Çelik iyi bir baba

Güncelleme Tarihi:

Çelik iyi bir baba
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2006 00:00

Çelik Erişçi'den boşandıktan sonra oğlu Atilla Ata ile birlikte yaşamaya başlayan Buket Saygı, "Çelik çok ilgili bir baba" dedi.

Haberin Devamı

Kendimi çok hırpaladım

Çelik Erişçi’den boşandıktan sonra oğlu Atilla Ata ile birlikte yaşamaya başlayan Buket Saygı, özel dünyasının kapısını Kelebek’e açtı. 2 yaşındaki Ata’nın A’dan Z’ye her şeyi ile kendisinin ilgilendiğini anlatan Saygı, "Doğum sonrası Ata’yı kimseye bırakmıyordum. Her şeyi ile ben ilgilendim. Hijyen hastalığına yakalanmıştım. Bundan dolayı kendimi çok hırpaladım" diyor.

- Her manken gibi sizin de kilo alma korkunuz vardı. Bu durum hamileliğinizi nasıl etkiledi?

Açıkçası hamilelikte kilo almak beni çok sıkan bir durumdu. Ama manken olmasam da sanırım bu endişeyi yine taşırdım. Ben kendimi kilolu görmekten hoşlanmıyorum. Dolayısıyla hamileliğim süresince az kilo almak istedim. Fakat olmadı, tam 16 kilo aldım. Demek ki almam gereken kilo buymuş, almışım. Ama kilolar birazcık sorun yarattı yani, yaratmadı diyemem.

Haberin Devamı

- 16 kilo aldığınıza göre, kendinizi aç bırakmadınız herhalde?

"Bu bebeğe yarıyormuş" diyerek önüme gelen her şeye de atlamadım ama... Fazla kalorisi olmayan şeyler yemeye özen gösterdim. Abur cubur asla yemedim. Bir de bebek, ihtiyacı olan her şeyi annenin vücudundan alıyor. Dolayısıyla ne yiyorsanız önce kendiniz için yiyorsunuz. Bebek, sadece ihtiyacı olanı, mesela kalsiyum, demir gibi ihtiyaçlarını anneden alıyor. Sen bunun üzerine takviye etmezsen, işte o zaman annede problem oluyor. Mesela diş dökülmeleri gibi. Dolayısıyla ben de vitamin ve mineral ihtiyaçlarıma dikkat ettim. Yani bebek için özel bir şey almadım. Zaten yemek ile aram pek iyi değildi. Sadece bol bol su ve mevye tükettim.

- Lohusa dönemini de ağır geçirdiniz. Kilolarınıza mı taktınız?

Evet kilolarıma takmıştım. Onların hemen gitmesini istedim. Dört ayda da eski kiloma yani 54 kiloya indim. Ama benim asıl sorunum her şey ile birebir ilgilenmekti. Ata’yı hiç kimseye bırakmıyordum. Kimsenin ona dokunmasını, ellemesini istemiyordum. Yemesi, içmesi, bakımı dahil her şeyi ile ben ilgilendim. İnanılmaz titiz olmuştum. Böyle bir hijyen hastalığına yakalanmıştım.

KENDİMİ ÇOK HIRPALADIM

- Belki de Ata ile aranızda özel bir bağ kurmak istediniz...

Kesinlikle! Çünkü bir kitapta okumuştum. İlk altı ay, anne ile çocuğun bağlantısı açısından çok önemliymiş. Ben ona da takılmış durumdaydım. Bebeğimin sadece beni, benim kokumu bilmesini istiyordum. Böyle bir bağ kurmaya çalışıyordum. Aslında böyle bir çabaya hiç gerek yok. Çünkü doğal olarak bu bağ kendiliğinden kuruluyor. Neyse, işte bu "ben büyütmeliyim" durumumdan dolayı çok hırpaladım kendimi...

Haberin Devamı

- Doğum sonrası için annelere özel bir tavsiyeniz var mı peki?

Ceviz, kuru soğan ve bol su, çok süt yaparmış. Ben denedim, hakikaten yapıyor. Ata dünyaya geldikten sonra da yine fazla yemek yemiyordum. Salata, meyve, su, soğan ve cevizi bolca tükettim. Çok sütüm oldu. Öyle ki Ata’yı altı ay ek mama vermeden büyüttüm. Süt vermeyi bıraktıktan sonra bile aylarca sütüm geldi. Yani anneler bol bol ceviz tüketsinler. Bir de tabii yine doktoruna sorsunlar ama bebeklerine normal süt vermesinler.

- Neden?

Bana da doktorum söylemişti. Çok faydalı olmasının yanı sıra zararları da varmış hazır sütün. Mesela Ata altıncı ayından sonra sadece anne sütüyle doymuyordu. Doktorumuz 2 yaşına kadar içmesi gereken devam mamasına başlatmıştı. Normal süt vermemi istememişti. Ata hálá bu devam mamasını içmeye devam ediyor. Yine de anneler bunu doktorlarına sorsunlar tabii. Bir de yine iki yaşına kadar tuz ve şeker vermedim oğluma. İleride şişmanlık riski olmasın diye doktorumuz şeker vermemişti. Şeker ihtiyacını sadece meyve sularından alıyordu. Bu kadar hassas büyüttüm oğlumu işte. Bir ara Ata için dışarıdan hiçbir şey almamış, evde kendim yapmıştım. Yoğurdunu bile kendim yapıyordum... Fakat oğlum buna müthiş tepki göstermişti.

Haberin Devamı

- Nasıl bir tepki gösterdi?

Mümkün olduğunca organik şeylerle, sağlıklı beslemeye çalışıyordum. Ama yaptığım hiçbir şeyi yemedi, reddetti. Çünkü yaptığım her şey, şekersiz, tuzsuz saman gibi oluyordu. Sonra anneanne eve gelip gittikçe, yaptıklarından Ata’ya tattırdı. Onun yaptıklarına bayılıyordu. Çünkü o çorbasının içine tuz koyuyordu, gizlice çikolata veriyordu. Öyle ki Ata benim yemeklerimden köşe bucak kaçmaya bile başlamıştı.

ONU YALNIZ BIRAKMAYIN

- Ata şimdi 2 yaşında. İlişkiniz nasıl?

2 yaş, çocukların kendini ifade etmeye başladığı bir dönemmiş. Dolayısıyla da 3 yaşına kadar en zor dönemleriymiş. Yani "ben de bir bireyim, benim de dediğim olacak" inadında şu an... Ve bunun sıkıntısını da çok yaşıyorum. Bana çok inat yapıyor. Kendini kanıtlamak için benimle mücadele ediyor. Bir de inanılmaz naz yapıyor bana. Benden kopmak istemiyor, başkalarıyla paylaşmak istemiyor. İnanılmaz duygular yaşıyoruz yani.

Haberin Devamı

- Mankenliğe başladınız, şimdi sunuculuk da yapıyorsunuz. Sizi özlüyor olabilir mi?

Hayır, çünkü çok yoğun çalışmıyorum. Sürekli yanındayım. Ben şimdilerde şunu keşfettim, bir yere gideceğim zaman karşısına geçip, büyük adammış gibi açıklama yapıyorum. Mesela diyelim ki alışverişe gidiyorum, "Ata’cığım, ben yemek yapmak için bir şeyler almalıyım. 10 dakika sonra geleceğim" diyor ve öyle evden çıkıyorum. Bir süre sonra elimde poşetlerle eve geldiğimde gülümsüyor. Çünkü alışveriş için dışarı çıktığımı anlıyor.

- Peki boşanmanız Ata’yı etkiledi mi?

Yaşı küçük de olsa bu durumdan etkilenecek diye çok korkuyordum. Ama doktorun söylediğine göre, her iki taraf da sevgisini eksik etmediği sürece, çocuk çok fazla bir şey anlamıyormuş. Ama bazen babanın geceleri evde olmayışına anlam veremiyor. Kendince çelişkilere düşüyor sanırım. Tabii anne-baba olarak mümkün olduğunca beraber vakit geçirmemiz gerek. Mesela bir yere gidildiği zaman anne ve babayı bir arada görmesi gerek ki, geçişleri daha yumuşak yapabilsin. Çelik için de zor. O da oğluna bir takım şeyler öğretmek istiyor, vakit bulamıyor. Bu anlamda bir takım zorluklar yaşıyoruz tabii ki.

Haberin Devamı

- Tek başına bir çocuk büyütmek zor mu?

Hayır zor değil. İlk başlarda biraz bocaladım ama alıştım şimdi. Ayrıca tek başıma değilim, Çelik de çok ilgili bir baba. Oğlunun üzerine titriyor. Sürekli beraberler zaten. Beni de yalnız bırakmıyor. Ayrıca evde yardımcımız var, ailem de sık sık geliyor.

- Ata’nın nasıl bir evlat olmasını istiyorsunuz?

Bir kere aramızdaki bağın çok kuvvetli olmasını istiyorum. Onunla arkadaş gibi olmak en büyük hayalim. Bir de çok önemli bir adam olsun istiyorum. Her işi yapabilir ama yaptığı işte iyi bir yere gelsin, adını duyursun. Ata Erişçi denildiği zaman saygın bir ismi olsun.

Televizyon izletmeyin

Televizyondan, özellikle reklam filmlerinden oğlumu uzak tutuyorum. Onun yerine mantık ve kabiliyet geliştirici CD’ler aldım, onları izlettiriyorum. Küçükken sadece 5 dakika bakıyordu bu CD’lere. Şimdi oturup 20 dakika izliyor. Bu eğitim CD’leri sayesinde çocuk renkleri tanıyor, şekilleri ayırt edebiliyor. Mesela Ata şimdiden renkleri ayırt etmeye, neyin kare, neyin üçgen olduğunu anlamaya başladı. Bir süre sonra da anaokuluna vereceğim. Evde olması, onun açısından sakıncalı. Ayrıca bu çocuklar çok zeki. Evde oturtup, televizyon izleterek bu beyinleri köreltmek yerine, geliştirmek gerek. Ben bunu yapmaya çalışıyorum.

Pedagog şart

Annelere şunu tavsiye ediyorum; çocuklarına çok ama çok vakit ayırsınlar. Çocuk herhangi bir ilgi eksikliğini anlayıp, hemen kapris yapmaya başlıyor. Ya da içine kapanıyor. Ailesinden uzak duruyor, ilgi göstermiyor. Onları yalnız bırakmasınlar. Gittikleri her yere onları da götürsünler. Bir de mutlaka danışacakları bir pedagog olsun. Benim Ata doğduğundan beri sürekli arayıp konuştuğum bir pedagoğum var. Çok da faydasını görüyorum. Bazen nasıl hareket edeceğim konusunda kararsız kaldığımda hemen arayıp ne yapmam gerektiğini soruyorum. Oğlumun psikolojisi, onun sağlıklı büyümesiiçin yapıyorum bunu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!