Paylaş
Hafta başından bu yana her gün, bugüne yaklaşırken Hrant yazdım. Yazdığım her günün geçen yılında Hrant vardı. Hrant, yaşıyordu. Bugün öldü Hrant. Öldürüldü. Bugün bizim için yas günü. Hrant’ı anmak günü.
Geçen yıl Hrant vurulduğunda günlerden Cuma idi. Bu yıl, Hrant’ın vurulduğu gün Cumartesi. Seneye Pazar olacak. Her yıl, 19 Ağustos, haftanın bir başka günü olacak. Her 19 Ağustos’ta Hrant öldürülecek.
Hrant’ı bu nedenle her gün yaşatmak gerekiyor.
Öneri güzel. Vurulduğu caddenin adını “Hrant Dink Caddesi” yapmak. O caddeden her geçen Hrant’ı her gün hatırlar, her gün Hrant’ı yaşatır.
Kınalıada iskelesinin tam karşısına Hrant’ın heykelini dikmek gerek. Hrant, sayısız dostlarını kollarını iki yana olanca heybeti ve genişliğiyle açarak, orada karşılardı. Kınalıada’ya her giden Hrant’a böylece kavuşsun.
Yapılacak çok iş var, çok. Yazdık, söyledik. Yazmaya, söylemeye devam edeceğiz.
19 Ocak’ı unutturmayacağız. Hrant’ı yaşadığımız sürece yaşatacağız.
Ama, bugün “sözün bittiği yer”; konuşacak, söyleyecek fazla bir şey yok. Geçen yıl bugün Hrant’ı arkasından kahpece vurdular.
Geçen yıl saat 15’i birkaç dakika geçe duyduk Hrant’ı vurduklarını. Kalakaldık. Ardından, başımızı ellerimizin arasına aldık, olduğumuz yere yığıldık.
Bugün “o an”ı bir kez daha hatırlıyoruz. Bugün “acılı”yız. Bugün “yas günü”müz, bugün Hrant’ı anma günü.
Geçen yıl bugün, “sözün bittiği gün”dü.Bugün yine “sessizliğe” gömülüyoruz; bugünün ardından hep konuşmak, hep yaşatmak için Hrant’ı.
Sevgili kardeşim, seni çok özlüyor, sevgiyle anıyorum...
Paylaş