Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2005 00:00

‘Seni seviyorum’ diyen annen de olsa kontrol et

KELEBEK’te 10 Kasım’da, ‘Türkiye’nin İlk Gay Oteli Açıldı’ başlıklı bir haber yer aldı. Haber, Hafta Sonu Dergisi’ne atfen yazılmıştı. Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçı, haberin doğru olmadığını ileri süren bir açıklama gönderdi. Saatçı, şöyle dedi:

‘Kelebek ekinizdeki ‘Türkiye’nin İlk Gay Oteli Açıldı’ başlıklı yazıyı üzülerek okuduk. Bu haber gerçekleri yansıtmıyor.

Fethiye’de herhangi bir gay oteli bulunmamaktadır. İlçemizde
‘Likya Garden’ adında bir otel de bulunmamaktadır. Gerekli inceleme yapılıp doğruluğu denetlenmeden yapılan bu yayınla ilçemiz yanlış tanıtılmış, Fethiye halkı incitilmiştir. İlçemiz, Mikanos Adası’na alternatif değildir. Doğal ve tarihsel güzellikleri yönünden zaten eşsizdir. Basının görevi, halkı doğru bilgilendirmektir. Hiç araştırma yapılmadan, asılsız yazıların yayımlanması, sorumlu gazetecilik ilkesi ve basın ahlakıyla bağdaşmamaktadır.’

HAFTA SONU: HABER DOĞRU

Haberin kaynağı Hafta Sonu Dergisi’ydi. Hafta Sonu Dergisi Yazı İşleri Müdürü Elif Ergün, ‘Haberi bir ekip hazırlamıştı. Sözü edilen otel var. Otel bir de internet sitesine sahip. Sitede otelle ilgili her türlü bilgi ve telefonlar var. Otelin internet adresi şöyle: http://www.turkgayhotel.com. Oradan kontrol edilebilir’ dedi.

İnternet sitesini ben de inceledim. Sitede, otelin adı ‘Gay Hotel Likya Garden’ diye geçiyor. Burada otelle ilgili bilgiler, fotoğraflar ve telefon numaraları var. Otelin, Fethiye’ye 35 km mesafede olduğu de belirtilmiş. Adres ise Tlos-Fethiye olarak geçiyor. Müşteriler rahat etsin diye otelin yoldan gözükmediği özellikle belirtilmiş. Ancak ayrıntılı adres, güvenlik kaygılarından verilmemiş.

Müşteri gibi aranınca, otel yetkilileri, her türlü bilgiyi veriyorlar. Otel, bu yılbaşında kapalıymış; ancak bayram için rezervasyon yapmayı kabul ediyor.

Anlaşılıyor ki, otel belediye başkanının söylediği gibi yok değil, var; ancak kendini gizleme telaşında.

İLKE: ÇİFTE KONTROL

Yeri gelmişken, burada şunu aktarmak istiyorum: Gazetecilikte en önemli ilkelerden biri ‘double check’, yani ‘çifte kontrol’dür. Mümkünse her şey birden çok kez kontrol edilmelidir. Amerika’nın Chicago Kenti’nde 1800’lü yılların sonunda gazetelerin ortaklaşa kurdukları ilk haber ajansı olan ve başarılı gazeteciliğiyle bir filme bile konu edilen ‘City News Bureau’da şöyle bir parola vardı:

‘Seni sevdiğini söyleyen annen bile olsa doğruluğunu kontrol et.’

Ne yazık ki ‘City News Bureau’ tam yüzyıl, bir okul olarak hizmet verdikten sonra 1999’da kapandı. Şimdilerde haberleriyle Başkan Bush’u sarsan Pulitzer Ödüllü gazeteci Seymour Hersh de orada yetişmişti.

Saddam’ın donlu fotoğrafı

DIŞARIDA kar yağıyor, mutfak sıcacık. Mis gibi çay ve çörek kokuyor. Eşim ve oğlum gülümsüyor. Yeni bir sabaha neşeyle günaydın diyoruz. 19 Aralık 2005 tarihli 46 yıldır okuduğum, hüznüyle, neşesiyle güne onunla başladığım Hürriyet Gazetemi açıyorum. Kar yağışı kesiliyor. Mutfak artık sıcak değil. İnsanı ürperten bir soğuk kaplıyor içimi; çayın, çöreğin kokusunu kıllı bir erkeğin ter kokusu bastırıyor. Saddam’ın donlu fotoğrafı ile karşılaşıyorum. Yutkunamıyorum. Göz kapaklarımda yanma hissediyorum. Herhalde yanlış gazete diyorum. Hayır, maalesef Hürriyet Gazetesi, bırakıyorum. Temiz havaya ihtiyaç duyuyorum. Balkona çıkıyorum. Derin derin soluklanıyorum. Benim gazetem diyebildiğim Hürriyet’in bana, bizlere, okurlarına bunu yapmaya hakkı olmadığını düşünüyorum.

Atilla BOZDAĞ

TEMSİLCİNİN NOTU:
Aynı haber için Fikri Kurt da, telefonla ‘Biz eşek miyiz ki, Saddam’la olmayan konuşmayı Saddam’la konuşma diye yansıttınız. Deyin ki, avukatıyla görüştük. Lütfen bunu yapmayın’ dedi ve haberin Saddam’la konuşulmuş gibi yansıtıldığını belirterek eleştirdi.

Hürriyet Yazı İşleri, ‘Avukatların kişiler adına konuşması çok olağan bir şeydir. Ve çoğu kez avukatlar aracılığıyla yapılan konuşmalar, o kişiye atfen yayınlanır. Örneğin, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mesajları da, avukatları aracılığıyla dışarı yansıyor. Kaldı ki, Saddam röportajında avukatının konuştuğu, fotoğrafıyla belirtilmişti. Aynı röportaj İngiliz gazetelerinde de ‘Saddam konuştu’ başlığıyla duyuruldu’ diye düşünüyor.

TEMSİLCİNİN YORUMU: Avukatın sözleri, müvekkile atfen verilebilir. O röportajda, ‘Saddam Hürriyet’e konuştu’ değil, ‘Saddam konuştu’ denilmişti ve avukatla röportaj fotoğrafı da vardı. Ancak gazetecilikte her zaman en önemli şey, yanlış anlamaya meydan vermemek, böyle bir kuşku varsa bundan kaçınmaktır.

Atlama mı ihmal mi?

17 Aralık’ta Ankara’da yapılan DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve pek çok sivil toplum örgütünün katıldığı ‘Demokratik Türkiye, Halk İçin Bütçe’ mitinginde bir araya gelen 20 bin kişinin haykırışları, birliktelikleri ve bu ülke, bu insanlar adına taleplerini dile getirmeleri, ülkemizin en saygın gazetesi tarafından görmezden gelinmiştir. Hürriyet olarak ne 17, ne de 18 Aralık’ta bu eylemle ilgili sayfalarınızda tek bir cümle sarf edilmedi. Yapılan bu ihmalkárlık ya da kasti tavır neden kaynaklanmaktadır? Halkımızın haber alma özgürlüğüne yapılan ‘yok sayma’ hareketi neden kaynaklanmaktadır? Bu ülkede, yapılan bir eylemin ses getirmesi için illa panzerler altında birilerinin ezilmesi, cop darbeleriyle yaralanması mı gereklidir? Saygın bir gazete olarak 20 bin kişinin sesini neden ve nasıl göz ardı ettiniz, merak ediyorum. Engin GÜNEY

TEMSİLCİNİN NOTU: Ekonomi Editörü Mustafa Kutlay, ‘Okurumuz çok haklı. Haberi kullanmalıydık; ancak maalesef kullanmamışız. Özür dileriz’ dedi.


Eşcinsel evlilik

EŞCİNSELLERE
evlilik hakkı veren yasa ve Elton John’un evliliğiyle ilgili yazınızda kullandığınız ‘1984’te Damat, 2005’te Gelin’ başlığı oldukça rahatsız edici. Bu ülkede sadece heteroseksüellerin yaşamadığını unutan Hürriyet, sırf dikkat çekmek amacıyla, insanların yanlış önyargılarını destekleyecek türden bir başlık kullanmıştır.

Eşcinsel evlilikte iki taraftan birinin gelin, diğerinin damat olması gibi bir durum yoktur. Elton John’un evliliğinde de her iki taraf erkektir. Yayın ilkeleri içinde gerçekleri bozmadan yansıtmak ve küçük düşürücü, aşağılayıcı yayınlardan kaçınma ilkelerini benimseyen, ayrıca reklamlarında ‘Hürriyet şarkı söylemektir’ sloganı ile Zeki Müren’i konu eden bir gazete için fazla önyargılı bir başlık değil mi?

İki erkeğin evliliğinde, ‘bir tarafın mutlaka gelin olması gerektiği’nden yola çıkan bir gazete Avrupa Birliği’ni, bireysel özgürlükleri ve farklılıklara hoşgörüyü savunduğunda ne kadar inandırıcı olabilir?

Adımı yazmayın

İsim yanlışlığı

15 Aralık’ta gazetenizde çıkan ‘Galilei’yi Bile Mahkûm Etmişlerdi’ haberinde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı olarak Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’nın adı geçti. Ancak Prof. Kaymakçı, aynı fakültenin öğretim üyesidir.

Prof. Dr. Semih ERKAN

Ege Üniversitesi

Ziraat Fakültesi Dekanı


OKURLARDAN KISA KISA

SERPİL ERSÜ: Hafta içi Hürriyet’i okumak iki; cuma, cumartesi ve pazar günleri ise abartmak olmasın neredeyse dört saat filan sürüyor. Acaba dedim, DVD şeklinde sunsanız Hürriyet’i, hatta yazarlar yazmak yerine anlatsalar, çok keyifli olur diye düşündüm:) Hürriyet ailesinin bu tarafındaki biri olarak:)

BÜLENT AĞIRGÜN: 9 Kasım Çarşamba günü Hürriyet’te, 10. sayfada ‘Verginin Patronuna Bile Fiş Vermediler’ başlıklı yazının içinde, fiş mağdurunun anlatımı doğal olarak (‘) içinde verilmiş. Tırnak içindeki diyaloglar da parantez içinde verilmiş. Sanırım burada yanlışlık var. Tek tırnak olmalıydı.

MUSTAFA BAYRAKTAR: Zonguldak’tan arıyorum. Polat’ın Sharon Stone’u 6 kere öptüğünü yazdığınız için sizi tebrik ediyorum! 6 kez öpmüş, ne büyük başarı, ne büyük ulusal başarı. Böyle bir haber Hürriyet’in tepesinde olmamalıydı.

SABAHAT YİĞİTOĞLU: ‘Zenci’ kelimesi, bütün dünyada siyahi ırka yapılan hakaret olarak kabul ediliyor. Hürriyet’in, okuyucuları aydınlatması gerekirken bu kelimeyi kullanması beni üzüyor. Bunun yerine ‘siyahi’ kelimesinin kullanılması gerektiğini açıklamanızı arzu ediyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!