Nurten Erk: Kurtarıcı beklemek yerine yönetime kalite getirilsin

Nurten ERK
Haberin Devamı

PROF.DR. NÜKET YETİŞ

Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, 1950 Eskişehir doğumlu. 1973'te Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği'nden mezun oldu. Yüksek Lisansını da aynı okulda işletme bölümünde yaptı. Beş yıl TÜBİAK Yöneylem Ünitesi'nde araştırmacı olarak çalıştı. 1980'de İTÜ'de asistanlığa başladı. Endüstri Mühendisliği doktorasını 1982'de İTÜ'de tamamladı. 1985-1989 arasında Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'nde yardımcı doçent olarak görev yaptı. 1988'de Endüstri Mühendisliği dalında doçent oldu. 1989'da M.Ü Mühendislik Fakültesi'ne ilk kadrolu öğretim üyesi olarak atandı. 1993'te Profesör oldu ve 5 yıl dekan yardımcılığı yaptı. Eylül 1994'den beri M.Ü Mühendislik Fakültesi Dekanlık görevini sürdürüyor. Nisan 2000'den bu yana da Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü Başkanlık görevini üstlendi. Prof. Yetiş, aynı zamanda M.Ü. Teknoloji Vakfı kurucu mütevelli heyet üyesi ve yönetim kurulu üyesi. KalDer Yönetim Kurulu, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) Eğitim Grubu ve EFQM Sağlık Çalışma Grubu üyesi.

AVRUPA Kalite Yönetimi Vakfı'nın (EFQM) Kalite Ödülleri'nde Türkiye'den finale kalan ilk kamu kuruluşu olan Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, Toplam Kalite Yönetimi'nin ülkelerin de ulusal rekabet gücünü artırdığını söyledi. Prof. Yetiş, ‘‘Ekonomiyi kurtaracak bir kurtarıcı beklemek ve ithal çözümler peşinde koşmak yerine, biraraya gelerek kalıcı çözüm üretmesi Türkiye açısından daha doğru’’ dedi.

AVRUPA Kalite Yönetimi Vakfı'nın (EFQM) bu yılki Kalite Ödülleri'nde Türkiye'den finale kalan üç kuruluş arasında tek ve ilk kamu kuruluşu olan Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, Toplam Kalite Yönetimi'nin ülkelerin de ulusal rekabet gücünü artırdığını söyledi. Prof. Yetiş, ‘‘Ekonomiyi kurtaracak bir kurtarıcı beklemek ve ithal çözümler peşinde koşmak yerine, biraraya gelerek kalıcı çözüm üretmesi Türkiye açısından daha doğru. İşte bu noktada Toplam Kalite Yönetimi (TKY), özel sektör ve kamu kuruluşlarında kaynakların verimli ve doğru yerlerde kullanılması açısından çok önemli’’ dedi.

M.Ü. Mühendislik Fakültesi ile özel sektörden Arçelik ve Eczacıbaşı-Vitra'nın finale kaldığı EFQM Kalite Ödülleri, 27-28 Eylül'de İstanbul'da düzenlenecek EFQM Forum 2000 sırasında açıklanacak. Türkiye'den bu ödüle başvuran ilk kamu kuruluşu olduklarını belirten Prof. Yetiş, Avrupa'da da bu ödüle başvuran ilk yüksek öğretim kurumu olduklarını söyledi.

M.Ü Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Nüket Yetiş ile TKY'nin üniversitelerde neler değiştirdiğini, ulusal rekabet gücüne katkılarını, Türk ekonomisinin düze çıkmasında nasıl rol oynayabileceğini konuştuk.

EFQM Kalite Ödülü'ne neden başvurdunuz?

- 1995'de çalışanların ve öğrencilerin memnuniyetini ölçmeye başladık. EFQM'in iskelet bir modeli var. Bu modeli rahatlıkla kendinize uygulayabiliyorsunuz. Sınırlarınızı çizebiliyorsunuz. Bir üniversitenin bir fakültesi, hastanenin bir kliniği bu ödül için başvurabilir. KalDer kamu için ödülünü 2000 yılı için koydu. Bu daha önce olmadığı için biz direkt olarak ilk kez 1998'de EFQM'e başvurduk. Saha ziyaretine kaldık. 2000 yılında yeniden katıldık ve bu kez finalist olduk.

Toplam Kalite Yönetimi'nin ulusal rekabet gücüne katkısı nedir?

- TKY, rekabetin olduğu her ortamda uygulanabilir. Gelecek yüzyılda ulusal rekabet gücü olmayan uluslar ayakta kalamayacak. Ulusal rekabet gücü, sadece sanayi firmalarının uluslararası pazardaki gücü değildir. Bu gücün geliştirilmesindeki en önemli kaynak da insan gücü. İnsan beyni tüm sorunlara çözüm bulabilir. Dolayısıyla artık kıt kaynaklardan değil, sonsuz kaynaklardan bahsediliyor. Türkiye, genç, dinamik ve kalifiye insan gücünün farkına varmak zorunda. Çünkü bu güç 20 yıl sonra olmayacak. Kalifiye insan gücü yetiştiren kurumlarımız üniversiteler. Ulusal rekabet gücümüzü artırmak istiyorsak üniversitelerimizde uluslararası standartlarda ve uluslararası arenalarda rekabet edebilecek kalitede insan yetiştirmek zorundayız.

Peki bu nasıl yapılabilir?

- Hem özel, hem kamu sektöründe ilk önemli ele alınması gerekn nokta sadece máli değil tüm misyona ve hedeflere stratejiler geliştirilmeli. Bu, üniversite için de, diğer bütün kamu kurumları için de geçerli. Çok kararlı üst yönetimlerle bu yapılabilir. Her kurum bu çalışmaları kendisi başlatabilir. ABD'de 1993 yılında Performans Kanunu diye bir kanun çıktı. Bütün kamu kuruluşları son beş yıldır kendi stratejik planını kendi yapıyor. Hiçbir kuruluşa bir plan dikte edilmiyor. Misyonlarını ve bunun için gereken kaynağı belirlemeleri isteniyor. Böyle bir sistem tüm kamu kuruluşlarında işletilebilir. Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay gibi kurumlar kararlı bir şekilde böyle bir çalışmaya giderse, kamu kuruluşlarında da belirli bir dönemde belirli bir noktaya geleceğine inanıyorum.

İŞE DERSLERDEN BAŞLADIK

TKY kapsamında fakültede neler yaptınız?

- TKY'de liderlerin nasıl iletişim kurabildiği ve insanların ödüllendirilmesi çok önemli. Biz, sağlıklı iletişim kanalları kurabileceğimiz ve motivasyon oluşturabileceğimiz bir ortam yaratabilmek istedik. Bir sorun olduğunda biraraya gelerek bunu nasıl çözümleyebileceğimizi araştırdık. Bir dekan öğrencisinden, idarecisinden ya da velisinden fakültesiyle ilgili bir şikayet olduğunda 'Bana işimi öğretme' dememeli. Fakültemizde iyileştirme grupları var. Bir sorun varsa ya da eksikliklerimiz, bunları öğrencilerimizle birlikte belirliyoruz. Artık kimse kimsenin sorunu çözmüyor. Bir kurtarıcı beklemek yanlıştır. Biz hálá ülkeyi kurtaracak bir kurtarıcı bekliyoruz. Bir yerdeki sorunu en iyi orada yaşalan bilir. Merkezdeki yönetimin bunu gözönüne alması ve soruna orada yaşanlarla birlikte çözüm araması gerekiyor. Sorununuz varsa bunun çözümünü de en iyi siz bilirsiniz. Bunun için ithal çözümler kullanmak ithal beyinler kullanmak sonuç alamazsınız.

100 lirayla, 200

liralık hizmet

Türkiye'den bir kamu kuruluşunun finale kalması neyin göstergesi?

- Bu bize büyük moral veriyor. Kamudan bu ödüle başvuran ilk kuruluşuz. Avrupa'da da kamuda bu ödüle başvuran ilk yüksek öğretim kurumuyuz. Devletten aldığımız kaynakları en etkin biçimde kullanarak, bunları üretken hale getirdik. 1999'da devletten aldığımız her 100 liraya karşılık topluma 200 liralık hizmet ürettik. Yani 300 liralık değer yarattık. Toplam Kalite Yönetimi'ne geçmeden önce 1994'de her 100 lira için ancak 40 lira üretebiliyorduk. Her sistemde olduğu gibi bizim de sorunlarımız var. Ama biz bunları bilimsel yöntemlerle belirliyoruz. Sonra probleme taraf olanların katılımıyla çözüyoruz. Küçük adımlarla, mükemmele doğru yol alıyoruz. Ama bu bitmeyecek bir yolculuk. Öğretim görevlilerimiz, öğrencilerimiz, idari personelimiz, özveriyle çalıştı. Sanayi kuruluşları ve KOBİ'lerle işbirliği yaptık. Sonuç ölçümlerimizi öğrencilerimiz kadar onları çalıştıran işverenlerin de memnuniyetine dayandırdık.

Yazarın Tüm Yazıları