Oy pusulasındaki orak-çekiç

3 Kasım'da elimize alacağımız oy pusulasının 16'ncı sırasına dikkat. 16'ncı sırada bizim kuşağımız açısından sembolik anlamlarla yüklü bir işaret göreceksiniz.

Başlıkta orak-çekiç demiştim.

16'ncı sıradaki sembol orak-çekiç değil ama onun modern bir versiyonu.

‘‘Çark-çekiç...’’

Tabii, komünizmin efsanevi ‘‘Kızılyıldız’’ı da unutulmamış.

Orak bir üretim aracı olarak artık tarihe karıştığı için olsa gerek, onun yerine bugünün makinelerini daha çok simgeleyen bir çark konmuş.

Ben olsam biraz daha ileri gidip, o çarkın yerine bir bilgisayar çipi, çekicin yerine de bir maus koyardım.

Şakayı bir yana bırakalım.

Bu partinin bizim açımızdan çok nostaljik bir anlamı var.

Çünkü, ‘‘Türkiye Komünist Partisi’’ tarihimizde ilk defa seçimlere giriyor.

Geriye dönüp bir düşünün.

Gençler belki hatırlamazlar ama bizim kuşakların şahsi tarihinde TKP harflerinin bırakın seçime girmesini hayal etmeyi, duvarlara yazılması bile çok zor bir şeydi.

Çok değil, bundan 15 yıl öncesine kadar Komünist Parti, Türk siyasetinde büyük bölümün ‘‘kızıl öcüsü’’ydü.

* * *

Bundan yıllarca önce Türkiye'nin 3'üncü Cumhurbaşkanı rahmetli Celal Bayar, ‘‘Bu kış Türkiye'ye komünizm gelecek’’ demişti ve bu da Türk siyasi literatürüne bir kara mizah örneği olarak girmişti.

Tabii kara mizah diyen biziz.

Çünkü o, bu kehaneti ciddi anlamda yapmıştı.

Kehanet 40 yıl gecikmeyle gerçekleşiyor.

TKP bu seçimlerde legal bir parti olarak oy pusulasına yazılıyor.

Böylece komünizm ilk defa kanuni yollardan Türkiye'ye geliyor.

Duvarların yıkılışından 13 yıl sonra bu siyasi nostaljiyi kimler hatırladı diye bakıyorum.

* * *

Genel Başkanı Aydemir Güler, Boğaziçi mezunu bir ekonomist.

1961 doğumluymuş.

Bu hesapla 41 yaşında oluyor.

Yani duvarların yıkıldığı, komünizmin çöktüğü 1989 yılında 28 yaşındaymış.

Türkiye'de siyasi rüşt yaşı 18 olduğuna göre, duvarlar arkasındaki komünizmi sadece 10 yıl yaşamış demektir.

Demek ki, bu kadar komünizm ona yetmemiş.

Tabii alınmasınlar, bunu şaka olarak söylüyorum.

Çünkü nostaljik de olsa bunca yıl sonra TKP'nin Türkiye'de seçime girmesi, hepimiz açısından keyif verici bir durumdur.

Tabii sadece keyif verici...

* * *

Oy pusulasının 16'ncı sırasındaki modernize edilmiş orak-çekice bakıp biraz gerilere döndüm.

İsterseniz bu orak-çekici bir milat kabul edip, biraz da buradan ileriye bakalım.

Yani biraz siyasi kehanette bulunalım, ütopya kuralım.

Bundan 30-40 yıl önce orak-çekiç sembolünü siyasi inanç yapmış insanları hapislere sokan, işkence yapan, eziyet eden Türkiye, acaba bugünün kendini aynı durumda hisseden başka inançlarını da ilerde aynı hoşgörüyle rehabilite edebilir mi?

Herhalde neyi kastettiğimi anladınız.

Bir sembol olarak türbanı kastediyorum.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ‘‘Türkiye'de eğitim özgürlüğü olmadığını’’ iddia ederek çocuklarını Amerika'da okuttuğunu söylüyor.

* * *

Tabii başka bazıları da ‘‘Peki, oğlunun da mı başörtüsü var? O niye Amerika'da okuyor?’’ diye soruyor.

Ben, imkánı olan insanların çocuklarını en iyi okullarda okutmasına hiç karşı değilim.

Ama yeteneği olan her çocuğa da bu imkánların tanınması gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü ben, 1416 sayılı kanunun sağladığı devlet bursu ile Fransa'da doktora yapma imkánı elde ettim.

Anlayacağınız, bana bu imkánı devlet sağladı.

Meselem bu değil.

Ben sadece hayal kurmak istiyorum.

* * *

Dünün ‘‘öcüsü' TKP, bugün 97 santimlik oy pusulasında öteki partiler kadar meşru bir siyasi kuruluş haline gelebildiyse, türbanlı kızlar da üniversiteye niye giremesin.

Biliyorum, bazıları yine kızacak.

Bununla onun ne alakası var diyecekler.

Var...

İkisi de inanç olayı.

O nedenle pusulanın 16'ncı sırasındaki çark-çekiç, hepimizin alması gereken siyasi bir hoşgörü örneği.

Birincisini oy pusulasına koymak için 56 yıl bekledik.

İkincisinin üniversiteye girmesine izin vermek için beklemeye gerek var mı?..
Yazarın Tüm Yazıları