Ergenekon’dan TÜSİAD’a; Darbecilikten Demokrasiyi Savunmaya…

Ergenekon soruşturması çok ciddi bir soruşturma ve Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde önemli bir kilometre taşı. Bunun Ak Parti’nin kapatılması davası ilgisi ve yok ve olamaz.

Haberin Devamı

Bunları dün yazdım. Daha önce de yazdım. Defalarca yazdım. Ergenekon soruşturmasının Ak Parti’yi kapatma davasınının “rövanşı” olamayacağını da, bu soruşturmanın başladığı ve ilerlediği tarihleri de hatırlatarak yazdım.

Ama, Ak Parti’yi kapatma davası ile Ergenekon soruşturması arasında bir “bağlantı” var.

Ak Parti’yi kapatma davası, nasıl Türk demokrasisine ve siyaset alanına bir “yargı darbesi” ise, bu “darbe” ile Türkiye’de devletin içine sızan silahlı bir suç örgütü oluşturarak, cinayetler işleyerek, sabotajlar düzenleyerek, kural dışı yollardan faulle iktidar düşürerek, kısacası “darbe ortamı” yaratmayı amaçlayan “darbeciler” ile, elbette bir bağlantı var.

O nedenle, Ak Parti’yi kapatma davasına karşı çıkarken, Ergenekon soruşturmasının yol almasını istemek tutarlıdır. Aynı şekilde, Ak Parti’nin kapatma davasından yana olanların, yakın tarihimizin en amansız suç örgütünün üzerine gidilmesi çabasını “Ergenekon soytarısı” diye nitelemesi de tutarlıdır.

Haberin Devamı

Bu ikinci grubu, dün, ana muhalefet lideri Deniz Baykal’ın da katıldığını görmek esef vericidir. “Doğu Perinçek’e de ortaya atılan iddia ve ithamların hiç birinin çıkmayacağını belirterek geçmiş olsun diyorum.”

Baykal, “iddia ve ithamlar”ın “hiçbiri”nin “çıkmayacağını” biliyor. Çıkmamasını temenni etmiyor. Biliyor. Nereden biliyor?

Daha da önemlisi, Baykal’ın Ergenekon soruşturmasına ilişkin takındığı hafifseyici, “devlet içinde çeteleşme” konusundaki “hayırhah” tavır.

Şu sözleri, demokrasi ile yönetilen bir ülkede, bir demokrat muhalefet liderinin söyleyebileceği düşünülemez: “Önce Umraniye’de bir tablo ortaya çıktı. Bazı kişilerin silahla örgütlendiği ortaya çıktı… Türkiye’de daima çeteleşme olayları olmuştur. Ortaya çıkan bu olayın birdenbire çok özel bir olay gibi sahiplenildiğini gördük. Ergenekon soruşturması bir bombadır. Kime yönelecek göreceğiz. İlhan Selçuk’un bugünkü tespitleri çok önemlidir.”

 

Haberin Devamı

***           ***            ***

 

İlhan Selçuk’un Ergenekon soruşturmasının gadre uğramış, mağdur zanlısı olmaktan bir tür savcı rolüne kayışını dün kendi gazetesinde, kendisine atfen yayınlanan ve Deniz Baykal’ın pek önemsediği şu değerlendirmesinde okuyoruz: “Bu dava geni çaplı bir dava, ciheti askeriyeye yönelen bir tarafı da var. Benim kaygım şu:Türkiye’de yargının ve ordunun içine uzanan bir operasyonun hazırlığı yapılıyor. Beni sorguya çekenlere şunları söyledim: Eğer Ergenekon diye bir çete varsa (ki cür olduğunu iddia ediyorsunuz) bu çetenin sınırlarını çizmeye bakın… Beni fikri lider sayarak da bu sınırı genişletmek istiyorsanız, konuyu emekli askerlerden muvazzaf askerlere de yansıtmak istiyorsanız bu davanın bambaşka bir siyasi amacı olduğu ortaya çıkar.”

Haberin Devamı

Peki ya “konu”bu ölçekte ciddi ise? Daha “hazırlık soruşturması” aşamasındayız. Baykal’ın “çok önemli” bulduğu Selçuk’un bu “tespiti”, haliyle “Devletin içine sızmış çeteleşmenin üzerine gitmeyin; üzerini kapatın” çağrısından başka bir anlama geliyor mu?

İkinci bir Susurluk faciası mı isteniyor?

Bazı gazeteler, dün, Danıştay saldırısı faillerinden, Osman Yıldırım ile İsmail Sağır’ın 11 Mart’ta “tanık korumadan yararlanmak” kaydıyla Savcı Zekeriya Öz’e Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırılarında kullanılan bombaları emekli General Veli Küçük’ten Ataşehir’de aldıklarını söylediklerini manşetlerine taşıdılar.

Üstelik, baz istasyondan elde edilen telefon görüşmeleri kayıtları da, bu ifadeleri doğrular nitelikte imiş.

Haberin Devamı

İlhan Selçuk, kendi gazetesine yönelik bombalama eylemine ilişkin bu bilgiler konusunda niçin şaşırtıcı ölçüde duyarsız?

Niçin?

 

***               ***            ***

 

TÜSİAD, toplumsal gerilimi düşürmek için çok önemli bir çıkış yaptı. TOBB ve TİSK gibi büyük ekonomi kuruluşlarıyla birlikte, “gerilimi düşürme” ve “uzlaşma” girişimleri başlatıyor.

Sadece önemli değil, değerli bir çaba bu. Ancak, geldiğimiz noktada, bu tür girişimlerin başarıya ulaşabilmesi için TÜSİAD gibi kuruluşların “ilke” noktasında sağlam durmaları gerekli. Çünkü, geldiğimiz noktada “kurban”ın Tayyip Erdoğan’ın, Ak Parti hükümetinin ötesine geçtiği apaçık.

“Kurban”, TÜSİAD’ın azami derecede yararlandığı ve onun için “varoluşsal” nitelikte olan Türkiye’nin demokrasisidir.

Haberin Devamı

Türkiye’dir.

Ergenekon soruşturmasının yol alması, TÜSİAD’ın çıkarınadır. Türkiye’de demokrasinin konsolidasyonu için elzemdir.

Türkiye’nin “kurban” edilmesini önlemek, bu ülkeyi ihtiraslarından daha fazla seven herkes için “olmazsa olmaz” şarttır…

Yazarın Tüm Yazıları