O sahneyi gördünüz mü

DÜN sabah televizyon seyrederken, o sahneyi görünce irkildim.Çok kısa bir sahneydi.

Göz açıp kapayıncaya kadar geçti gitti.

Ama herkesi uyarıyorum.

O kısacık sahne, hepimizin tüylerini ürpertecek gelişmelerin ilk işaret fişeğiydi.

O nedenle görmeyenlere de o sahneyi anlatmak istiyorum.

* * *

Önceki gün İstanbul Belediyesi, "Derbent Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği" binasını yıkma kararını uygulamak istedi.

700 mahalleli olayı protesto etti.

Mahallede "intifada" görüntüleri ortaya çıktı.

Bunlar, bugüne kadar başka mahallelerdeki yıkım görüntülerinden farklı değildi.

Polis göstericilerin üzerine göz yaşartıcı gaz sıkıyor, onlar da polise taş fırlatıyordu.

Dediğim gibi buraya kadar sıra dışı bir şey yok.

* * *

Ancak olaylar sona erdi derken, birden çok çarpıcı bir eylem başlıyor.

Polisten kaçan bazı gençler, semtin bir başka tarafında kanuni biçimde yapılmış düzgün bir sitedeki apartman dairelerini taşlamaya başlıyor.

Dairelerin camları kırılıyor.

İçindeki insanlar korkuyla kaçışıyor.

Sıradan gecekondu yıkımı görüntülerinin arasına sıkışmış bu küçücük sahne, bana göre çok tehlikeli bir gelişmenin işaret fişeği.

Sahneyi bir kere daha gözümüzün önüne getirelim.

İzinsiz, kanunsuz inşa edilmiş binalarının yıkılmasına karşı direnen gençler, kanuni yoldan yapılmış binaları taşlıyor.

* * *

Hırsızlık, kapkaç ve gasp olayları artık sıradan suçlar haline geldi.

Ama bugüne kadar gecekondu gençlerinin, apartmanları taşladığına hiç tanık olmamıştık.

Demek ki, "Bizim evlerimiz yıkılıyor, artık size de rahat yok" duygusu harekete geçiyor.

Bir sosyolog olarak Türkiye’nin bütün yetkililerini uyarıyorum.

Televizyon ekranlarına da yansıyan bu kısacık sahneyi tekrar tekrar izlesinler.

Yaklaşan tehlikenin ilk alarmları çalmaya başladı.

* * *

Türkiye, siyasetçilerin yıllardır insafsızca sömürdüğü gecekondu gerçeğinin bedelini ağır biçimde ödemeye başlıyor.

30 yıla yakın süredir, kanunsuz işgallerle, aşırı örgütlerle, mafyanın ortaklığı ile tümör gibi büyüyen gecekondular, şimdi şehrin sağlıklı bölgelerini etkileyecek şekilde değişime uğruyor.

Son 30-40 yılın bütün siyasileri bunun sorumlusudur.

Sosyal demokratı da, sağcısı da, ülkücüsü de, dincisi de, "oy deposu" olarak gördükleri bu çarpıklığa ses çıkarmamanın, hatta teşvik etmenin faturasını, şehrin kanuni yollardan ev bark sahibi olmuş insanlarına çıkarttırıyorlar.

Bir sosyolog olarak haykırıyorum.

Dikkat...

Sosyal bir tsunami geliyor.

Önceki gün, "Derbent Güzelleştirme Derneği’nden" atılan o taşlar, hepimizin evlerinin camlarını indiriyor.

* * *

Bu yazdıklarıma bakıp, "Abartıyor" diyebilirsiniz.

Hayır abartmıyor, sadece gözlemliyorum.

Hem gazeteci, hem sosyolog olarak bakıyorum.

Gasp, kapkaç, hırsızlık suçlarından bıkan insanları, şimdi yeni bir tehlike bekliyor.

Televizyonda seyrettiğim o kısacık sahne beni ürküttü.

Hepimizi ürkütmeli.

Ama en önemlisi, bu ülkeyi yöneten insanları uyandırmalı.

Ülkede türbandan daha önemli sorunlar kapımıza dayanıyor...
Yazarın Tüm Yazıları