Suda domates üretti, verimde dünya rekoru kırdı

Güncelleme Tarihi:

Suda domates üretti, verimde dünya rekoru kırdı
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 02, 2008 07:47

Haberin Devamı

Türkiye'nin en büyük boru üreticilerinden Dizayn Grup, bu kez Türk halkının karşısına başka bir proje ile çıktı: Domates üretimi...

Domatesi herkes üretir ama bu proje çok farklı. Çünkü bir domates tohumundan tam 16 bin tane domates elde ettiler. Bu bir dünya rekoru. Üstelik bunları toprakta da değil, suda ürettiler... Hem de çok çok az su kullanarak...

Eren GÃœLER YAZIYOR

Aslında Dizayn Grup boru üreticisi olarak bilinse de arkada dev bir teknoloji firması yatıyor. Akışkanların, yani su, nem, ısı, gaz, kan gibi maddelerin taşındığı her alanda var olan grup, önemli teknolojik yeniliklere imza atıyor.

Dizayn Grup'un dört yıl önce başlattığı 'Beyin göçüne karşı beyin gücü' kampanyası, bu anlamda önemli bir kaynak. Türkiye'deki beyin göçünü durdurabilmek ve Türk insanının potansiyelini değerlendirebilmek adına yapılan bu proje büyük ilgi görüyor. Zaten bir tohumdan en yüksek verimin alınmasını hedefleyen domates projesi de buradan çıkmış...

Haberin Devamı

Dizayn Grup'un Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Mirmahmutoğulları, devrim niteliğindeki yeni projeleri üzerine konuştuk. Yarın ise sıfır sermaye ile kurulan şirketin bugünlere nasıl geldiğinin hikayesini okuyabilirsiniz... 

Suda domates üretme projesi nasıl doğdu?

Bizim 'Beyin göçüne karşı beyin gücü' diye bir kampanyamız var. İşte domates projesi de bize bu kapsamda gelen bir proje.

Moleküler biyolojide okuyan ve yüksek lisansını tamamlamış 23-24 yaşlarında iki Türk öğrenci getirdi. Lisans eğitimlerini ve yüksek lisanslarını Japonya'da yapmışlar. Şimdi de aynı ülkede doktora yapıyorlar. Bu arkadaşlar bizim kampanyamızdan haberdar olmuşlar. Biraz da araştırma yapmışlar ve bir tohumdan daha fazla verim alınabileceğine inanıyorlar.

YARIN: Sıfır sermaye ile kuruldu, bugünlere nasıl geldi?

Tohum konusu o ana kadar doğal olarak bizim gündemimizde yoktu. Ama biz Dizayn Grup'un çoklu mühendisliğini bu iş için kulanabileceğimizi düşündük ve projenin önünü açtık. Gerçekten de bu projede ziraat mühendisliğinin payı yüzde 10'dur. Isı mühendisliğinin, akışkan yönetiminin, elektronik, kimya mühendisliği ve kimyagerliğin payı daha yüksektir.

Haberin Devamı

Burada 50 ana başlıkta optimizasyon yapıldı. Dünyada sera teknolojisi alanında en fazla 8-10 başlıkta çalışma yapılıyor. Biz tam 50 başlıkta bunu yaptık. 8-10 başlıkta eğer en iyiyi bulabilirseniz, 1 dönümden 30 ton alabilirsiniz. Ama 50 başlığa gelince başka bir cömert bölge yakalıyorsunuz. Biz 1 dönümden 80 ton alabiliyoruz. Yaptığımız iş tamamıyle özüne uygun şartlar oluşturmaktan ibarettir.

Biz önce tohumdaki potansiyeli nasıl açığa çıkaracağımızı düşündük. Yani bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? Bunun peşine düştük. Tohumun içine gizlenmiş bir potansiyel var ve o potansiyel ortaya çıkarılırsa insanın açlık sorunu olmaz. Bir tohumdan bu kadar ürün alırsanız aç insan kalır mı?

Haberin Devamı

-Neden toprakta değil de suda ürettiniz?

Toprak sorunlu. Toprakta fazlaca bakteri var. Toprak kontrolsüz. Biz önce bunu kontrollü bir platforma taşıdık. Şartları biz yönetelim ve dış etkilerden koruyalım istedik. Onun için sera ortamı gerekiyordu. Toprağa alternatif olarak da suyu seçtik. Önce bilgisayar ortamında toprakla da suyla da çalıştık ve suda daha fazla verim alabildiğimizi gördük.

Şimdi burada özel olan hikaye su değil. Bu bir verim artırma ve tohumdaki potansiyelin ortaya çıkarılması projesi.

Belki dünyada başkaları da suya çalışıyordur, araştırmadık bile. Bizim ilgilendiğimiz dünyada verim nereye geldi ve biz neredeyiz? Su burada iyi verim alınabilmesi için bir fırsattı ve biz bunu değerlendirdik. Onun haricinde 49 ayrı başlıkta en iyi şartları oluşturduk.

/images/100/0x0/55ea3051f018fbb8f8706dec
En iyi ısıyı, nemi yakaladık, kökün ihtiyacını köke, yaprağın ihtiyacını yaprağa verdik.

Haberin Devamı

Toprağın iki görevi var. Birincisi bitkinin ihtiyaç duyduğu besinleri vermek. İkincisi de statik dengeyi kurmak. Yani birşeyi birşeye batıracaksınız, orada duracak ve büyüyecek. Kökler toprakta yayıldıkça kendini emin hissedecek ve yukarı çıkacak. İşte biz o toprağın verdiği eminlik duygusunu başka bir yöntemle verdik. Dolayısıyla suyun içerisinde üretilmesinin önünü açmış olduk.

Topraktaki vitaminleri suya verdik ve toprağın taşıyıcı özelliğini de çelik konstrüksiyonlarla sağladık. Yükü ona verdik, bitkiye taşıtmadık. Bitki kendini ayakta tutabilmek için gövdesini güçlendirmeye çalışıyor. Biz gövdenin ayakta durmak için güçlenmesi değil de dallara ve salkımlara besin taşıması için güçlenmesi gerektiğini düşündük. Onun için orada bitkinin taşıma yükünü üzerinden aldık. Bitkinin görevi birşey taşımak değildir ki... Meyve vermektir... Biz boşa giden gücü alıp ürüne yönelttik.

Haberin Devamı

Tüm bunlar ilmek ilmek dokundu ve proje bize geldikten sonra 3 yılda buraya getirdik. Proje zaten halen devam ediyor. 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl daha sürer.

Domatesler işte böyle büyüdü

- Su yerine toprak kullansaydınız ne kadar üretebilirdiniz?

Diğer üreticilere bakıyoruz, bütün şartları kontrol etseler dahi 1 dönümden en fazla 30 ton çıkarabiliyorlar. Oysa biz bu üretim şekliyle 1 dönümden 80 ton ürün elde ediyoruz.

1 tohumdan da 16 bin adet, yani 1.6 ton ürün alıyoruz.

-Normalde ne kadar alınıyor?

Â

" Bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? İşte biz bunun peşine düştük. "

Normalde çok düşük bu rakamlar. 1 tohumdan 50-100 kilo alınıyor en fazla.
/images/100/0x0/55ea3051f018fbb8f8706dee

-Ne kadar su kullanıyorsunuz?

Dönüm başına yılda sadece 500 metreküp.

-Normalde ne kadar su kullanılıyor?

Bize en yakın ve topraksız tarım yapan bir teknoloji var. Taş yünü gibi şeylerin içerisinde damla sulama yöntemi ile üretiyorlar. Dönüm başına 1 yılda 1200 m3 su harcıyorlar. Biz ise damla sulamanın bile yarısından az su kulanıyoruz.

Normal sulamayı ise hiç sormayın. Bizden 30 kat 50 kat fazla su harcıyorlar.

-Ürün almaya başladınız mı?

1.5 aydan sonra hasada başladık. Şimdi aldığımız ürünleri eşimize dosumuza dağıtıyoruz.

-İlaç veya hormon katkısı var mı?

Bizim ilaç tüketimimiz normal seralara göre yüzde 5'in altında. Bunu daha aşağı indireceğiz. Hormon da yok. Burada tüm hikaye bitkinin ihtiyaç duyduğu şartları oluşturmak...

- Siz bu ürettiğiniz domatesleri pazarlayacak mısınız?

/images/100/0x0/55ea3051f018fbb8f8706df0
Domatesi değil, domatesi üreten teknolojiyi pazarlayacağız.

- Domates üreticisi olmayacaksınız yani..

" Ürettiğimiz domateslerde hormon yok, ilaç da çok az. "

Ar-Ge alanımız, yani 2 bin 800 metrekarelik seramızda çalışmalar devam edecek. Ama haricinde üretim yapmayacağız. Biz domates üreten çiftilerimize teknoloji satacağız.

- Çok ilgi var mı?

Talep çok fazla ama 2009'dan önce teknolojimizi satmayacağız.

- Herkes uygulayabilecek mi bu sistemi?

Yok hayır. Belli kurallarımız var. Bir kere seranın 10 dönümden aşağı olmasını istemiyoruz. Çünkü o zaman kârlılığı optimize edemezsiniz. 

ÇOK TALEP VAR

- Dışarıdan talep var mı?Â

Var. Birçok ülkeden beklediğimizin çok üzerinde talep var.

- Başka ürünler de yetiştirecek misiniz?

" Şu anda marul çalışıyoruz. Sırada muz, biber ve patlıcan var. "

Evet. Mesela şu anda marul çalışıyoruz. Önce bilgisayarda yetiştiriyoruz, sonra üretime geçeceğiz. Muz, biber patlıcan gibi birçok ürüne çalışacağız..

- Bu sizin için önemli bir iş kolu olacak o zaman?

Tabii. Dizayn Grup zaten bir teknoloji firması. Ürettiğimiz teknoloji ürüne dönüşecek. Ya biz yapacağız ya da yapana satacağız.

Bu iş bir firma işinin çok ötesinde bir iş. Bir firmayı zengin etme projesi değil. Manevi yönü çok yüksek bir iş.

-Devletin zirvesinden bir mesaj geldi mi?

Başbakanımızın da haberi olmuş. O da gelmek istiyormuş. Şu ana kadar aramamışlardı ve biz biraz gücenmiştik.

Aslında bizim gücenmişliğimiz de şudur: Kimseden birşey beklemiyoruz. Ama bizim gibi duygusal yönü baskın olduğu için yenilik üreten firmaları küçük şeyler motive eder. Olmadığı zaman da birşey değişmiyor, yolumuza devam ediyoruz.

TÜM ÜRETİMİ BİLGİSAYARDAN İZLEYECEĞİZ

- Siz şimdi çok iyi bir iş kolu yakaladınız. Bu alana, yani üretime hiç girmeyi düşünmüyor musunuz?

" Normale göre daha tatlı ve lezzetli domatesler üretmeyi başardık. "

Biz üretici olmayalım. Türkiye'de üretici çok zaten. Çiftçilerimiz para kazansınlar, buradan girişimciler çıksın. Biz belki 'Miracle 'markası ile pazarlamasını üstleneceğiz. Sattığımız teknolojiyi de takip edeceğiz. Yani buradan oturup kendi bilgisayarımızdan, bitkinin özünü sensörlerle izleyeceğiz. Çiftçiye birşey bırakmıyoruz. İnsan hatasını bertaraf etmemiz lazım. İnsanın görevi toplamak olmalı.

-Domatesin tadı nasıl?

Biz 23 farklı tohum kullandık. EÄŸer tohum çok bozulmamışsa biz onun içindeki lezzeti açığa çıkarabildik. Ne olacak diye çok merak ediyorduk ve gerçek tadını açığa çıkarabilmeyi baÅŸardık. Normale göre daha tatlı ve lezzetli domatesler üretmeyi baÅŸardık.Â

Ä°KÄ° PROJE DAHA GELÄ°YOR

- Beyin göçüne karşı beyin gücü kampanyası nasıl doğdu?

/images/100/0x0/55ea3051f018fbb8f8706df2
Türkiye'de kaliteli insan kaynağı dışarı göçüyor. Ayrıca Türkiye'de kalıp projeleri ilgi görmemiş, önüne duvarlar örülmüş, takdir görmemiş, aferim bile denilmemiş, bunun için küsmüş, melekelerini kapatmış ve adeta dumura uğramış beyinlerimiz var. Bu ikincisi birincisinden daha tehlikeli. Birinci tip beyin göçünün yaşlanınca dönme ihtimal oluyor, ya da oradan ülkemiz için güzel şeyler yapabiliyorlar. Biz ikisinin de göçünün engellenmesi düşüncesini sosyal sorumluluk projesi olarak algılayıp sahiplendik. Fikir yaklaşık 5 yıl önce bizden çıktı.
 
Bize gelen projeler arasında konusu konumuz olan projeleri inceliyoruz. Ama başka konularda vasıflı projeler gelirse, projepazari.com diye bir sitemiz var, orada yayınlayıp iş dünyasının ilgisine sunuyoruz.
 
Bizim üç ane proje kaynağımız var. Birincisi kendi Ar-Ge mühendislerimizin geliştirdiği projeler. İkincisi master ve doktora öğrencilerinin tezleri ile oluşan projeler. Üçüncüsü de işte bu beyin göçüne karşı beyin gücü kampanyası ile gelen projeler. Hepsi bir arada anlamlı bir strateji oluşturuyor ve bizi üretken yapıyor.

Beyin göçüne karşı beyin gücü kapsamında gelen projelerden yaklaşık 20 tanesini hayata geçirdik. Basına bunların sadece 9 tanesini açıkladık.

Son olarak ise üç projemizin duyurusunu yaptık. Bunlardan bir tanesi, yüksek verimli sera projesi, yani domatesi suda yetiştirip maksimum verime ulaştığımız proje, diğerleri de sensör projesi ve üre saati projesi.
 
Sensör projesi, kimyasal ve biyolojik olarak aklınıza gelen herşeyin içerisindekileri ölçen bir sistem. Dünya bunun irisini üretiyor. Biz bunun en küçüğünü ürettik. Dünyada bu alet, elimden daha büyük. Biz ise toplu iğne ucu kadar olanını ürettik. Arkasına bir sap takıyorunuz ve dokunduğunuz yerde ne var onu ölçüyor. Bu pek çok hastalığın teşhisi için çok önemli olacak.Biz bu projeyi şimdilik çok açmıyoruz. Çok büyük bir olay ve tanıtımını daha sonra gerçekleştireceğiz.

Üre saati de çok önemli bir proje. Özellikle böbrek yetmezliği olan hastalar için çok önemli proje. Nobel'e aday olacak bir proje bu. Bunun da lansmanını önümüzdeki günlerde yapacağız.

YARIN: Sıfır sermaye ile kuruldu bugünlere nasıl geldi? Ortaklık teklifleri geliyor mu? Yeni hedefleri neler? 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!