Yaşar Paşa’ya da bir şey söylenir mi?

TÜRK Ordusu’nun Kuzey Irak’a yaptığı "kara harekátı", ABD’den gelen mırın kırınların ardından "pat" diye bitiverince...

Ortaya çıkan "ulusal gurur zedelenmesi" karşısında...

Bazı kalemler, Başbakan Erdoğan’a yüklenmeye başladılar:

"Sen misin ABD’ye rest çeken! Hani istediğin zaman çekilirdin? Bak, işte böyle tıpış tıpış çekilmek zorunda kalıverirsin..."

Başbakan Erdoğan, istediği kadar, "ABD istedi diye çekilmedik kardeşim... Karar Türk Silahlı Kuvvetleri’nindir" falan diyerek durumu kurtarmaya çalışsın...

Külyutmaz kalemlerin yanıtı hazır:

"Hadi oradan! Bunu yer miyiz? Bize de mi lolo?.."

Gerçekten de...

Amerikan mırın kırınlarının ardından gelen "pat" diye çekilme durumu, böylesi bir külyutmazlığı fena halde beslemektedir.

* * *

Ancak...

Benim bazı kalemlerdeki külyutmazlığın, ilkesel olup olmadığı konusunda ciddi kuşkularım var...

Çünkü...

Başbakan Erdoğan’a, "Hani ne oldu restin? ABD tak diye emretti, sen şak diye uydun" diye ağır eleştiriler yönelten kalemlerin...

Aynı cevval ve gözü pek tutumu...

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’a karşı göstermeyeceklerinden eminim...

Yaşar Paşa da, tıpkı Başbakan Erdoğan gibi, "ABD emretti, Türkiye çekildi" yaklaşımını tekzip eden bir açıklama yaptı mı?

Yaptı...

"Harekátı askeri ihtiyaçtan bitirdik... Tereyağından kıl çeker gibi çekildik" dedi mi?

Dedi...

Bu durumda...

Eğer mesele "külyutmazlık" ise, Yaşar Paşa’ya karşı da külyutmaz olunması gerekmez mi?

Başbakan Erdoğan’a, "Bize de mi lolo" diyen bir kalem, Yaşar Paşa’ya da, hiç olmazsa "Aman Paşam... Yapmayın... Her şey ortada" şeklinde nazik bir çıkış yapabilmeli...

Değil mi ama?

Recep İvedik: Olmamış, sıfır

RECEP İvedik denilen adam şöyle bir adamdır:

Kaba, taşkın, özgüven patlaması yaşayan bir adam...

Teklifsiz, farklılıklara tahammülsüz, fazlasıyla iğrenç, düşüncesiz, görgüsüz, her ortama anında uyum sağlayan, posta koyarak işi bitiren, utanma nedir bilmeyen bir öküz...

Ama aynı zamanda öküzlüğünün zerre kadar bile farkında değil...

Ve her maganda gibi kendine özgü bir duygusallığı da var: Öküz ruhunun götürdüğü yere gitmeye meraklı...

Düşünsenize:

Etrafımızda ne kadar çok Recep İvedik var...

Şahan Gökbakar, televizyon skeci kahramanı Recep İvedik’i, beyazperdeye taşıma kararı alınca "Yoksa" demiştim, "Türk mizahı yeni bir kahraman mı kazanıyor?"

Fakat! Heyhat!

Olmamış... Olmamış çünkü Şahan ve Togan biraderler, ellerindeki "muhteşem tip"i resmen harcamışlar.

İncelikli gözlemlerin, zekáya dayalı esprilerin ve derinlikli karakterlerin yerini, kıytırık ve ucuz tipler almış...

Sade suya tirit bir yüzeysellik ve bu yüzeysellikten doğan kusturucu derecede bayağılıklar...

Esprileri zeká yerine başka yerlere dayayarak yapılan bu ucuzluğun, küfür edene gülenlerin memleketinde tutmayacağını kim iddia edebilir ki?

Nitekim tuttu da...

Ama keşke, Şahan ve Togan biraderler, "kısa yoldan parayı vurmanın gıcır keyfi" yerine, "derinlikli bir karakter yaratma"nın sabrına katlanıp sanatsal bir hazzı tercih etselerdi...

Kıbrıs’tan bildiriyorum

BİR Buralarda Mehmet Ali Talat’ın iktidar koltuğuna oturduktan sonra ehlileştiğinden söz edilmekte... Hatta bazıları "Talat Denktaş’laştı" bile demekte... Duyunca içimden "Bak şu iktidarın değiştiren gücüne" dedim...

İKİ Buraların en büyük üniversitesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde değerli dostum Prof. Tayfun Atay ile birlikte öğrencilerle bir söyleşi yaptık... Türban, irtica, laiklik gibi sorunlarla mustarip olan ülkemizde üniversite öğrencileri birbirine girmişken, Kıbrıs’ta bir barış havası vardı... Aradaki mesafeden mi acaba?

ÜÇ Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde türban sorunu yok... Türbanlı öğrenciler üniversiteye serbestçe girebiliyor...

DÖRT Hellim peyniri buraların milli yiyeceğiymiş...

BEŞ Kıbrıs basınında türban tartışmasından tek bir sütun bile söz edilmiyor...

ALTI Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde siyah öğrencilerin sayısı hayli fazla... Siyahlar, kendilerine ayrımcılık yapıldığından söz ediyorlarmış... Dolayısıyla buralarda türban sorunundan ziyade renk sorunu var...

YEDİ Burada kumarhaneler saat 12.00’de açılıp sabah saat 6.00’da kapanıyormuş... Kaldığımız otelin içindeki kumarhane bölümünün kapısındaki ilandan öğrendim...
Yazarın Tüm Yazıları