Cemaat, ey cemaat

VAN ’da rektör tutuklanır...

Olayın failleri olarak "cemaate bağlı polisler" ile "cemaatçi savcı" gösterilir. Hükümet bypass edilmiştir.

Ankara polisi ile İstanbul polisi arasında savaş çıkar...

Hemen olay "cemaatçi polisler" ile "cemaatçi olmayan polisler" arasındaki çatışma olarak yorumlanır. Hükümet yine etkisizdir.

Andıç çıkar...

Andıç’ın çalındığı söylenir... Olağan şüpheli yine aynıdır: Cemaat... Seyirci olan hükümettir.

Günlük çıkar...

İlgilisi olayı yalanlar... Peki iki bin sayfalık bir metni yazacak hayal gücü kimde vardır? Tabii ki cemaatte... Hükümet ise şaşkındır.

Açık söylemek gerekirse...

Ben bu iddiaları pek inandırıcı bulmuyordum...

Komplo teorilerine prim verenleri hafiften küçümseyerek, Woody Allen gibi yapıyor ve şu soruyu soruyordum:

"Peki ama bir cemaat bunu yapabilir mi bakalım?"

Ama yanılmışım. Meğer yapabilirmiş!

Nasıl mı uyandım?

Anlatayım...

* * *

Bir sabah kahvaltısında buluştuğumuz hükümet içinde etkili bir "Bakan", artık laf nereden açıldıysa, bir ara gözlerini kısıp, "Bu cemaat de çok olmaya başladı... El attığı bütün işlerden biz zararlı çıktık" demesin mi?

Hoppala!

Hemen "Durun bakalım Sayın Bakan... Ne cemaati? Ne çok olması?" diye araya girdim.

Bakan Bey, "cemaatçi polisler" ile "cemaatçi savcılar" meselesini başladı anlatmaya...

Meğer...

Emniyette gruplaşıyorlarmış, adliyede dayanışma içinde oluyorlarmış.

Bir adım attıklarında "Hükümetin işine yarar mı yaramaz mı" diye bakmayıp, "Cemaatin işine yarar mı yaramaz mı" diye bakıyorlarmış.

Bütün sorunlu işlerin ardından bir cemaat bağlantısı çıkıyormuş.

Hükümet onlar yüzünden hep zor durumda kalıyormuş.

Bakan Bey, öfkeliydi...

"Cemaatsen cemaatliğini bil kardeşim" diyerek laik bir çıkış bile yaptı.

Bir de şunu söyledi:

"Fethullah Hoca istihbarat işlerine meraklıdır. Ama onun merakı yüzünden olan bize oluyor."

İkna olmuştum.

Çünkü bunları söyleyen "İflah olmaz bir Fethullah Gülen karşıtı" değildi, dost kuvvetlerdendi.

Tek sorunu konuyu kamu önünde açıkça ortaya koyacak denli "cesur" olmamasıydı.

Eh, her şeyin olağan seyrettiği bir ülkede yaşamadığımıza göre, bu cesaretsizlik bağışlanabilirdi.

* * *

Bazen "cemaatin taktikleri" ile "iktidardaki partinin taktikleri" örtüşebilir.

Nede olsa taktiği besleyen ana unsur, "ortak dost" ve "ortak düşman" meselesidir...

Ancak...

"Cemaatin stratejisi" ile "iktidardaki partinin stratejisi" asla örtüşmez.

Bu yüzden...

Cemaatin yaptığı istihbarat yaramazlıkları, sıklıkla hükümetin başına bela oluyor.

Belki de bu yüzden sabah kahvaltısında buluştuğum Bakan, Fethullah Gülen’e "Hocam din işleri ile istihbarat işlerini birbirine karıştırmayın" mesajı yolluyordu.

Ne dersiniz?

Haksız sayılmaz değil mi?

Cem Uzan komünist oldu

TAM da "Ezen/Ezilen" çelişkisinin büsbütün unutulduğu bir dönemde dünün namlı kapitalisti Cem Uzan, çıkıp da "Ezilenler mutlaka iktidara gelecek" diye haykırmasın mı?

Bu durum benim aklıma Bernard Shaw’ın şu ünlü vecizesini getirdi:

"20 yaşında komünist olmayanın kalbi yoktur, 40 yaşında ise hala komünist olanın aklı yoktur."

Sahi Cem Uzan şu anda kaç yaşında?
Yazarın Tüm Yazıları