Ölüme yakın deneyimler

Dharma’dan çok ilginç bir kitap çıktı: Işıkla Gelen Değişim. Ölüme yakın deneyimleri anlatıyor. Hani ölümü burnunun ucunda hissedenlere yönelik, "Bir ışık huzmesi gördüm, nur yüzlü dede çıktı, hayatım film şeridi gibi önümden aktı" geyikleri vardır ya...

İşte bu konuyu biraz daha bilimsel olarak analiz eden bir çalışma bu. Melvin Morse ve Paul Perry gibi ciddi de ciddi yazarları var.

Ölüm anını hep çok merak etmişimdir (biliyorum eninde sonunda göreceğim ama hani görmeden ne olacağını bilsem fena olmaz diyorum). Bu nedenle, kitabın ciddiyetine bakıp "ot, böcek, sevgi, huzur, enerji" kitaplarına yaptığım muameleyi yapmadım, oturup eni konu okudum.

Dünya üzerinde milyonlarca insan ölüme yakın deneyimler yaşamış. Ölümden dönen binlerce insanın incelenmesi sonucunda, tıp araştırmacıları "ölüme yakın deneyim"i tanımlayan ortak unsurları ve aşamaları belirleyebilmiş. Temel olarak bu deneyimin dokuz karakteristlik belirtisi bulunuyormuş.

Kitapta ÖYD’lerin dokuz önemli belirtisi gerçek hikáyeleri ile anlatılmış. Küçük örnekleri sizinle paylaşayım. Merak ederseniz gerisini siz alın okuyun:

1. Ölmüş gibi hissetmek: "Anlatması çok güç. Öyle bir andı ki; kocamın karısı değildim, çocuklarımın annesi değildim, annem ve babamın çocukları değildim. Yalnızca ve tamamen kendimdim." - Kalp rahatsızlığı sonrasında, 65 yaşında Chicago’lu bir kadının sözleri

2. Acı duymamak ve huzur: "Sanki beni dünyaya bağlayan ipler kesilmiş gibiydi. Artık ne korku hissediyordum, ne de kendi bedenimi. Doktor ve hemşirelerin benimle ilgili bir çaba içerisinde olduklarını duyabiliyordum, ama bu durum benim için hiçbir şey ifade etmiyordu." - Trafik kazası sonucu "ölen" Georgia’lı bir ev hanımının sözleri.

3. Bedenin dışına çıkmak: "Yukarıdan hastane yatağında yatmakta olan kendi bedenime bakabiliyordum. Etrafımda telaşla koşuşturan doktorlar ve hemşireler vardı. Onların odaya bir makine getirdiklerini ve yatağımın ayakucuna yakın bir yere yerleştirdiklerini görebiliyordum. Kutuya benzeyen makinenin yanlarına bağlı iki kol uzanıyordu. Sonradan anladım ki bu alet kalp durduğu zaman onu yeniden çalıştırmak için kalbe şok uygulayan o makinelerden biriydi. Bir rahip içeri girdi ve bana bir tür cenaze duası okumaya başladı. Yatağın altına doğru ilerledim ve olan biten her şeyi buradan izlemeye devam ettim. Tıpkı bir tiyatroda seyirci olmak gibiydi. Yatakta duran bedenimin arkasında bir duvar saati vardı. Hem yataktaki siluetimi hem de 11.11’i gösteren saati görebiliyordum. Daha sonra tekrar bedenimin içine girdim. Uyandığımı ve ayak ucumda bedenimi izlemiş olan kendimi aradığımı hatırlıyorum." - İlaç tedavisine reaksiyon gösterdiği için ölümden dönen Arizona’lı bir kadının sözleri.

4. Tünel deneyimi: "Fırtına patlamak üzereydi ve ben golf oynuyordum. Bir anda üzerime yıldırım düştü. Birkaç saniye havada, bedenimin üzerinde asılı kaldım. Daha sonra kendimi bir tünelin içine çekiliyormuş gibi hissettim. Etrafımda hiçbir şey göremiyordum, ama çok süratli bir şekilde ilerliyormuşum gibi hissediyordum. Kesinlikle bir tüneldeydim. Tünelin diğer ucuna yaklaştıkça büyüyen ışığı görünce bunu daha iyi anladım." - Yıldırım düşmesi sonrasında güneyli bir araba galericisinin sözleri.

5. Işık saçan insanlar: "Tünelin sonunda beni bir grup insan karşıladı. Hepsi de tıpkı fenerler gibi parıldıyorlardı. Sanki içerideki her şey ışıklıymış gibi etraf parıl parıldı. Oradaki insanların hiçbirini tanımıyordum ama hepsi de beni çok seviyormuş gibi görünüyorlardı." - Kalp rahatsızlığı sonrasında 10 yaşında bir erkek çocuğun sözleri.

6. Işıktan varlık: "Kocaman çiçeklerle dolu bir bahçede uyandığımı hatırlıyorum. Çiçeklerin büyük yıldız çiçeklerine benzediklerini söyleyebilirim. Bahçenin ortamı sıcacık ve aydınlıktı. Çok güzel bir yerdi. Biraz bahçede dolaştım. O ’varlık’ da orada duruyordu. Bahçe muhteşem güzellikteydi ancak O’nun varlığının yanında tüm bu güzellikler sönük kalıyordu. O’nun tarafından sevildiğimi ve desteklendiğimi hissettim. Hayatım boyunca yaşadığım en büyülü duyguydu. Yıllar önce yaşamış olmama rağmen hálá o duyguyu hissedebiliyorum." - Çocukluk ÖYD’sini anlatan orta yaşlı bir kadının sözleri.

7. Hayatını yeniden gözden geçirmek: "Bu aydınlık varlık, etrafımı çevirdi ve bana hayatımı gösterdi. O ana kadar yaptığım her şey tekrar değerlendirebilmem için gözlerimin önünden geçiyordu. Bazı kısımlarını görmek ne kadar tatsız olsa da hayatımı baştan sona seyretmek çok güzel bir histi. Bu süreç içinde özellikle bir olayı hatırladım. Çocukken kız kardeşimin Paskalya sepetini kaçırmıştım, çünkü içinde benim istediğim bir oyuncak vardı. Hayatımı gözlemlediğim bu süreçte onun yaşamış olduğu üzüntü, kayıp ve yadsıma duygularını da hissettim. Hem incittiğim insanlar olup üzüntüyü, hem de yardım ettiklerim olup mutluluğu yaşamıştım." - 23 yaşında ÖYD yaşamış Ohio’lu bir kadının sözleri.

8. Geri dönüşe gönülsüz olmak: "Hayatım gözlerimin önünden geçtikten sonra bedenime geri dönmek istemedim. Orada çok rahattım. Etrafımı saran aydınlık saf ve kusursuz sevgiydi. O (aydınlık varlık), geri dönmek isteyip istemediğimi sordu. Ben ise ona ’Hayır’ cevabını verdim. Bu cevabım üzerine O, bana dönmem gerektiğini, çünkü daha yapılacak birçok şeyin beni beklediğini söyledi. Böylece tekrar bedenime döndüm. Bunu anlatmanın başka bir yolu yok. Bir anda yatağımdaydım ve makinenin kolları elinde olduğu halde karşımda duran doktoruma bakıyordum. Bir an için hayata döndürülmüş olmaktan dolayı öfke duydum. ’Bir daha asla bana bunu yapmayın!’ dedim. Bu sözlerim beni kurtarmak için oldukça çabalamış olan arkadaşım için gerçek bir şok oldu." - Meslektaşlarından biri tarafından hayata döndürülen bir kardiyolog.

9. Kişilik değişimi: "Hastanede uyandığımda ilk gördüğüm şey bir çiçekti. Ağlamaya başladım. İster inanın ister inanmayın ama fark ettim ki, ölümden döndüğüm ana kadar hiç gerçek anlamda bir çiçek görmemişim. Öldüğümde öğrendiğim en önemli şeylerden biri, her birimizin yaşayan ve çok büyük bir evrenin birer parçası olduğumuzdu. Eğer kendimize zarar vermeden başka bir kişiye ya da herhangi başka bir canlıya zarar verebileceğimizi düşünüyorsak, feci şekilde yanılıyoruz demektir." - Kalp krizi sonrasında hayatta kalan 62 yaşında bir işadamı.

Bırrrr... Biraz ürperdiniz değil mi? Ben de öyle. Bir süre Zincirlikuyu Mezarlığı’nın yakınlarında dolaşmamam lazım. Ne yazıyordu girişte: Her canlı ölümü tadacaktır!

(*) Melvin Morse, Işıkla Gelen Değişim, Dharma, 2006

Ali Kocatepe kir tutmaz

Dün yazdım Rumeli Hisarı’ndaki rezaleti. Yine tekrar ediyorum. "Para ödemediler" bahane... Önemli olan Hisar’daki konser eğlencesine son verip camiye altlık hazırlamak. Ama o gece olmadı. Ali Kocatepe ve Aysun Kocatepe çıktı, birbirinden güzel şarkılarla ve anılarla bize çok lezzetli bir gece yaşattı.

Sezen Aksu, hemen üçüncü şarkıdan sonra gelip Ali Kocatepe şarkıları ile geceyi çok hoş hale getirdi. Nükhet Duru, Ferhat Göçer, Redd, Deniz Seki yine Ali Kocatepe şarkıları ile tüm Hisar’a gelenleri zevkten köşeledi. "Hey Gidi Dünya"nın Hıncal Uluç ve Timur Selçuk’un dahil olduğu eski ve sıkı koroca söylenmesi ise görülmeye değer bir tabloydu.

Sezen Aksu’nun Ali Kocatepe için söylediği bir söz çok hoşuma gitti: "Buraya geldim, çünkü bu adam kir tutmuyor." Gerçekten de öyle, Ali Kocatepe’nin sahnedeki varlığı insana huzur veriyor. Demek ki yakınlarına da geçirdiği enerji aynı.

Ali Kocatepe Türk pop müziğine damgasını vurmuş bir dev, onun müzik hayatı aslında Türkiye’nin bir dönem geçirdiği değişimin de müzikli öyküsü. Bu nedenle Ali Kocatepe konserinden büyük keyif aldım. Hisar yönetiminin ona yaşattıklarına da çok üzüldüm. Bu konser mutlaka ve mutlaka tekrarlanmalı, hepimiz de iki elimiz kanda olsa bile Ali Kocatepe’nin yanında olmalıyız.

Bir şeyi unuttum. Bence gecenin sahneye çıkmayan bir kahramanı daha vardı o da, Hıncal Uluç. Ali Kocatepe’nin, Nükhet Duru’nun anlattığı tüm anılarda başroldeydi. Sanki konserin diğer parçası Hıncal Uluç’tu. Bir sıra arkasında oturduğum için sürekli Hıncal Uluç’u gözleme olanağı buldum ve bir kez daha ona hayran oldum. Hıncal Uluç bir etkinliği izlemiyor yaşıyor, sonra da yaşadıklarını yazıyor. Bence başarısının sırrı da bu.

CUMA İTİRAFI

drpeace; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 28; İl: İstanbul

Canımdan çok sevdiğim annem, evimizi taşırken yanıma gelip üzgün bir ses tonuyla: "Oğlum arkadaşının resmini taşırken camı kırıldı" dedi. Resim mi? James Dean«in tam boy resmi.

Not: Nesil farkı nesiller değişse de değişmeyen bir kavram. Bakalım farkı kapatabilen peşpeşe iki nesil olacak mı? Eğer dünyanın senaryosunu Göl Evi’nin senaristi yazarsa belki.
Yazarın Tüm Yazıları