Noktayı koyma zamanı geldi

DÜN Ankara’daydım.Aldığım izlenim şu.Danıştay’ın imam hatip okullarına üniversite kapılarını açacak yönetmeliği durdurma kararı AKP’de moralleri bozmuş.

Bence tam aksini düşünmelilerdi.

Çünkü bu karar artık AKP’ye şunu göstermelidir.

İmam hatip meselesinde noktayı koyma zamanı geldi.

Hükümet artık bu konuyu kapatmalı, ailelere ve çocuklara boşu boşuna umut vermekten vazgeçmelidir.

Birkaç ay önce şunu yazmıştım.

İmam hatip meselesi zaten kendiliğinden hallediliyordu.

Birçok aile artık çocuklarını bu okullara göndermiyordu.

Ancak hükümet bazı "dáhiyane buluşlarla" ailelere umut vermeye devam ediyordu.

Danıştay önceki gün noktayı koydu.

Bu olayı suni kararlarla eski mecrasına çevirmek mümkün olmayacak.

Türkiye’nin kurumsal bir ortak aklı var ve bu suni girişimlere geçit vermiyor.

İyi ki de var.

* * *

Danıştay’ın sokakta başörtüsü ile ilgili kararı için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

İmam hatip konusundaki kararı ne kadar yerinde buluyorsam, ötekini de o kadar sakıncalı buluyorum.

Hukuk, kurumsal düzeydeki uygulamalara müdahale edebilir.

Ama kişisel düzeyde, suni "kamusal alanlar" yaratmak tam aksi etkiler yaratabilir.

Dün AKP’nin sağduyulu bazı temsilcileriyle konuştum.

Aralarından biri çok ilginç bir analiz yaptı.

* * *

Türkiye’de geniş halk kitlelerinin bütün cumhuriyet yılları boyunca oluşmuş mutabakatları var.

Laik sistem bunlardan biri.

Bu mutabakatı siyasi partiler eliyle bozmamak gerekir.

İmam hatip meselesi, türban konusu böyle.

Ben ısrarla şunu yazıyorum. Türk halkının gündeminde bir türban veya imam hatip sorunu yoktur.

Ama aynı mutabakatı devletin kurumları aracılığıyla da bozmamak gerekir.

Sokakta veya evinde bir kadının başındaki örtüye müdahale etmeye kimsenin hakkı yoktur ve olmamalı.

Diyeceğim; devlet de bu geniş mutabakatı bozmaktan özenle kaçınmalıdır.

İmam hatip meselesi kendiliğinden çözülüyor.

Ama o konuya noktayı koyarken, hepimiz bir başka konuda ciddi biçimde düşünmeye başlamalıyız.

Son günlerde Trabzon’da yaşadığımız olaylar hepimize şunu gösterdi.

Bu ülkede, çağdaş ve ciddi bir din eğitiminin temel çerçevesi üzerinde düşünme zamanı geldi.

Özellikle AKP’lilerin dikkatini bir noktaya çekmek istiyorum.

* * *

Son günlerde karikatür konusunda yapılan gösterilerin çoğunu, "dinci" olarak bilinen çevreler değil, Ülkü Ocakları’nın bir bölümüne bağlı kişiler yaptı.

Misyonerlik konusundaki en fanatik çıkışları da "ülkücü" diye bilinen kurum ve kişiler yapıyor.

Hepimiz çok dikkat edelim.

"Türkiye İslamı" ifadesi birçoğumuzun hoşuna gidiyor ama, dinle etnik bir aidiyet kuvvetli bağlarla birbirine bağlandığı zaman, o toplumlara mutluluk değil, mutsuzluklar geliyor.

Bunun en acı örneklerini eski Yugoslavya’nın parçalanması döneminde gözledik.

"Milli kiliseleri" olan toplumlar inanılmaz gaddarlıkla birbirlerine girdiler.

Son zamanlarda Türkiye’de bu iki kuvvetli aidiyetin giderek birbirine yaklaştığını görüyoruz.

Hepimiz bunun üzerinde dikkatle düşünmeliyiz.

* * *

Hem AKP’liler hem CHP’liler, hem solcular hem sağcılar şunu çok iyi bilmeli.

Fanatizm hepimizin düşmanı.

AKP’liler sanmasın ki, İslam fanatikleri onları çok seviyor.

Kızıl elma kavramına sarılmış CHP’liler sanmasın ki, milliyetçi fanatikler sonuna kadar onlarla birlikte yürüyecekler.

Fanatizm hepimizin, ama en önemlisi makul insanların düşmanıdır.

O nedenle diyorum ki:

AKP’liler cumhuriyetin ve laikliğin erdemlerini herkesten çok savunmalı, içlerine sindirmeli.

CHP’liler de çağdaş ve ciddi bir din eğitimini herkesten fazla savunmalıdır.

Ortak aklın ve makuliyet coğrafyasının anayasası bu olmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları