1840’lardaki ilk sanayi hamlemizde fabrikaları bir güzel batırmıştık

Güncelleme Tarihi:

1840’lardaki ilk sanayi hamlemizde fabrikaları bir güzel batırmıştık
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2006 00:00

Türkiye’de 1840’lardan sonra devlet eliyle büyük bir sanayi hamlesi başlatıldı ve İstanbul’da, Yedikule ile Küçükçekmece arasındaki yaklaşık 130 kilometre uzunluğundaki arazi, İngiltere’nin sanayi bölgesinin isminden ilham alınarak "Türk Manchester"ı ilán edildi ve bir sanayi parkının yanısıra büyük çiftlikler kuruldu.

Ama savaşlar, depremler ve plansız sanayileşme çabası yüzünden bütün bu gayretler boşa çıktı ve 1850’lerin sonuna doğru bütün fabrikalar kapandı. çiftliklerdeki ekinler kurudu ve ilk sanayi hamlemiz böylece hüsranla neticelendi.

Türkİye’de, Tanzimat’ın ilánından sonra, 1840’lardan itibaren imparatorluk bünyesinde ve devlet eliyle büyük bir sanayileşme hamlesi başlatıldı. Özel sektör o dönemde büyük yatırımları finanse edebilecek sermaye birikimine sahip olmadığı için, sanayileşmeyi devlet başlatmak zorundaydı.

İstanbul’da, Yedikule ile Küçükçekmece arasındaki yaklaşık 130 kilometre uzunluğundaki alan, İngiltere’nin sanayi bölgesinin isminden ilham alınarak "Türk Manchester"ı ilán edildi ve burada sanayi parkı kurulmasına çalışıldı.

Osmanlı yöneticileri, 1843’ten itibaren bölgede büyük bir sanayi ve zirai üretim kompleksi inşa ettiler. Zeytinburnu’nda demir işleme ve makine imaláthanesi, kumaş ve pamuklu çorap üretim tesisi, bölgedeki fabrikalara kalifiye elman yetiştirmek üzere bir teknik okul ve işçilerin ikameti için devrin şartlarına göre muazzam sayılabilecek bir de bina yapıldı. Bakırköy’deki baruthaneye iláveten bir iplik bükme, dokuma ve pamuklu basma fabrikası, demir atölyesi ve küçük bir tersane inşa edildi. Yeşilköy’de Fransız modeli bir çiftlik kuruldu ve çiftliğe yeni hayvan cinsleri, binlerce fidan ve çeşitli deney tohumları temin edildi. Çiftlik bünyesinde ayrıca, ziraatçı yetiştirecek bir de okul açıldı.

Bu büyük İstanbul kompleksi batıda Küçükçekmece’deki baruthaneyle, doğuda ise Yedikule’deki tuzla ile sona eriyordu. Bütün bu sanayileşme hamlesi tek bir yönetim altında toplandı ve yönetimde büyük ölçüde "Dadian" isimli Ermeni aileden istifade edildi.

Kurulan merkezi sanayi komitesi, taşrada da aynı şekilde gayret gösterdi. İzmit’te tekstil fabrikası, Hereke’de de pamuklu dokuma fabrikası açıldı. Hammadde ihtiyacının temini için, yeni çiftlikler kuruldu.

Ama, bütün gayretlere rağmen, sanayileşme hamlesi birtakım iş ve dış faktörlerin etkisiyle, istenen neticeyi bir türlü vermedi. Meselá, makinelerin hemen tamamı Avrupa’dan ithal ediliyordu. Bu makinelerin bir kısmı kullanılamayacak kadar eski idi, bir kısmı da henüz Avrupa’da bile denenmemişti. Asıl zorluk, makinelerin yanısıra bunları kullanabilecek uzmanların yetiştirilmemiş olmasıydı ve teknik desteği dışarıdan sağlamak zorundaydık. Osmanlı ülkesinde bir anda İngiliz, Belçikalı, Fransız, İtalyan Avusturyalı ve daha birçok milletten işçi, teknisyen, teknik ressam, döküm ustası, kalıpçı, mimar ve madenci gibi kalifiye eleman boy göstermeye başladı.

Hizmetlerinin karşılığı olarak Avrupa’da aldıkları ücretin üç katından daha fazla para isteyen bu teknisyenler, fabrikaların işletme maliyetlerini daha da arttırdılar. Üstelik, bol para almaya devam edebilmek için, bildiklerini Türklere öğretmiyorlardı.

Bir diğer mesele de, üretilen mallar için imparatorlukta yerli pazarın bulunmamasıydı. Malları daha ziyade ordu ve saray tüketiyor, devlet gazete ilánlarıyla halkı yerli ürünleri kullanmaya teşvik etmeye çalışıyorsa da yeterli olmuyordu.

Bütün bu sıkıntılar sebebiyle, 1850’lere doğru imaláthanelerin üretimlerinde ciddi azalmalar görüldü. 1853’te Kırım Savaşı patlayınca da, sanayileşme faaliyeti ikinci plana düştü.

Teknik ve iktisadi faktörlerin yanısıra, bazı beklenmedik feláketler de Osmanlı sanayileşmesinin yarıda kalmasına sebep oldu. 1848’de Küçükçekmece’deki barut imaláthanesi havaya uçtu, 1850’de Yeşilköy’deki çiftlikte bulunan pamuklar çırçırsızlık yüzünden telef oldu, fidanlar da susuzluktan kurudu. 1855’teki depremde Bursa’daki ipek makara fabrikası yıkıldı. Hammaddeler zamanında yetiştirilemedi, bazı yabancı mühendisler ümitsizliğe kapılarak ülkelerine döndüler, Avrupalı kalifiye elemanlarla Osmanlı teb’ası vasıfsız işçiler arasında gerilimler yaşandı.

Velhásıl, 50 sene önceki sanayileşme hamlemiz, işte böyle bir hüsranla neticelendi.

Kur’an ile Peygamber’in ehlibeyti, "Allah’In ipi"dir

Kur’an’da III. surenin (Áli İmran) 103. áyet-i kerimesinde, "Hepiniz Allah ipine yapışın; ayrılmayın, ayrılığa düşmeyin" buyurulmaktadır.

Ashabdan Ebu-Said’ül-Hudri’ye ve Abdullah ile Katade’ye göre Allah ipi, Kur’an’dır. İbn Abbas ve Ebu-Zeyd’e göre Müslümanlıktır ki dinin inanç, ibadet ve muamelátı, gene Kur’an’la sabit olduğuna göre Kur’an sayılır.

İmam Ca’ferü’s-Sadık’ın, "Biz, Allah’ın, Allah ipine yapışın diye emrettiği kişileriz, Allah ipiyiz" dediği rivayet edilmiştir. Hazreti Muhammed (S.M.), "Ben sizin aranızda iki halife bırakıyorum; gökle yer arasında uzatılmış bir ip olan Allah’ın kitabı; soyum, Ehlibeytim; ikisi, havuz kıyısında bana kavuşuncaya dek birbirinden ayrılmaz" buyurmuştur ki bu hadisi Ahmed bin Hanbel "Müsnes"inde, Tabarani "Kebir"inde tahric ederler (Cami’; I, s. 87). Bu hadis, daha başka tarzlarda ve eklentilerle Tirmizi, Hakim, Zehebi tarafından da tahric edilmiştir (Seyyid Abd’ül - Huseyn Şerefüddin: El Muracaat; Bağdad, Miktebet’ül - Camia; 1946 - 1365 Ş.H. s. 20 - 21). Aynı mealde bir hadis, Ebu - Hureyye’den de rivayet edilmiştir (Cami’; II, s. 4).

Ahmed Kethüda yahnisi

Bol miktarda havuç baş kısımları kesilerek soğan, kereviz yaprağı ve az miktarda yer elmasıyla beraber pelteleşinceye kadar kaynatılır. Suyu bittikçe içine kaynar su iláve edilir. Ayrı bir kapta önceden tereyağında gezdirilip hafif pembeleştirilmiş kuzu inciği az miktarda toz reyhanla yoğrulur. Pelte halindeki havuç bu etin üzerine dökülür, rendelenmiş bir miktar ceviz ilávesiyle çok ince kıyılmış taze zencefil de konduktan sonra üzerine erimiş tereyağı gezdirilip orta ateşteki fırına konur. Pelteleşmiş havuçlar çıtırdayıncaya kadar pişirilip sıcak olarak servis yapılır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!