Talat Paşa’dan günümüzdeki taslaklarına...

Hürriyet’te dün “Jön Türk eylemi” başlıklı bir haber ve üzerinde bir fotoğraf yayınlandı. Fotoğraftaki “Jön Türk”lere baktığınızda, hemen hepsinin saçları dökülmüş, kalan saçları beyazlaşmış ve bazılarının göbekleri fotoğraftan taşan kişiler görülüyordu.

Haberin Devamı

“Jön Türk” sözcükleriyle alay halinde bir fotoğraf.

Haber ise “Talat Paşa Komitesi dün, 1908 Jön Türk Devrimi’nin 100. yıldönümünde Uus’ta ilk Meclis binasının önünde ‘Jön Türkleri Anma Töreni’ düzenledi” cümlesiyle başlıyordu. Haberin devamında ise Doğu Perinçek’in girdiği her seçimde binde bir oranında oy alan partisinin genel sekreter yardımcısının “Talat Paşa Komitesi” üyesi olan Doğu Perinçek, Emin Gürses ve Genel Sekreter Ferit İlsever’in tutuklanmasına tepki gösterdiğine işaret ediliyor ve “Komitemizin önderlerine saldıranlar, Türk Tarih Kurumu Başkanı’nı görevden alıyorlar. Ama Talat Paşa Komitesi KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın başkanlığında mücadelesini sürdürmeye kararlıdır” dediğine yer veriliyordu.

“Talat Paşa Komitesi”... “Önderleri”nin üçü Ergenekon sanığı!

Haberin Devamı

Önderlerinin üçünün Ergenekon sanığı olan Talat Paşa Komitesi’nin saçı beyazlamış ya da dökülmüş göbekli artıkları “Jön Türkler”i anma töreni” diye “İttihatçılar”ı anıyorlar. Zaten, Talat Paşa, İttihatçıların en önemli lideriydi. “Soykırım” mı, “tehcir” mi, hangi sıfatı takmamız gerektiğine tartışa duralım, tartışmasız onbinlerce Osmanlı vatandaşı Ermeni’nin yok edilmesinin “bir numaralı” sorumlusudur.

Aynı zamanda, koca Osmanlı İmparatorluğu’nun, Cumhuriyetimizin selefi olduğu devletimizin çöküşünün de baş sorumluları arasındadır. Devleti batırmak da, İttihatçıların üzerine yoktur. “Derin devlet” kurmak, zaten “devlet”i yıkmak anlamındadır.

Bunun bugünkü anlamı “hukuk devleti”ne yolu kapamak demektir ki, bu da her ne pahasına olursa olsun, “AB düşmanlığı” ile eş anlamlıdır.

Günlerdir, “Ergenekoncular”, “İttihatçılık”, “Ulusalcılık” arasındaki “ideolojik akrabalık”tan bu köşede söz ediyoruz. Her şey, apaçık gözler önüne seriliyor. Ergenekon sanıklarının bir bölümü ile Talat Paşa Komitesi önderlerinin bazılarının aynı kişiler olması.

21.Yüzyıl’da tarihimizin en sorunlu kişilerinden birinin adını alıp komite kuranların hangi “ideolojik formasyon”da olduğu ve komitenin adını aldığı kişinin siciline bakıp, neler peşinde olabilecekleri anlaşılmıyor mu?

Haberin Devamı

Deniz Baykal, kimin avukatı?

Görebiliyor musunuz?

 

***              ***                ***

 

Bu iş en başından beri ciddiydi. Ergenekon soruşturması.Bunu görmeyi reddettiler. Sayfalarında tek satır haberini vermediler. İşin ciddiyeti, üzeri örtülemez hale gelince, sarakaya almaya, dalga geçmeye, hafifsemeye, gözden düşürmeye gayret ettiler. Sağdan sola, soldan sağa kalemler.

Hrant Dink’in öldürülmesi, yakın tarihimizin en önemli siyasi cinayeti idi. En ciddi olanı.

Ergenekon konusunda laubalilik yaparak, bu konuda tavır alanlara karşı laf kalabalığıyla, hayasızlıkla, edepsizlikle saldırıya geçenlerin, Hrant Dink’in arkadaşı olarak ortalarda salınmaları sahtekarlığına ve şarlatanlığına da izin verilmeyecek.

Haberin Devamı

Ergenekon davası nasıl yürüyecek, nasıl sonuçlanacak, elbette bilemiyoruz ama ne olursa olsun, bu “dosya”nın yakın tarihimizin en ciddi “adli soruşturması” ve ülkemizin demokratikleşme mücadelesinin önemli bir istasyonu olduğu gerçeğinin değişmeyeceğini biliyoruz.

Ergenekon sanıklarının encamının ne olacağını bilemiyoruz ama bu kadar ciddi bir “dosya”yı sulandırmaya kalkışanların, bu “dosya”nın peşinde koşanlara saldırınların kimler olduğunu biliyoruz.

Onları unutmayacağız. Unutturmayacağız. Ve, bundan sonraki kariyerlerinin her dönemecinde yüzlerine “Ergenekon turnusol kağıdı”nı tutacağız.

 

***            ***            ***

 

Önümüzdeki günlerde, Türkiye’nin demokrasiye ilerleyişinde büyük önem taşıyan “parti kapatma davası”nın sonucunun alınması bekleniyor. Aylardır, Türkiye ile ilgili, içerdeki-dışarıdaki her şey, bu davanın sonucuna dek “askıya alınmış” duruyor.

Haberin Devamı

Karar, yakın gelecekte önümüzü daha net görmemizi sağlayacak. Partinin kapatılmaması ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasaklı durumuna düşmemesi, elbette, Türkiye’nin demokrasiye ilerleyişi doğrultusunda önemli bir engelin daha aşılması anlamına gelecek.

Şayet kapatılırsa, Türkiye, birkaç ay süren bir “türbülans”a girecek ama o “türbülans”tan da bir süre sonra mutlaka çıkacak.

Ergenekon davasının seyri, “parti kapatma davası”nın sonuçlarına oranla, Türkiye demokrasisi açısından daha anlamlı.

İlk bakışta öyle görülemeyecek olsa da, öyle.

Niçin öyle olduğunu Talat Paşa (İttihatçılık) ile günümüzdeki Ergenekon çetesi bağlantısını kurduğunuz vakit anlayabilirsiniz...

Yazarın Tüm Yazıları