Kuzey Irak'ın 50 bin askeri var

BİZ pek farkına varmadık ama Türk askeri yetkilileri çok iyi biliyor. Aralık ayında bir Amerikan askeri grubu Kuzey Irak'a giderek ilginç bazı temaslarda bulundu.

Bu grubun misyonu şuydu:

‘‘Kuzey Irak'ın insani ve teknik askeri gücü hakkında rapor hazırlamak.’’

Rapor hazırlandı.

Bunun ayrıntılarını bilmiyoruz.

Ama 12 Şubat günkü Wall Street Journal Gazetesi'nde, raporun ulaştığı en önemli sonuçlardan biri yayınlandı.

Kuzey Irak'taki Barzani ve Talabani güçleri bir savaş durumunda 50 bin kişilik bir askeri gücü ortaya çıkarabiliyordu.

Buna karşılık silah ve teçhizat donanımı iyi değildi.

SURİYE YOLU AÇIK

Amerikan askeri yetkililerinin Kuzey Irak'taki bu sessiz ‘‘misyonunun’’ amacı neydi?

Bunu tahmin etmek güç değil.

Saddam'a karşı bir müdahale konusunda Kuzey Irak'ın durumunu belirlemek.

Wall Street Journal Gazetesi’ne göre, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Greg Sullivan, bu haberi doğrulamış ve ‘‘Bu Kuzey Iraklı Kürtlerin imkánlarını görmek için iyi bir fırsattı’’ demiş.

Ve arkasından eklemiş:

‘‘Henüz Irak'a karşı alınmış bir operasyon kararı yoktur.’’

Tabii bunları öğrenince insan şu soruyu sormadan edemiyor:

‘‘Böyle bir karar yoksa, bütün bu hazırlıklar niye...’’

Gazetedeki yazıda şöyle ilginç bir bölüm var.

Bazı Amerikalı yetkililer, Saddam'a karşı bir harekátta Kuzey Iraklı Kürtleri, Taliban'a karşı savaşan ‘‘Kuzey İttifakı’’na benzer bir biçimde kullanabilir miyiz sorusunu telaffuz etmeye başlamışlar.

Haberi yazan kişi, Huge Pope, Wall Street Journal'ın İstanbul büro şefi.

Kuzey Irak'a gidip, oradaki yetkililerle konuşmuş.

Türkiye, İran ve Irak yabancı gazetecilerin Kuzey Irak'a gitmelerine izin vermiyor.

Öyleyse Pope nasıl gitti?

Bunun bizzat kendisi anlatmış. Verdiği bilgiden, Kuzey Irak'ta ilginç bir ‘‘güzergáhın’’ çalışmakta olduğunu öğreniyoruz.

Yabancılar bu bölgeye Suriye üzerinden gidiyorlarmış.

Yani malum ‘‘PKK güzergáhından’’.

Demek ki Suriye bu kanalı hálá açık tutuyor.

Üstelik bunu yaparken Irak vizesine falan da gerek yokmuş.

Zaten geçenlerde Hürriyet'te yayımlanan bir haberden, bu bölgede PKK'lı militanların da katıldığı bir futbol turnuvası yapıldığını öğrenmiştik.

LEHÇELER BİRLEŞİYOR MU

Wall Street Journal
'daki yazıda, üzerinde dikkatle durmamız gereken bir bilgi var. Erbil'de kurulan Araspress yayınevi, bugüne kadar 750 kitap, 100 gazete ve dergi yayınlamış.

Ayrıca Kürtçe yayın yapan televizyon kanalları var.

Pope'un konuştuğu yayıncılardan biri, ‘‘Kürtler ilk defa birbirlerini anlar hale geliyorlar’’ diyor.

Bölgedeki Kürtler şimdiye kadar, birbirinden, anlayamayacakları kadar farklı lehçelerle konuşuyorlardı.

Demek ki Kürtçe yayınlar ve televizyon, ortak bir dil oluşturmaya başlamış.


Sıkı bir pazarlık senaryosu


ABD'nin Saddam'ı devirme kararı alındı.

Operasyon kararı henüz resmen açıklanmadı. Ama bütün bu işaretler, bu kararın da alındığını gösteriyor.

Bu durumda Türkiye ne yapacaktır?

‘‘Biz Irak'a müdahaleye karşıyız’’ politikasının artık anlamsız olduğu bir nokta geldiğinde biz ne yapacağız?

Senaryomuz nedir?

Bunu şimdiden çok ciddi biçimde hazırlamanın yararı var.

ABD müdahale etmezse ne álá.

Ama ettiği takdirde, Türkiye'nin buna çok hazırlıklı olması gerekiyor.

Deneyimli diplomat Coşkun Kırca geçtiğimiz günlerde ilginç bir yazı yazdı.

Kırca, sözünü ettiğimiz senaryoyu şimdiden hazırlamış.

ABD'nin müdahale etmesi halinde Türkiye ister istemez bu işe bulaşacaktır.

O takdirde ne yapmalı?

Kırca görüşünü çok net açıklamış.

‘‘ABD'yle şimdiden pazarlık edilmeli.’’

Gerisini yazısından aktarıyorum:

‘‘ Böyle bir taarruzun gerektireceği harcamalara, içinde bulunduğu iktisadi bunalım sırasında Türkiye'nin katlanabilmesi mümkün değildir. Bu harcamaların tümü Amerika tarafından karşılanmalı ve Türkiye'nin FMS kredilerinden olan borçları tamamıyla silinmelidir.

Saddam'a karşı bu taarruz başarılı olsa dahi Türkiye için ticari ve sair kayıplara sebep olabilecektir. Bunlar da Amerika tarafından telafi edilmelidir.

Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmayacağına dair önceden Türkiye'ye siyasi teminat verilmelidir.

Irak'ta yeni rejimin Kuzey Irak'a tanıyacağı statü Türkiye'nin muvafakatı ile yürürlüğe girmelidir.

Kerkük ve Musul petrolünden Türkiye'ye pay ayrılmalıdır.’’

Kırca
, bu ve daha benzeri birçok maddeyi yazarak dört dörtlük bir pazarlık ajendası vermiş.

Hepimizin arzusu bu sorunun savaşsız çözülmesidir.

Ama gelişmeler aksi istikamette gidiyorsa, muhtemel oyun planlarını hazırlamakta yarar var.

Coşkun Kırca'nın yazısı bugün için bazılarımıza gereğinden katı bir gerçekçiliği hatırlatıyorsa bile bunun bir gerçek olabileceğini unutmamalıyız.
Yazarın Tüm Yazıları