Aort damarı genişleyince...

Güncelleme Tarihi:

Aort damarı genişleyince...
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 19, 2007 15:19

Kalpten çıkan ana damar olan aort, tam olarak bilinmeyen nedenlerle genişleyip patlayabilir. Aort anevrizması denilen bu hastalık erken teşhis edilmediğinde ölümle sonuçlanıyor. 50 yaşın üzerinde, uzun yıllardır sigara içen erkekler risk altında.

Haberin Devamı

Aort anevrizması nedir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Aort kalpten çıkan ve bütün vücuda kanın yayılmasını sağlayan ana damardır. Bu damarın balonlaşarak genişlemesine aort anevrizması diyoruz. Normalde 2 santim olan damar çapının 3 santimin üzerine çıkması halinde anevrizma oluşmasından bahsedilir. Balonlaşan damarın patlaması ve kanın karın boşluğuna boşalmasıyla ani ölüm riski ortaya çıkabilir. Aort anevrizmasının yanı sıra bir de aort disseksiyonu diye bilinen hayati bir hastalık var. Bu hastalığı kısaca şöyle tarif edebiliriz: Diğer atardamarlarda olduğu gibi aort da 3 katmandan oluşur. Yani, kanın aktığı boşluğu çevreleyen ilk katman ile damarın en dış tabakası arasında ikinci bir katman bulunur.

Aortun iç tabakasında birdenbire ufacık bir hasar oluştuğunda kan, akması gereken boşluktan akmaz. Bunun yerine, bir delik bulup damarın diğer katmanları içine sızar ve yalancı bir kanal oluşturur. Kan da bu kanal içinden akmaya başlar. Bu kanal genişleyerek balonlaşabilir ve aort anevrizmasına dönüşür.

Anevrizma damarın hangi bölümünde görülür?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Aort damarı, kalbin sol karıncığından başlar, göğüs kafesinden karın içine geçerek karnın alt kesimlerinde 2'ye ayrılır. Buradan bacaklara doğru seyreder. Aort anevrizması aortun herhangi bir bölümünde görülebilir fakat en yaygın oturduğu bölüm karın içindeki kısmıdır.

En fazla kimler risk altında?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: 50 yaşın üzerindeki uzun yıllar sigara içmiş erkelerde görülür. Yakın aile fertlerinde aort anevrizması bulunanlarda hastalığın ortaya çıkma riski, 50 yaşın üzerinde 12 kat artıyor.

Sıklığı nedir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Tarama çalışmaları, 50 yaşın üzerindeki erkelerde her yıl bin kişide 3-4 yeni aort anevrizması tanısı konulduğunu gösteriyor. İngiltere'de yapılan bir çalışma, her yıl 50 yaş üzerinde bin erkekten
7-8'inin, bin kadından da 1-2'sinin aort patlaması sonucu öldüğünü gösteriyor. Damar sertliği bulgusu olanlarda karında aort anevrizması bulunma riski yüzde 10 civarında.

Neden olur?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Neden olduğu tam olarak bilinmiyor. Genetik yatkınlık, sigara içme gibi faktörlerin anevrizma oluşmasında rolü büyüktür. Damar sertliğinden olduğu tartışmalıdır.

Aort anevrizmasının belirtileri neler?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Patlayıncaya kadar genellikle hiçbir belirti vermez. Patlamadan önce tesadüfen veya tarama yapılması sırasında tanı konur. Dolayısıyla belli yaşın üstünde ve risk faktörleri bulunan kişilerin hiçbir şikayetleri olmasa da taranmaları çok önemli. Patlama riski yüksek bir anevrizmanın tespiti ve uygun zamanda yapılan ameliyat ile hayat kurtarmak mümkün.

Anevrizma patladıktan sonra da ameliyat edilebilir ancak bu durumda ölüm riski aşırı derecede yüksektir. Patlama sonucu ani karın ağrısı ve şok ortaya çıkar. Batı toplumlarından gelen verilere göre, aort anevrizması patlayanların yüzde 50'si hastaneye ulaşamadan ölür. Hastaneye ulaşanların da yüzde 25'i daha ameliyata ulaşamadan acil serviste hayatını yitirir. Ameliyata yetişenlerin yüzde 25'inde ameliyat sonrası ölüm oranı yüzde 35 ile 50 arasındadır. Dolayısıyla aort anevrizması patladığında kurtulan hasta sayısı çok azdır. Patlamadan önce tespit edilen ve ameliyat gereken olgularda ameliyata bağlı ölüm oranı tecrübeli damar cerrahlarının elinde yüzde 5'ten azdır.

Hangi vakalara  girişim gerekir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil:

Patlama bulgularıyla başvuran ve ameliyatı kaldırabilme şansı olanlarda acil ameliyatla aortun değiştirilerek hastanın kurtulma şansı, en tecrübeli ellerde bile yüzde 65 civarında. Henüz damarı patlamamış hastalarda, aort anevrizmasının çapının 5.5 santimin üzerinde olması girişim gerektirir. Bu hastaların ameliyat öncesi kalp ve solunum fonksiyonlarının çok iyi şekilde değerlendirilmesi lazım. Ayrıca en iyi şekilde girişime hazırlanmaları ameliyat sonuçlarını etkiler. Girişim sonucunu etkileyen en önemli faktör ameliyat ekibinin tecrübesidir.

Girişim yöntemleri nelerdir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: İki türlü girişim mümkündür. Açık cerrahi yöntemde önce karın açılır, özel aletlerle aort damarındaki kan akımı durdurulur. Sonra anevrizma açılarak yerine sentetik damar dikilir. Sonuçları tecrübeli ellerde çok iyidir; hastalık nüksetmeden hastalar uzun yıllar yaşarlar.

İkinci yöntem ise karın açılmadan uygulanıyor. Bunun için önce kasıktan ufak kesiler yapılır. Sonra sentetik damarlar, bu minik kesilerden balon ve stent yöntemiyle aort içine yerleştirilir. Bu sayede anevrizma dolaşım dışı bırakılarak patlama riski ortadan kaldırılabilir. Bu tip ameliyatlardan sonra hastanın normal yaşantısına dönmesi daha kısa zamanda olur. Ancak her anevrizma bu tedaviye uygun değildir.

Korunmanın yolları var mı?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Sigara içilmemesi ortaya çıkma riskini azaltır fakat gerçek  önleyici tedavi yöntemleri henüz bulunamadı. Vücudunda damar sertliği olanların, uzun yıllardır sigara içen 50 yaş üstü erkeklerin ve ailesinde anevrizma bulunan orta yaşlıların damar ultrasonu ile incelenmesi gerekir. Birçok batı ülkesinde 50 yaş üzeri erkeklerde, rutin olarak damar ultrasonu ile aort anevrizması taraması yapılması öneriliyor. Çapı 5.5 santimin altında olan anevrizmalar belirli aralıklarla ultrasonla takip edilmeli.

Haberin Devamı

Böbrek yetmezliği yapıyor

Haberin Devamı

Damar sertliğinin en fazla zarar verdiği organlardan biri de böbrekler. Öyle ki, diyalize giren hastaların yaklaşık yüzde 30'unda böbrek yetmezliğinin sorumlusu olarak gösteriliyor. Şeker, kalp hastaları ve yüksek tansiyonu olanların tedbirli olmasında yarar var

Böbrek damar hastalığı nedir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Böbrekler her biri sıkılmış birer yumruk büyüklüğünde, her insanda 2 adet bulunan organlardır. Kandaki  tüm zararlı maddeleri temizleyen bir filtre  olarak görev yaparlar. Su ve tuz dengesinin ayarlanmasında, vücuttaki hormonların ve kan basıncının düzenlenmesinde önemli rol oynarlar. Ayrıca D vitaminini aktif hale getirerek kan-kalsiyum düzeyini ayarlanmasını, böylece kemik yapısının korunmasını sağlarlar. Damar sertliğinin en fazla tuttuğu bölgelerden biri böbrek damarlarıdır. Damar sertliği böbreklere gelen kan akımını azaltırsa böbrek damar hastalığından söz ederiz.

Kimlerde görülür?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil:

Haberin Devamı

Kalp

krizi geçirenlerin, bacak damar rahatsızlığı ve aort anevrizması olanların yüzde 20-30'unun böbrek damarlarında da darlık vardır. Böbrek damarlarında darlık daha genç hastalarda görülebilir. Çok nadir de olsa çocuklarda başka nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.

Sıklığı nedir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: 60 yaş üzerinde yüzde 6-7 oranında görülür. Yüksek tansiyonu olan hastaların yüzde 4-5'inin böbrek damarlarında darlık veya tıkanıklık vardır. Damar sertliğine neden olan risk faktörlerinin bulunması
böbrek damarlarında da darlık olma riskini artırır. Bu faktörleri şöyle sıralayabiliriz:

İleri yaş (50 yaşın üzeri)
Cinsiyet faktörü (erkek olmak)
Kalıtım (ailede damar sertliği)
Yüksek tansiyon
Şeker hastalığı
Sigara içilmesi
Yüksek kan
kolesterol seviyesi
Yüksek kan
'homosistin' seviyesi

Böbrek damar hastalığı hangi sağlık sorunlarına yol açar?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Toplumda her bin kişiden biri böbrek yetmezliği sonucu diyalize giriyor.
Bu hastaların yüzde 20-30'unda böbrek yetmezliğinin nedeni, böbrek damarlarında yıllardır bulunan
fakat teÅŸhis edilmemiÅŸ damar sertliÄŸidir.Â

Nasıl bulgular verir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Bazı hastalarda hiçbir bulgu vermez ve bir tarama esnasında tesadüfen bulunur. Bazı hastalarda kontrolü zor yüksek tansiyona veya beraberinde böbrek fonksiyonunda bozulmaya neden olur. İleri vakalarda 1 veya 2 böbreğin çalışamayacak derecede küçülmesine yani atrofiye olmasına
neden olabilir. Çok küçülmüş böbreklerin kurtarılması ise artık fonksiyon görmediklerinden mümkün olmaz.

Tanı nasıl konur?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Damar ultrasonu ile büyük çoğunlukla doğru tanı konur.
Bazı vakalarda tanı için magnetik rezonans (MR) veya CT anjiyografisi gerekebilir. En basit ve ucuz olan yöntem tecrübeli ellerde yapılan damar ultrasonudur.

Kimlere tarama yapılmalı?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Damar sertliği bulunan her olguda; 40 yaşın altında
ve 60 yaşın üzerinde yüksek tansiyon tanısı konanlarda; tedavisi zor olan yüksek tansiyonlularda; 50 yaş üzeri damar sertliği risk faktörleri olan ve kan tetkiklerinde erken böbrek yetmezliği tespit edilenlerde damar ultrasonu ile tarama yapılmalıdır.

Kimlere giriÅŸim gerekir?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Her vakaya girişim gerekmez. Hafif darlığı olanların sadece ultrasonla belirli aralıklarda takibi yapılır. Tedavinin seçiminde tecrübeli bir damar cerrahisi ekibinin değerlendirme yapması mutlak surette gerekir. Son yıllarda kalp anjiyosu sırasında tesadüfen bulunan ve girişim endikasyonu olmayan vakalarda gereksiz yere balon ve stentle girişim yapma eğilimi var. Hastanın klinik bulguları, böbrek içi kan akımlarının analizi, kateterle böbrek toplar damarından alınan kan tetkikleri ve böbrek sintigrafisi sonuçları tedavi seçiminde kullanılır.
Tedavide hangi yöntemler kullanılır?

Doç. Dr. Sadettin Karacagil: Yüzde 90 vakada girişimsel radyoloji teknikleri uygulanarak balonla dar olan damar genişletilir. Gerekirse genişletilen darlık, stent (metal kafes) takılarak desteklenir. Balonun uygun olamadığı veya balonun iyi sonuç vermediği vakalarda karın açılarak böbrek damarlarına by-pass ameliyatı uygulanır. Her
iki metodun da sonuçları özellikle böbrekleri kurtarmak amacıyla yapılmışsa çok tatmin edicidir.

Haberin Devamı

Damar cerrahisi hakkında...

Damar cerrahisi kalp cerrahisinden farklı mı?

Batı ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri'nde damar cerrahisi denince, kalp ve beyin dışındaki tüm damarların teşhis ve tedavisi ile uğraşan bir bilim dalı akla gelir. Damar cerrahisi 1950'lerde genel cerrahi ve kalp cerrahisinin içinde gelişmeye başladı. Kısa bir zaman sonra da genel cerrahi içinde ayrı bir yan dal olarak ilerledi. Son yıllarda ise birçok batı ülkesinde bağımsız bir bilim dalı haline geldi. Batı ülkelerinde kalp cerrahları ve kardiyologların uzmanlık alanları kalp ve göğüs içi büyük damarlardır. Damar cerrahlarının uzmanlık alanları da boyun, karın, böbrek, bacak ve kol damarlarıdır. Günümüzde dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde kalp-damar cerrahisi diye birleşik bir bölüm yok. Damar cerrahisi ayrı bir uzmanlık dalıdır. Genel cerrahinin veya birleşik kalp-damar cerrahisinin, tüm bu bilgi birikimine hakim olamayacağı artık kesinlik kazandı.

Damar hastalıkları nelerdir?

Atardamarlar, kanı kalpten çevredeki organlara taşır. Toplardamarlar da dokular tarafından kullanılmış
kanı tekrar kalbe getirir. Atardamarların en yaygın görülen hastalığı damar sertliğidir. En yaygın görülen toplardamar rahatsızlığı ise varistir. Damar sertliği kalp damarlarını tutarsa kalp krizine, boyun damarlarını tutarsa inmeye, böbrek damarlarını tutarsa yüksek tansiyona veya böbrek yetmezliğine, karın içindeki ana damarı (aort) tutarsa burada balonlaşmaya ve patlamaya, bacak damarlarını tutarsa yürürken ağrıya veya kangrene ve ileri vakalarda da bacak kesilmesine neden olabilir.

Damar hastalıklarının teşhisi nasıl konur?

Damar ultrasonu, bilgisayarlı tomografi ve magnetik rezonans anjiyosu ile konulabilir. Bu yöntemler neredeyse klasik anjiyonun tamamen ortadan kalkmasına neden oldu. Klasik damar anjiyosu kasıktan kateter sokularak yapılır ve az da olsa ciddi sorunlara neden olabilir. Klasik damar anjiyosu balon ve stent tedavisi gerekli olan hastalardakullanılıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!