Sergen olayı patlatıyoruz Almanya'da toplanan para miktarı anında yedi-sekiz katına çıkıyor. Tam o unutulurken bir Alpay meselesini patlatıyoruz yine paralar akıyor. O bitiyor bir otomobili allayıp pullayıp teslim töreni düzenliyoruz iki de sanatçı çağırıyorum.. Hoop toplanan para ok gibi fırlıyor.’’ diye anlatıyor yaptıklarını.

Ancak Jet-Pa'cılara göre yaptıkları iş doğru.

Şöyle diyor aynı kişi:

‘‘Bu paralar biz toplamasak Almanya'da yastık altında duracak. Biz şu veya bu şekilde bu paraları Türkiye'ye getirip Türk ekonomisine kazandırıyoruz.

Batacakmışız, bize para yatıranlar mağdur olacakmış. Olsalar ne olur. Onlar zaten mağdur. Yemezler içmezler. Para biriktirirler onu da yastık altına koyarlar. Biz o parayı buraya taşıyoruz. Bize madalya katılmalı.’’ diyor.

İşte Jet-Pa'nın bakış açısı.

Çok bilmişler

BANKALARIN işe eleman alırken dikkatli davrandıklarını zannederdim.

Bankalarda çalışanların zeki ve kafası çalışan insanlar olduğu yolunda bir inancım vardı.

Çünkü Türkiye'de bankalar iyi para kazanıyor ve elemanlarına da iyi para veriyor diye bir intibam vardı.

Anladığım kadarıyla istisnalar var.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Antalya Hastanesi'nde yabancı dil bilen bir elemanın olmayışını eleştiren yazım üzerine bir bankacı faks çekmiş.

Diyor ki: ‘‘Almanya'da hastane çalışanları Türkçe öğreniyor mu ki, siz hastaneyi eleştiriyorsunuz.’’

İşte zeká... Mat oldum...

A benim Tekstilbank Dışişler Bölümü'nde çalışan uyanık vatandaşım.

Sen turizmden para kazanmak istiyorsan, turiste hizmet verdiğin yörede onları rahat ettirecek her türlü önlemi alacaksın.

Bu mantıkla gidersen otellerde de yabancı dil bilen adam bulundurma. Hiç Almanya'da veya Fransa'da Türkçe bilen garson gördün mü?

Bak yabancıları çok iyi tanıdığını söyleyen vatandaşım.

Antalya'ya yılda 1 milyona yakın Alman gelip milyarlarca dolar bırakıyorsa, sen onlara gerektiği gibi yaklaşmak zorundasın.

Bu arada bir iki söz de hastaneden bana faks yollayanlara.

Hastanenizde tedai gören Almanlar'ın teşekkür mektuplarını fakslamışsınız.

Ben bu adamları tedavi etmediniz, tibbi hatalarla öldürdünüz demedim ki!

En iyi şekilde tedavi etmeye çalıştığınız konusunda bir kuşkum yok.

Bir turizm kentinde, bir büyük hastanede turistlerle anlaşamıyor olmamızı eleştirdim.

Aman be kardeşim.

Anlaşamazsanız anlaşamayın.

Bana ne!

NE ZAMAN

ADAM OLURUZ?

Holding yağcılığının adı gazetecilik olmadığı zaman.



Yazarın Tüm Yazıları