Japon gelin, Türk yemeklerini öğrenirse

Güncelleme Tarihi:

Japon gelin, Türk yemeklerini öğrenirse
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2006 00:00

TRT 1’de yayınlanan, sit-com tarzı çekilen "Annemin Mutfağı" adlı yemek programının oyuncularıyla konuştuk. Suna Pekuysal’ın yerine gelen Işık Aras, Damla Özen ve Chikako Fujimoto, hem bu farklı programı anlattılar hem de mutfak kültürüne dair ipuçları verdiler.

Evin Japon gelinini oynayan Chikako’nun öyküsü ise çok ilginç. Türkiye’ye turist olarak gelen Chikako’nun parası çalınıyor... Öykünün devamı röportajda sizleri bekliyor.

n Işık Hanım sizi hep dizilerde izlerdik. Bir yemek programında yer almak nereden aklınıza geldi?

Işık Aras:
Bu yemek programının bir ayrıcalığı var. Yapımcımız Ümit Güzelbey ve yönetmenimiz Mehmet Özçiçek çok yaratıcı bir projeye bizleri ortak ettiler. "Annemin Mutfağı", her ne kadar yemek kültürü üzerine bir yapım olsa da aslında bir sit-com. Her şey bir evin içinde gelişiyor. Gelin, görümce, anne ve haladan oluşan bir aile ortamı düşünün. Bu arada unuttum bir de yeğenim var. Gelinimiz ise bir Japon kızı. Annemin Mutfağı"nı yemek tarifleri veren bir sit-com olarak düşünebilirsiniz.

n Öykü Japon geline Türk mutfağının özelliklerini anlatma üzerine mi kurulu?

I. Aras:
Evet, Japon gelinimiz Chikako’ya Türk mutfağının özelliklerini ve püf noktalarını öğretiyoruz. Chikako, çok ilgili ve becerikli bir gelin. En büyük özelliği ise Türkçe bilmesi.

Chikako Fujimoto: Genelde Türk mutfağından yemekler yapıyoruz ama zaman zaman başka ülke mutfaklarından da örnekler sunuyoruz. Örneğin geçenlerde muz kızartması yaptım. Herkes çok beğendi. Ama sizin mutfağın yeri bende ayrı.

YEMEK YAPMAK TIPKI OYUNCULUK GİBİ

n Türkiye’de kalmaya nasıl karar verdiniz?

Chikako:
Türkiye’ye turistik bir gezi için gelmiştim. Ancak param çalındı. İnsanlar paramı bulmak için bana o kadar iyi ve şefkatli yaklaştılar ki, kendi kendime "Türkçe’yi öğrenmem lazım" dedim. Çünkü bu kadar güzel insanların konuştukları dili bilmek durumundaydım. Türkiye’ye yerleşmeye karar verdikten sonra önce dilinizi öğrendim sonra da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümüne girdim.

n Yemek yapmak sizin için ayrı bir keyif olmalı...

I. Aras: Yemek yapmak benim için çok keyifli bir uğraş ama bütün çalışan hanımlar gibi zaman sorunu yaşıyorum. Benim için yemek yapmak hobi olmanın dışında aynı zamanda bir terapi. Yaptığınız yemek beğenilirse daha mutlu oluyorsunuz.

n Yemek yapmanın sizde ayrı bir anlamı var mı?

Damla Özen:
Yemek yapmak beni çok rahatlatıyor. Aslında yemek yapmayı oyunculuğa benzetiyorum. Her ikisinde de duygularınız ve temponuz çok önemli. Ne zaman mutfağa isteksiz ve mutsuz girersem bu durum yaptığım yemeklere de yansıyor. Benim tutmayan tüm pilavlarım hep moralimin bozuk olduğu zamanlara denk gelir. Sofrayı süslemeye ben de çok önem veriyorum.

n Masa süsleme sanatıyla ilgili birkaç ipucu verir misiniz?

I. Aras:
Evinize çiçek aldığınızda o çiçeklerin hepsi birden solmaz. Kenarlarında açmak üzere olan vardır. Mesela çürümüş kısımlarını bir kahve fincanına koyacaksınız, daha sonra bunları sabah kahvaltıda masanın bir köşesine koyabilirsiniz. Ben yapraklarla çok çay fincanı süsledim.

D. Özen: Ben de midye dolma yerken kabuklarını atmam. Kabuklarını deterjanla yıkayıp yağını çıkardıktan sonra soba boyasıyla boyarım. Ya da kozalak biriktirip, sonra onları bir güzel süsleyip yemek masamın kenarına koyarım.

Chikako’dan Muz Kızartması’nın tarifi

Malzemeler

á 10 kaşık un á 5 kaşık şeker

á Kabartma tozu á Süt

á Yumurta

Yapılışı: "Kaseye 10 kaşık un koyuyorsunuz, beş kaşık şeker, kabartma tozu ekleyip karıştırıyorsunuz. Ardından süt ve yumurta ekleyip hamur kıvamına gelecek şekilde yoğuruyorsunuz. Daha sonra ceviz büyüklüğünde hamurun içine dilimlenmiş muzları koyup, tavadaki kızgın yağın içine atıyorsunuz. Daha sonra kızarttığınız muzların üzerine tarçın ve dondurma koyarak servis yapıyorsunuz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!