Beklenen açıklama: Örgüt yok, milliyetçi duygu var

Güncelleme Tarihi:

Beklenen açıklama: Örgüt yok, milliyetçi duygu var
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2007 12:08

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin gözaltına alınan 7 kişinin sorgusunun sürdüğünü belirterek, cinayetin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı bulunmadığını söyledi. Cerrah, cinayetin, "milliyetçi duygularla işlendiğini" belirtti.

Haberin Devamı

Cerrah, “Gözaltında bulunan 7 kişinin sorgusu sürüyor” dedi. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorgulanan zanlı Ogun Samast'ın, Trabzon'da 2 yıl önce McDonald's'ın bombalanması olayına karışan Yasin Hayal ile bağlantı içerisinde olduğunu ifade eden Cerrah, soruşturmanın çok yönlü olarak sürdürüldüğünü kaydetti.

Cerrah, “Cinayetin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok. Zanlı, milliyetçi duygularla cinayeti işlemiş. Arkadaşı Yasin Hayal'le de bu konuda görüşmelerde bulunmuş” diye konuştu.

Emniyet Müdürü Cerrah, öğleden sonra yaptığı diğer açıklamada ise, sabahki "Örgüt bağlantısı yok" sözlerini düzelterek “Cinayetin siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı araştırılıyor" ifadesini kullandı.

Bazı basın organlarında kendisiyle ilgili yazılan yazıları da eleştiren Cerrah, “Bazı gazetelerin köşe yazarları, hakkımda olumsuz yazılar yazıyorlar. Bu kişilerin ne yapmak istediklerini, nereye varmak istediklerini de anlamıyorum” dedi.

BAŞSAVCI: HENÜZ ÖRGÜT BAĞLANTISI YOK

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Dink'in öldürülmesi olayına ilişkin, bir örgüt mevcut olup olmadığı yönünde, kamuoyu tarafından bilinen ideolojik veya bölücü terör örgütlerinin bu olayla bir ilgisi veya bağlantıları olduğuna dair bu aşamada bir tespit bulunmadığını bildirdi.

Haberin Devamı

Başsavcı Engin, konuya ilişkin soruları üzerine, olayla ilgili bütün ayrıntıların araştırıldığını kaydetti. Görevlendirilen cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sürdürdüğünü ifade eden Engin, savcıların dün gece de çalıştıklarını ve şüphelinin yapılan yer göstermesine katıldıklarını belirtti.

Başsavcı Engin, şunları kaydetti: “Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı ile de irtibat kuruldu, gerek İstanbul, gerekse Trabzon'da soruşturma ayrıntılı olarak sürüyor. Bir örgüt mevcut olup olmadığı yönünde, kamuoyu tarafından bilinen ideolojik veya bölücü terör örgütlerinin bu olayla bir ilgisi veya bağlantıları olduğuna dair bu aşamada bir tespit yok.

Ancak, suçun örgütlü olarak gerçekleşmiş olma ihtimali söz konusu olduğundan, bu konuda ayrıntılı araştırma yapılmakta ve bu nedenle de başsavcılığımızın örgütlü suçlara bakmakla görevli ve yetkili birimi tarafından soruşturma yürütülmektedir.”

Haberin Devamı

Başsavcı Engin, soruşturmaya ilişkin bu aşamada başka bir bilgi verme imkanı bulunmadığını ifade etti.

TÜRKİYE'DE KARANLIKTA KALMIŞ SUİKASTLAR

Dünyanın birçok yerinde işlenen suikastlar ve girişimlerinin sırları halen sürüyor.
   
Gazeteci Hrant Dink'in cinayeti ile ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülürken, dünya coğrafyasının değişik yerlerinde devlet adamlarına ve aydınlara karşı yönelik suikast ve girişimlerinin ardındaki sis perdesi aydınlatılamadı.
   
TURGUT ÖZAL

Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1988'de başbakanlığı döneminde ANAP'ın kongresinde uğradığı silahlı saldırıda elinden yaralanması Türkiye'de büyük etki yaratmıştı. Kartal Demirağ adlı saldırgan olaydan sonra yakalanırken, Özal'a yönelik bu suikast ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldıysa da, gerçek neden bir türlü aydınlatılamadı.

MUMCU, KIŞLALI, AKSOY, ÜÇOK
   
Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok'a yönelik suikastlarla ilgili Umut Davası 2005 yılında sona ererken, bu cinayetlerle ilgili birçok bağlantının çözülemediğine inanılıyor.
   
Prof. Dr. Muammer Aksoy'u 31 Ocak 1990'da Bahçelievler'deki evinin girişinde, Doç. Dr. Bahriye Üçok'u ise 6 Ekim 1990'da evine gönderdiği bombalı paketle, 24 Ocak 1993'te Mumcu ve 21 Ekim 1999 günü de Prof. Dr. Kışlalı da otomobillerine konan bomba ile öldürülmeleri olaylarını kapsayan “Umut Operasyonu”na ilişkin davada, sanık Ferhan Özmen, “Anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış, davada 1 sanık 15 yıl, 2 sanık 6'şar yıl 3'er ay, 4 sanık 3'er yıl 1'er ay, 1 sanık da 3 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum edilmişti.
   
Dava sonuçlanmasına rağmen bu cinayetlerle ilgili birçok bağlantının halen çözülemediği, azmettiricilerin yakalanılamadığı inancı yaygın.
   
ABDİ İPEKÇİ VE ÇETİN EMEÇ
   
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979 aksamı gazeteden Nişantaşı'ndaki evine giderken otomobilinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesi, yakalanan suikast sanığı Mehmet Ali Ağca'nın 28 Nisan 1980'de Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçırılması ve yıllar sonra Türkiye'ye getirildikten sonra “Ben Abdi İpekçi'nin katili değilim. Ben sadece aktördüm” demesi hep akıllarda suikastla ilgili soru işaretleri bıraktı.
   
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç'in şoförüyle birlikte 7 Mart 1990'da öldürülmesi üzerindeki sis perdesi de halen aydınlatılamaması dikkati çekiyor.
   
HABLEMİTOĞLU
   
18 Aralık 2002'de evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun cinayeti de her zaman akıllarda soru işareti bıraktı.
   
CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve arkadaşların, 14 Aralık 2006'da TBMM Başkanlığına sunulan önergede, Ankara Üniversitesinin eski Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hablemitoğlu'nun katillerinin bugüne kadar ortaya çıkarılamadığı, olayın ”faili meçhul cinayet” sayıldığı kaydedilerek, Hablemitoğlu cinayetinin araştırılması, irdelenmesi ve yeni siyasi cinayetlerin önlenebilmesi için meclis araştırması açılmasını istendiler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!