Kendimi ‘‘aşk’’ ilan ediyorum

ARTIK ‘‘Aşk’’ yazmasam mı diyorum.

Yalnız ben değil, otuzlu yaşların ilk yarısını geride bırakmış hiç kimse yazmasın. Mı acaba? Baksanıza, on sene önceki aşklar bile yok artık.

Babaannem çocukluğunda bilmem kaç kuruşa ev alındığını anlatırdı, gülerdik. Gerçi biz daha beter duruma düştük sonradan; onun yetmiş senede şahit olduğu değişimi her sene yaşar olduk. Ama konumuz bu değil.

Bizim tarif ettiğimiz, üzerine ahkám kestiğimiz aşk da okuyanı güldüren, tarihten bir yaprak mı oldu acaba diye düşünüyorum.

‘‘Aşk insanı böyle böyle yapar’’ diyorum, a, bakıyorum gençlerde dediklerimden eser yok.

‘‘Ayrılınca şöyle şöyle olur’’, a, yine bunlara bir şey olduğu yok.

Bu köşeyi gençlerin de okuduğunu varsayarak ‘‘Ne diyo bu?’’ dedirtmesem iyi olacak galiba bundan böyle.

* * *

‘‘Bizim kuşak ne olacak?’’ diyecekler vardır.

Haklısınız onların da aşkla bağlantısı kopmuş değil. Bir kısmı çoluk çocuğunun sözde aşklarını takipte, büyük bir kısmı da antropoza giren kocasının aşklarıyla mücadelede. Geri kalanı da aşk diye bir şey olmadığını idrak ettiğinden huzur içinde. Hatta gençlikte, aşk hengamesi yüzüden karambole gelen cinselliğinin gerçek yüzünü keşfetmiş, şimdi onun tadını çıkarmakta.

Yani bizim kuşak da ‘‘Ne diyo bu?’’ dese yeridir.

* * *

Ama her şeye rağmen...

Yine gençlere dönecek olursak...

Onları kendi hallerine bırakmaktan yana da değilim. Doğru yolu göstermemiz lazım.

Gerçi şu da var: Annem de kalkıp aşkı ‘‘Evlenip çoluk çocuğa karışmak, pazara kadar değil, mezara kadar aynı yastığa baş koymak, gerektiğinde çile çekmek lakin aynı adamda sebat etmek’’ şeklinde ifade edip, bizi doğru bulduğu bu yola davet ederse ne olacak?

Kibarca reddedeceğiz tabii.

Ne anneminki, ne gençlerinki. En doğrusu benimki. İkisinin ortası. Ne sülük misali birine yapışıp kalmak, ne kelebek misali çiçekten çiçeğe konmak.

Zaten ikisine de aşk denemez. Bunlar zamana ve zemine göre biçim değiştiren ‘‘ilişkiler’’dir sadece.

Aşk ise bir hastalıktır. Ama geçer.

Annemlerinki gibi sittinsene süren şeye aşk denemez.

Gençlerinki gibi, ‘‘Hem áşığım hem de bir yerim bir yerime denk’’ de olmaz. Hastalık diyorum size. Acılar, ağrılar, sızılar olacak.

‘‘Dün gece Laila'da çok eğlendik’’ şeklinde tarif edilemez aşk. Lakin edenler var. İşte bu yüzden aşka el koyuyorum.

Bugünden itibaren kendimi ‘‘aşk’’ ilan ediyorum. Kim áşık olmadan ‘‘Aşık oldum’’ derse, kim iki günlük sevişmelere ‘‘aşk’’ adını takarsa, kim yerli yersiz adımı anarsa mahkemeye vereceğim.

Haberiniz olsun.


MIŞ-MUŞ

İsmail Cem, partisi için ‘‘Galiba demokratik sol’’ demiş.

Yani emin değil; Cem'in piyasanın en iyisi olduğundan emin olanlara duyurulur.

*

Çiller, ‘‘AB'yi kuyudan çıkardık’’ demiş.

Kuyudan çıktığı doğru da o esnada siz orada yoktunuz Sayın Çiller.

*

Demet Akalın burnu kırılan İbrahim Kutluay için ‘‘Benden ayrılan belasını bulur’’ demiş.

Desene sırada belasını bekleyen daha onlarcası var.
Yazarın Tüm Yazıları