Kana'da 37 çocuk cesedi

Uluslararası Kızılhaç Komitesi yetkilileri, enkazdan 37'si çocuk 55 kişinin cesedinin çıkarıldığını söylediler.
Saldırıdan kurtulanlardan Muhammed Şalub, saklandıkları binada 55 kişinin olduğunu, sadece 8'inin kurtulduğunu belirtti. 13 yaşındaki Nuur Haşim ise binadakilerin yaklaşık 30'unun çocuk olduğunu söyledi.

Sur'daki 3 hastaneye bölgeden 12 yaralının getirildiği belirtilirken, ölenler arasında çok sayıda yaşlı kadın ve erkek bulunuyor.

750 binden fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı Lübnan'da, daha binlercesinin ülkenin güneyinde mahsur kaldığı bildiriliyor.

Kana'daki saldırılardan kurtulanların kasabadan kaçamadıkları, yollarda bombalanmaktan endişe ettikleri için bölgede kalmayı tercih ettikleri kaydediliyor.

Sur ile Kana arasındaki 12 kilometrelik yolda saldırıya uğramış çok sayıda araç ve bina enkazının bulunduğu, yabancı gemilerin Sur'dan yabancıları almasına rağmen, Lübnanlıların böyle bir seçeneklerinin olmadığı haber veriliyor.
Öte yandan, Lübnan Savunma Bakanı Elias Murr, Hizbullah'ın Kana'dan füze fırlattığı açıklamalarını yalanladı.
Bakan Murr, El Cezire televizyonunda yaptığı açıklamada, ”İsrail'in ne söylemesini bekliyorsunuz? 40 çocuğu ve kadınları öldürdüklerini mi söylesinler?” diye konuştu.

Kana'da, 1996 yılında da benzer bir katliam yaşanmıştı. İsrail'in düzenlediği saldırıda, İsrail bombardımanından kaçmak için BM üssüne sığınan 100'den fazla Lübnanlı mülteci hayatını kaybetmişti.

AB'DEN ŞİDDETİ DURDURUN ÇAĞRISI

İsrail'in Lübnan'daki Kana kasabasına düzenlediği, 55 sivilin öldüğü saldırının ardından bir açıklama yayınlayan AB, “masum insanların ve özellikle çocukların öldürülmesinin durdurulması” çağrısında bulundu.

AB Komisyonunun dış ilişkilerden sorumlu üyesi Benita Ferrero-Waldner, yaptığı açıklamada, uluslararası toplumun soruna çözüm bulmak için elbirliğiyle çalıştığı bir zamanda İsrail'in Kana saldırısının, “meşru görülmeyecek şiddeti artıracağını” belirtti.

“Şiddetin ve düşmanlıkların acil olarak durmasının her zamankinden daha önemli hale geldiğini” kaydeden Ferrero-Waldner, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Masum insanların, özellikle de çocukların öldürülmesi şimdi durmalı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın barış için gösterdiği yaklaşım ve çabaları desteklemeyi sürdürüyoruz. Tüm taraflara yeni şiddetten kaçınmaları çağrısında bulunuyoruz.”

İSRAİL SAVUNMA BAKANI PERETZ SORUŞTURMA TALİMATI VERDİ

İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz, İsrail savaş uçaklarının bombaladığı, yaklaşık yarısı çocuk 55 dolayında sivilin yaşamını yitirdiği Kana'daki saldırının ardından, orduya soruşturma açması talimatını verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüşen Peretz'in, Rice'a, “İsrail'in Güney Lübnan'da İran silahlarına karşı savaştığını” söylediği belirtildi.

Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkililerinden Gideon Meir ise Hizbullah'ın, kendi sivil halkını “insan kalkanı” olarak kullandığını savundu.

Meir, İsrail'in masum çocuklar ve sivillerin kaybından derin üzüntü duyduğunu, “bunun, İsrail ordusunun da ilkelerine aykırı olduğunu” söyledi.

Güney Lübnan'daki saldırıda çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi, İsrail'de de seslerin yükselmesine neden oldu.

Parlamentoda temsil edilen partilerden Meretz'in lideri Yossi Beilin, “Ne kadar doğru olursa olsun, İsrail ordu sözcüsünün hiçbir açıklaması, bana masum sivillerin ölümünü kabul ettiremez” dedi.

Beilin, Kana'daki ölümlerin, her iki tarafta da (İsrail ve Lübnan) akan kanın durdurulmasının, ancak görüşmeler yoluyla son bulacağını bir kez daha ortaya koyduğunu kaydetti.

Meretz'in milletvekillerinden Zahavah Gal-On da, Başbakan Ehud Olmert ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni'ye çağrıda bulunarak, ABD Dışişleri Bakanı Rice'tan, bölgeden ayrılmadan, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanmasını talep etmesini istedi.

Arap partilerinden Hadaş'ın lideri Muhammed Barake ise hükümetin kararlaştırdığı savaşın esas olarak sivillere karşı olduğunu, hükümetin Gazze ve Lübnan'daki katliamları, Amerika'nın onayıyla ta başından kafasına koyduğunu öne sürdü.

Birleşik Arap Listesi-Ta'al milletvekillerinden Ahmed Tibi de Başbakan Ehud Olmert, Savunma Bakanı Amir Peretz ve ABD Başkanı George Bush'un Lübnan'daki sivillerin öldürülmesinin sorumlusu olduğunu söyledi.

BEBEKLERİ VE ÇOCUKLARI HİZBULLAH GETİRDİ
  �
Parlamentodaki sağ partilerden Ulusal Birlik Partisinin lideri Beni Elon ise Kana'da olanın, Lübnan hükümeti ve Hizbullah'ın komplosu olduğunu öne sürdü.

Elon, “Köyün yerlisi olmayan bebekleri ve çocukları oraya getirdiler ve katliamdan da doğrudan onlar sorumludurlar” dedi ve operasyonların durdurulmamasını istedi.

Bu arada, İsrail İç Güvenlik servisi Şin Bet ve özel timlerin, Batı Şeria'da bir takside patlayıcı kuşak taşıyan bir Filistinliyi yakaladıkları bildirildi. İntihar eylemi gerçekleştireceği belirtilen Filistinli ve suç ortaklarının tutuklandıkları kaydedildi.

LÜBNAN BAŞBAKANI ATEŞKES İÇİN İSPANYA'DAN YARDIM İSTEDİ

İsrail'in Lübnan'ın Kana kasabasını bombalayarak 50'den fazla sivili öldürmesinden sonra, Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora'nın acil ateşkes için İspanya'dan destek istediği bildirildi.

İspanya Dışişleri Bakanlığından verilen bilgiye göre, Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos, bugün öğle saatlerinde Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora ile bir telefon görüşmesi yaptı.

Moratinos'un görüşmede, İspanyol hükümetinin İsrail'in saldırısını kınadığını bildirdiği ve “büyük üzüntüsünü” dile getirdiği belirtildi.

Sinyora'nın da acil ateşkesin sağlanması için İspanya'nın desteğini istediği ifade edildi.

Moratinos'un daha sonra Amanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste Blazy ve AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile telefonda görüşerek, BM Güvenlik Konseyinin acil olarak toplanmasını istediği kaydedildi.

Bu arada, İspanya'daki bazı sivil toplum örgütleri ve dernekler, İsrail'in Madrid Büyükeçiliği önünde toplanarak İsrail'in saldırılarını protesto etti. Lübnan ve Filistin halkına destek veren göstericiler, İsrail karşıtı sloganlar attı ve İsrail bayrağını yaktı.