7 yıl önceki kabusun dönüşü

Vay be dedim kendi kendime...

7 yıl mı geçmiş?

Elimde gazete, Metin Kaçan'ın cezasının Yargıtay tarafından onandığı haberini okuyorum. Ben o dava çoktan bitti biliyorum. Meğer bitmemiş. Daha önce sekiz ay içeride yatmıştı, Yargıtay mahkemenin kararını onadığı için, daha 36 ay yatacakmış. Bir flashback yaşıyorum. 7 yıl öncesine gidiyorum, o zamanki Güneş K. röportajını hatırlıyorum.

Olayın şiddetini, vehametini... Şimdi hatırlaması daha rahat oluyor ama ben 95'de o gece Güneş K.'nın perişan edilmiş ruhu ve bedeniyle karşılaştığımda neler hissettiğimi biliyorum. O anlatmış, ben yazmıştım, gerçi sonra itiraz etmişti yazdıklarıma, beğenmemişti. Onun istediği gibi değildi. Bu sefer, yani yedi yıl sonra olayın diğer tarafı Metin Kaçan'la konuştum. O da haliyle kendi açısından anlattı. Bazı öyküler vardır doğrusunu kahramanlarından başka hiç kimse bilmez. Bu da onlardan biri bence. Tabii ki kararı mahkeme verecektir. Hiç kimseden ve hiçbir şeyden etkilenmeden. Benim gazeteci olarak görevim, herhangi bir olayın bulabildiğim tarafıyla görüşmek. Bu haberde de Alp Buğdaycı ve Güneş K.'ya ulaşmak istedim, ne yazık ki başaramadım. Ama Metin Kaçan'ın ve Güneş K.'nın avukatları Muammer Demirtaş ve Canan Arın'a ulaştım. Demirtaş, ‘‘Tecavüz bulgusu yoktu’’ diyen Dr. Hakkı Köse'ye gönderdi beni. Onun da görüşünü aldım. Canan Arın'a da aşağıda okuyacağınız mail'i gönderdim.

‘‘Haber, Pazar günü yayınlanacak. Ama biz ek olduğumuz için sayfası bu akşam yapılacak. Bir tam sayfa Metin Kaçan'ın söyledikleri olacak. Bir de Gözlük diye bir köşe yazıyorum, tam sayfaya yakın bir yer de orada var. Dr. Hakkı Köse, Kaçan'ın avukatı ve sizin röportajınız da muhtemelen orada olacak. Kamuoyunun yakından ilgilendiği bir mesele olduğu için, anlayacağınız yeniden gündeme geliyor. Gün içinde Alp Buğdaycı'ya da ulaşmaya çalışacağım. Güneş'e nasıl ulaşabilirim ya da görüş vermek ister mi bilmiyorum ama deneyeceğim, yardımınız olursa sevinirim. Benim yapmam gereken bütün tarafların görüşlerine yer vermek. Elimden geldiğince. Durum vaziyet bu. Aşağıdaki sorulara yanıtlarınızı bekliyorum. Yardımlarınızı da. Sevgiler. ayşe

1. Güneş K. olayı neden yedi yıl sonra böyle bir duruma geldi?

2. Söz konusu olan nedir? Yargıtay sanıkların cezasını mı arttırıyor, yoksa normal bir gelişme mi bu?

3. Metin Kaçan ve Alp Buğdaycı için ‘‘Aydın görünümlü cani kişiler’’ dediniz mi demediniz mi?

4. Bu dava size ne ifade ediyor? (Sadece bir müessir fiil ya da ırza tecavüz davası mı?)

5. Dr. Hakkı Köse, Güneş K.'yı kontrol ettiğinde tecavüz olmadığını söylüyor, siz tecavüzün olduğunu iddia ediyorsunuz. Neye dayanarak böyle diyorsunuz?’’

Ve aldığım yanıt:

‘‘Merhaba Ayşe Hanım.

Önce mahkemelerde yürüyen davaların, gazetelerde tartışılmasından hoşlanmadığımı belirtmeliyim. Gazetelerin kendilerini yargı yerine koymaya başlamaları modasını yadırgıyorum. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yürütülen bir davanın Yargıtay'da onandığını bir arkadaşınızdan duydum ve memnun oldum. Ama ondan sonrası çirkin. Her insanın bir kelime dağarcığı vardır ve o kelimelerle konuşur. Ben ‘‘cani’’ kelimesini kullanmam. Dolayısıyla muhabirinizin bana atfen yazdığı cümle de bana ait değildir. Mahkemelerin ve Yargıtay'ın olağanüstü iş yükü altında başka türlü iş yürütmesi mümkün değildir. Karar kesinleşince ilgililerinden alır yayımlarsınız. Umarım bu yazdıklarım da farklı kelimeler ve cümlelerle yayımlanmaz. (Av. Canan Arın)’’

* * *

Ben Canan Arın'ın gösterdiği duyarlılığı çok iyi anlıyorum.

Ama yedi yıl önce neredeydi?

Bu haberler Güneş K. açısından verildiğinde neden bu haberler mahkemeyi etkiliyor diye itiraz etmedi...


Güneş K.'yı olay gününden iki gün sonra muayene eden cerrahi uzmanı

Dr. Hakkı Köse


Tecavüz bulgusuna rastlamadım


Olay, pazar günü olmuş. Güneş K. hanımefendiyi ben salı günü gördüm. Cerrahi uzman olarak o gün hastanede ben nöbetçiydim. Savcılıktan bir sevk yazısıyla geldi. Anal tecavüzde bulunup bulunulmadığı soruluyordu. Benden önce, kadın doğumda jinekolojik muayene olmuş. Orada tecavüzle ilgili bir bulguya rastlayamamışlar. Örnek alınmış ama sperm bulunamamış. Muayene ettim, ben de tecavüzle ilgili bir bulgu olmadığını söyledim. Hastayla da konuşuyorum bu arada, kendisi de tecavüz olmadığını teyit etti. Raporu verdim, hasta benim yanımdan ayrıldı. Olayı, iki üç gün sonra gazetelerde okudum. Yapılan her yayında üzerine basılarak tecavüzle ilgili şeyler söyleniyordu. Basından takip edebildiğim kadarıyla, akabinde Metin Kaçan ve Alp Buğdaycı tutuklandı. Aradan aylar geçti, yanlış hatırlamıyorsam haziran ayıydı, Güneş K., genç bir hanım avukatla geldi. ‘‘İfadenizi değiştirmeniz mümkün mü?’’ dedi. ‘‘Hayır. Doktor olarak ne rapor verdiysem aynen geçerli’’ dedim. Tatmin olmadılar, yanımdan ayrıldılar. Sonra Metin Kaçan'ın avukatı bana ulaştı, ‘‘Tanık olarak sizi dinletmek istiyoruz, sadece gerçekleri söylemeniz yeterli’’ dedi. Duruşma günü oradaydım, olanları anlattım: ‘‘Zorlama olsa, anal bölgede yırtıklar, çörek vari bir ekimoz olur. Yoktu. İki üç milimlik hafif bir çizik vardı o kadar. Yani ben tecavüz bulgusuna rastlamadım’’. Yanılmıyorsam sonra Adli Tıp doktoruna gidilmiş, onlar tecavüz olabilir gibi bir rapor vermişler, ama hastayı görmeden. Benim raporum ise tecavüzle ilgili ön kriterleri taşımıyordu. Taksim İlkyardım Hastanesi'nde benden önceki jinekolojik muayeneyi yapan şef muavin Dr. Niyazi Davas idi. Özellikle dikkat etmiştir, çünkü Güneş K.'nin babası İldeniz K., Taksim İlkyardım'ın doğum doktorlarından ve eski şeflerindendir. Kendisiyle aramız çok iyidir, meslekte çok saygı duyduğumuz bir kişidir. Yani Güneş K.'ya özel bir ihtimam gösterilmiştir. Örnekler alındığı halde, sperme rastlanmamıştır.


Metin Kaçan’ın avukatı

Muammer Demirtaş


Bu kararı basına kim sızdırdı


Yargıtay, Metin Kaçan'ın cezasını ‘‘onadı’’ deniyor ama gerçekten onadı mı, ben avukatı olarak bilmiyorum. Kararın gerekçesini henüz görmedim ki. Üstelik aynı Yargıtay, Alp Buğdaycı için de cezayı ‘‘bozuyor’’. Bozduğuna göre bunlar hapse girmeyecek, yeniden yargılama başlayacak. Mahkemenin ne olduğunu bilebilmemiz için ayrıntılı gerekçeli kararı görmemiz gerekiyor. Henüz tebliğ edilmedi. Peki nasıl oluyor da, ‘‘tecavüzcü yazarın kararı onandı, diğerininki bozuldu, şu kadar yatacaklar’’ şeklinde haberler çıkıyor? Yargıtay'ın gerekçeli karar bildirme usul ve uygulamasında bunlar yoktur. Ben buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Yargıtay'ın ilgili dairesi ve kalemi bürokratik işleyişte ciddi bir hata yapmıştır. Yargıtay, henüz yerel mahkemeye intikal etmemiş bir karar hakkında, birtakım kişilere karar metnini sızdırmak suretiyle bunun yayınına neden olmuşsa suç işlemiştir. Zaten yargılamanın başladığı günden bu yana, mahkemeler ve hakimler heyeti, medyanın tutsağı haline gelmişlerdir. Bu ağır baskı da, her türlü etkiden uzak, sağlıklı bir karar verilmesini engellemiştir. Güneş K'nın avukatı Canan Arın'a gelince, tarafsız olması gereken bir hukuk insanıdır, benim gibi, o da adliyenin bir süjesidir. Ama kendisi bir gazeteye verdiği beyanatta ‘‘Bunlar insan kılığında, aydın görünümlü canilerdir’’ demiştir. Bu nasıl olabilir? Kişisel kini, böyle ‘‘cani’’ gibi sıfatlarla ifade etmek hukukla bağdaşır bir tavır değildir. Canan Hanım'ı da bu tavrından dolayı, Baro'ya şikayet edeceğim. Yaptığı meslek ilkelerine aykırıdır...


Güneş K.’nın avukatı Cánán Arın (sağda), ‘Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen bu davanın Yargıtay tarafından onandığını duydum, memnun oldum’ derken, Metin Kaçan (üstte), 36 ay daha cezaevinde yatma ihtimalinin şokunu yaşıyor.


HAMİŞ: Olayın her iki tarafının avukatı da basından şikayet ettiğine göre mahkemenin herhangi bir taraf lehine etkilenmesi söz konusu olmayacaktır. O yüzden içim rahat.
Yazarın Tüm Yazıları