Yumurtalık’ta son balık öldüğünde

DOKSAN balıkçı bir, seksen balıkçı iki, kırk balıkçı üç. Onların açtıkları üç ayrı dava.

İskenderun Körfezi, Yumurtalık ilçesine bağlı, Sugözü köylülerinin, hayatlarını balıkçılıkla kazanan bu insanların şimdi başları dertte.

Önce denizi ve çevreyi kirlettikleri, bununu sonucunda da, geçimlerini zora soktuğu iddiasıyla, bu balıkçılar oradaki termik santral ile BTC’yi (Bakü, Tiflis, Ceyhan boru hattı) mahkemeye veriyor.

Yumurtalık lagünü balık, bitki, su kuşları, biyolojik çeşitliliği ile dünyanın doğal zenginlik müzeleri arasında yer alıyor. Doğal sit alanı niteliği ile koruma altında. Dünyada korunması gereken 76 sulak alan arasında Yumurtalık lagünü de bulunuyor. Türkiye, Yumurtalık’ı korumak için TBMM kararı ile uluslararası sözleşmelere imza atıyor. Yani, kendi doğal zenginliğini korumak için, dünyaya söz veriyor.

Dolayısıyla, kendi yurttaşlarına da söz vermiş oluyor.

BİLİRKİŞİ OLUMSUZ

Yumurtalık’da bir termik santral var, inşaatı süren petrokimya tesisleri var, BTC limanı var, gübre tesisleri var.

Bunların çevreyi korumaları gerek, çevre koruyucu önlemleri almaları gerek.

Örneğin, bacanın uzunluğu, atıklar için deşarj boruları uzunluğu, santralda kullanılan deniz suyunun yeniden soğutulması gibi, çevre koruyucu önlemleri almak, bu tesisleri yapanların yasal yükümlülüğü.

Çevreye verilen zarar, bir süre sonra balıkçılara da verilen zarara dönüşüyor. 1999’da Yumurtalık’ta 64 tür deniz canlısı yaşarken, bugün aynı sayı 38’e düşüyor. Türler azalıyor. Balık azalıyor.

Balıkçıların açtığı davalar üzerine, bilirkişi heyetleri kuruluyor. Yumurtalık’ta inceleme sonucunda ortaya çıkan bilirkişi raporu olumsuz, yani çevre koruma kurallarına aykırı durumlar var. Elimdeki bilirkişi raporuna bakıyorum, çevreye verilen zarar sekiz ayrı madde halinde sıralanıyor.

Deniz ölüyor, balıklar ölüyor, balıkçılar sefalete sürükleniyor. Bunun üzerine balıkçılar dava açıyor.

İSTEK ŞU

Aslında balıkçıların isteği sadece tazminat değil.

Kirlilik sonucu, orada balıkçılık her geçen gün imkansız hale geliyor. Yumurtalık’ta bulunan sanayi kuruluşlarının ortaklaşa yürüteceği bir projeyle, bölge balıkçılarını açık deniz balıkçılığına yönlendirmeleri mümkün. Yani, balıkçılar için ortak bir balıkçı gemisi almak. Açlığa mahkum insanlara, yeniden balıkçılık olanağı sağlamak.

Bu insanı bir görev.

Ancak, çevreyi korumaya yetmiyor. Bugün Yumurtalık’ta çam ormanlarında, buğday ve karpuz tarlalarında kükürt yanıklarına rastlanıyor. Başta zeytin, değişik ürünlerde verimlilik düşüyor. Gaz atıkları ve külleri Osmaniye ve çevresine yağmur olarak düşüyor. Arkasından soğuyarak Yumurtalık-Adana bölgesine geri dönen hava akımı körfezde ısı adası oluşturuyor. İşte, alın size iklim değişikliği. Oysa, bunları önleyecek teknoloji var.

Bu tesisler Türkiye’ye çok gerekli. Yapılmazsa olmaz. Sanayileşme için şart, enerji üretimi için şart, ara malı üretmek için şart, tarımsal üretim için şart. Bunda hiç tartışma yok. Ancak, dünyanın her yerinde olduğu gibi, çevreyi koruyarak yapmak şart. Çevre kirliliğinden zarar gören insanları düşünmek şart.

Yoksa, bu vurdum duymazlıkla son balık öldüğünde, son ağaç kesildiğinde, paranın yenmediğini anlamak için vakit çok geç olacak.
Yazarın Tüm Yazıları