Çok sesli medya şeffaf bir devletin göstergesi
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Eylül 17, 2006 00:00
Televizyon ve Radyo Müzesi Uluslararası Danışma Kurulu gala yemeğinde konuşan Başbakan Erdoğan "Türk medya ortamındaki çok sesliliğin korunması, demokrasimizi ve istikrarımızı güçlendirerek zor bir bölgede şeffaf ve hesap verebilen bir devlet yönetiminin başarılabildiğini göstermektedir" dedi.
Amerika ve Avrupa’nın en büyük medya patronları ve yöneticilerinin oluşturduğu Televizyon ve Radyo Müzesi’nin Doğan TV Radyo ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Danışma Kurulu’nun gala yemeği Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştirildi. Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’deki siyasi istikrar ve güven ortamında ekonominin 18 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü ve Türkiye’nin tarihi bir başarıya imza attığını söyledi.
BÜYÜME DEVAM EDİYOR:
Açıklanan son verilerin,istikrarlı büyümenin bu yıl da devam ettiğini gösterdiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye’nin artık dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yerini aldığını ifade etti. Erdoğan, "Artık hedefimiz ilk 10’a girmektir, kişi başına düşen milli geliri de 10 bin doların üzerine çıkarmaktır. Bu hedeflere doğru adım adım ilerliyoruz" diye konuştu. Bütün göstergelerin Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için bir fırsatlar ülkesi haline geldiğini ortaya koyduğunu ifade![/images/100/0x0/55eae0cbf018fbb8f89c7688]()
eden Erdoğan, önümüzdeki dönemde de ülkenin bu konumunu güçlendirerek sürdüreceğini dile getirdi.
REKABETÇİ MEDYA ORTAMI:
Erdoğan, güçlü bir Türkiye’nin hem bölgesel, hem de küresel barış ve istikrarın teminatlarından biri olmaya devam edeceğine inandığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Türk medya ortamındaki çok sesliliğin korunması, demokrasimizi ve istikrarımızı güçlendirerek zor bir bölgede şeffaf ve hesap verebilen bir devlet yönetiminin başarılabildiğini göstermektedir. Burada özellikle rekabetçi bir medya ortamı, küreselleşmenin şiddet ve çatışma kültürünü besleyen yan etkilerini minimize etmenin de en önemli şartıdır." İçinden geçilen zor dönemde TV ve Radyo Müzesi Uluslararası Danışma Kurulu’nun İstanbul’da toplanıyor olmasının bu bakımdan önemli bir fırsat olduğuna da işaret eden Erdoğan, katılımcıların kendi ülkelerinde medya kanallarıyla bu mesajı daha geniş kitlelere son derece etkili bir biçimde vereceğine inandığını ifade etti.
KÜLTÜREL DEVRİM:
İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelere de dikkati çeken Erdoğan, iletişim uydularının devreye girmesiyle başlayan kültürel devrimin bugün internet ve dijital yayıncılıkla zirveye ulaştığını vurguladı. Erdoğan, insanlığın bu kültürel devrimin gelişimine zamanında hazırlanamadığını ve karşılık veremediğini kaydederek, birçok toplumun bu yeni kültür dalgasının etkilerine şaşkın ve hazırlıksız yakalandığını, savrulmaktan da kurtulamadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, bu tür toplantıların, çağın en ileri teknolojilerinin başaramadığını eski zaman yöntemlerinden olan yüz yüze, bire bir iletişimle çözme imkanı verdiğini belirtti.
CANLI YAYIN ÇAĞI:
Yeryüzünde artık hiçbir toplumun kültürel bir getto halinde var olma imkanını bulamayacağını vurgulayan Erdoğan, canlı yayın çağında yaşandığını, dünyanın bir ucunda yaşanan bir olayın eş zamanlı olarak dünyanın öbür ucunda da yankı bulabildiğini, açık toplumun artık bir seçim değil mecburi bir istikamet olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, dünyanın en önemli sorunlarından birinin, bilgiye ve teknolojiye erişimde ve bunların üretimde kullanılmasında gelişmiş ülkeler ile dünyanın geri kalanı arasında hala bir uçurum bulunması olduğunu belirterek, yoksul ve müreffeh toplumlar arasındaki gelir dağılımındaki adaletsizliğin bunun sonuçlarından biri olduğunu söyledi.
BÜYÜME DEVAM EDİYOR:
Açıklanan son verilerin,istikrarlı büyümenin bu yıl da devam ettiğini gösterdiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye’nin artık dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yerini aldığını ifade etti. Erdoğan, "Artık hedefimiz ilk 10’a girmektir, kişi başına düşen milli geliri de 10 bin doların üzerine çıkarmaktır. Bu hedeflere doğru adım adım ilerliyoruz" diye konuştu. Bütün göstergelerin Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için bir fırsatlar ülkesi haline geldiğini ortaya koyduğunu ifade
REKABETÇİ MEDYA ORTAMI:
Erdoğan, güçlü bir Türkiye’nin hem bölgesel, hem de küresel barış ve istikrarın teminatlarından biri olmaya devam edeceğine inandığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Türk medya ortamındaki çok sesliliğin korunması, demokrasimizi ve istikrarımızı güçlendirerek zor bir bölgede şeffaf ve hesap verebilen bir devlet yönetiminin başarılabildiğini göstermektedir. Burada özellikle rekabetçi bir medya ortamı, küreselleşmenin şiddet ve çatışma kültürünü besleyen yan etkilerini minimize etmenin de en önemli şartıdır." İçinden geçilen zor dönemde TV ve Radyo Müzesi Uluslararası Danışma Kurulu’nun İstanbul’da toplanıyor olmasının bu bakımdan önemli bir fırsat olduğuna da işaret eden Erdoğan, katılımcıların kendi ülkelerinde medya kanallarıyla bu mesajı daha geniş kitlelere son derece etkili bir biçimde vereceğine inandığını ifade etti.
KÜLTÜREL DEVRİM:
İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelere de dikkati çeken Erdoğan, iletişim uydularının devreye girmesiyle başlayan kültürel devrimin bugün internet ve dijital yayıncılıkla zirveye ulaştığını vurguladı. Erdoğan, insanlığın bu kültürel devrimin gelişimine zamanında hazırlanamadığını ve karşılık veremediğini kaydederek, birçok toplumun bu yeni kültür dalgasının etkilerine şaşkın ve hazırlıksız yakalandığını, savrulmaktan da kurtulamadığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, bu tür toplantıların, çağın en ileri teknolojilerinin başaramadığını eski zaman yöntemlerinden olan yüz yüze, bire bir iletişimle çözme imkanı verdiğini belirtti.
CANLI YAYIN ÇAĞI:
Yeryüzünde artık hiçbir toplumun kültürel bir getto halinde var olma imkanını bulamayacağını vurgulayan Erdoğan, canlı yayın çağında yaşandığını, dünyanın bir ucunda yaşanan bir olayın eş zamanlı olarak dünyanın öbür ucunda da yankı bulabildiğini, açık toplumun artık bir seçim değil mecburi bir istikamet olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, dünyanın en önemli sorunlarından birinin, bilgiye ve teknolojiye erişimde ve bunların üretimde kullanılmasında gelişmiş ülkeler ile dünyanın geri kalanı arasında hala bir uçurum bulunması olduğunu belirterek, yoksul ve müreffeh toplumlar arasındaki gelir dağılımındaki adaletsizliğin bunun sonuçlarından biri olduğunu söyledi.