15 dakika yetmez

F.BAHÇE’nin ligde puan kaybetme, maç kaybetme, hatta son 5 yıldaki performansı göz önüne alındığında şampiyonluğu kaybetme kredisi bile var.

Hem de diğer takımların bayağı üzerinde. Ancak Fenerbahçe’nin futbolun en temel kurallarında hatalar yapmaya, önemli bir oyuncusunun yokluğunda yanlış dizilişler içinde sahaya çıkmaya ya da rakibinden daha az mücadele etmeye hakkı yok.

Çünkü önünde tarihinin en önemli Avrupa şansı duruyor. Bir daha ne zaman geleceği bilinmeyen, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kalma olasılığı avucunun içinde. Ve 2 aylık periyot içinde sergilenecek olan futbolun temel hedefi Avrupa’da yolu temizlemek, ligde ilk iki içinde yer almak olmalı. Ama bu tempo mutlaka artmalı, son 15 dakika en az 60 dakikaya yayılmalı. Sevilla’ya 15 dakika yetmez.

* * *

Bu anlayışla baktığımızda Alex’in yokluğunda Deivid’in sağ çizgiye konulup Ali Bilgin’in forvete sürülmesi yanlış bir tercih gibi geldi bize. Geçen sezona bakıldığında Deivid, Alex’in yerinde oynamış, hem golleri hem de asistleriyle çok başarılı olmuştu. Üstelik partneri çoğu maçta Semih’ti. Tekniği daha iyi olan futbolcular Edu ve Roberto Carlos olmasına karşın Lugano çok sayıda top kullanıyor ve top kaybına neden oluyor.

Dizilişe ya da taktiğe bağlı olmayan ama antrenmanlardaki çalışmalarda giderilmesi gereken bir hata daha gözlerden kaçmadı. 21’inci dakikada Edu ve Lugano’nun yükseldiği bir topa Volkan da çıktı. Ama Gökhan’ın kafa vuruşuna engel olamadılar. Üçü de milli formayı giyen bu kadar tecrübeli oyuncunun bu tür bileşik hataları en aza indirgemesi gerek. Özellikle de Kanute, Luis Fabiano ve Chevanton gibi kaleyi daha çok tutturan isimlerle oynamadan. İstanbul Belediye güçlü rakibini uzun süre uyuttu.

Maçın kaleyi bulan ilk gol girişiminde de golü buldu. Bu golden sonra yaşananlar ise futbolu az gecenin en zevkli dakikalarıydı. Avcı’nın öğrencileri tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi galibiyeti koruma duygusuyla hareket edince ortaya futbol şov çıkıverdi.

* * *

Maçın dışında bir şey daha var yazmamız gereken. Tam karşımızda, Maraton Tribünü’nün ortasında dev bir pankart, "Kill for you" yazıyor. Yani "Senin için öldürürüm."

Kill for you bir grubun adı. Bundan önceki bir maçta yaşanan bir pankart olayı sonrası içlerinden bazılarıyla konuşmuştum. Biz adımızı değiştirdik, "Kalplerinde Fenerbahçe’yi Yaşatanlar" artık ismimiz, dediler. Ama gördük ki değişen bir şey yok. Siz istediğiniz kadar şiddet yasası çıkarın, istediğiniz kadar tribün liderlerini bir araya getirin, mesajını vermek isteyen yine veriyor.

Oysa bu ülke gencinin hangi amaç için ve hangi şartlarda bir başkasını öldürmeye kalkışacağı açıktır. O pankart Fenerbahçe gibi Türk futbolunun lokomotifliğine soyunmuş, Avrupa’da yükselişe geçmiş, dünya markalarına kapılarını açan bir kulübe yakışmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları