Biz kavga istemiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Biz kavga istemiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2005 00:00

TÜSİAD’la Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında patlak veren kavgada Adalet Bakanı Cemil Çiçek arabulucu rolü üstlendi. Çiçek, Hürriyet aracılığıyla TÜSİAD’a çağrı yaptı ve "Kavga istemiyoruz. Türkiye kavga toplumu olmamalıdır.

Tansiyonu hep birlikte düşürelim" dedi. Hürriyet Ankara Temsilcisi Nur Batur’un öğle yemeğinde konuğu olan Adalet Bakanı, soruları şöyle yanıtladı:

TÜSİAD-Hükümet kavgası nereye gider?

Noktayı koyarsanız hiçbir yere gitmez. Ama laftan laf üretirsek bu kavgayı hiç durmadan sürdürebiliriz. Neticede o bir açıklamadır."Buna karşılıkta bir açıklamadır"der işi tadında tuzunda bırakır noktayı koyarsanız yarın herkes başka bir konu üzerinde konuşur. Ama bakın,bir muhalefet geliştirilmeye çalışılıyor hükümete. Normal şartlarda bir demokratik ülkede iktidar ve muhalefet bellidir. Görevi icabı yapıyor olanların muhalefetinden bir kısım çevreler memnun değil. Onlar bu işi yapmıyor deyip, kendiliklerinden başka bir kanaldan muhalefet geliştirmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken, belden aşağı vurmalar oluyor. "Sizi pataklattırım" demeye getiren bir üslüpta...

Askere mi davet çıkartmaya çalışıyorlar diyorsunuz?

Hayır asker demiyorum. AB’den geliyor işler. Bir olay oluyor yarım saat sonra AB’ye söyleriz oluyor. Bunlar çok doğru şeyler değil. Hep beraber noktayı koyalım. Başka işlere bakalım. Biz kavga etmek istemiyoruz. Kavganın topluma ve Türkiye’ye yararı yok. Türkiye kavga toplumu olmamalıdır. Ekonomik ve siyasi istikrarı korumalıyız. Bu ortamdan birçok iş adamı karlı çıktı

Geçmişte TÜSİAD Başbakan’ın ceza almasına da tepki gösterdi. Şimdi niye kavga başladı?

Kavga ile Türkiye’nin bir yere varamadığını gördük. Birbirimizi iyi anlamalıyız, dinlemeliyiz. Kurumları rahat bırakmalıyız ki, görevlerini yapsın. Sonuç ortaya çıkarsa, bunu düzeltebilecek hukuk sistemimizde yolları var. Yol yokmuş herşey bitmişcesine tartışma yapıyoruz. Kurumların yerine geçerek, insanlar karar veriyor. Hukuk devletinde her işi hangi makamın yapacağı bellidir. O yetkilere saygı hududunda sorunları tartışabilsek, bu kavgalara da gerek yok. Hukuki bir konuyu hukukçular tartışmalı. Ötekiler de birşey diyecekse, hukuka dayanarak, demeli. Şimdi herkes hukuku bilmeden, Anayasa’yı, yasaları bilmeden konuşuyor.

AB’DE ZİHNİMİZ KARIŞTI

AB’de yaşanan bu süratli değişim toplumda da zihniyet karışıklığı mı yarattı?

Evet. Bu dönemde değişim yaşanıyor ama zihni karışıklığın olduğu muhakkak. Türk halkı yüzde 70’in üzerinde AB’den yanayım diyor. Ama kafasında şekillendiremiyor. Hepimiz zaman zaman zihnimizde acaba doğru mu yapıyoruz diye soruyoruz.

Peki bu zihin karışıklığı nereden kaynaklanıyor?

Güvenlik endişesinden. Türkiye’de askeri müdahalelerin en önemli gerekçelerinden birisi ülkenin iç ve dış güvenliğidir. Bugün de önemsiyoruz. Bu değişim güvenliğe zarar veriyor mu, vermiyor mu? Somut olaylarla karşılaşınca "Bu kadarı da fazla, bunu bugün yapmak mecburiyetinde miyiz? niye bunları yapıyoruz?" gibi itirazlar gelmeye başladı. Terördeki tırmanış zihni karışıklığı biraz daha tetikledi. Bu kadar zihin karışıklığı içindeyse saat başı değişecek yasa yapma imkanımız yok. Olaylara bakışımızda her sorunu kanunla çözmek yok. Ben olsam bir kanun çıkarırım kolaycılığımız var.

Ben o konuya girmem

Van ve Orhan Pamuk davası birden tansiyonu yükseltti. Olay nereye gidiyor?

Bakın. Her şey siyasallaştırılıyor. Başlangıçta YÖK Başkanı’yla hoca- talebe ilişkisi içinde aradım, bildiriden bir gün önce ’Hocam kurumları karşı karşıya getirecek bir şey olmasın’ dedim. Ertesi gün bildiride medreseleşmekten tutun her şey var. Sorunların çözülememesinin nedeni her şeyin siyasallaştırılması. Ondan sonra kim sorumlu belli değil. Sonra sertlikler, kurumsal dayanışmalar başlıyor.

Ama herkes "Yücel Aşkın tutuksuz yargılanamaz mı" diyor?

Ben oraya girmem.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki yargıç Rıza Türmen de aynı görüşü savundu.

Bana göre onun konuşması da yanlış. Dosyayı bilmeden konuşuyor. Ayrıca yargıçlık nosyonundan gelmedi ki. Ben bakan olarak dosyayı bilmiyorum, Rıza Bey nerden biliyor da konuşuyor.

Ama bir sanık 5 ay iddianame olmadan hapiste tutuluyor ve intihar ediyor. Bu sorun hukuki açıdan tartışılmamalı mı?

Ben oraya girmem.

Savcıya ’soruştur’ telefonu etmedim

Başbakan’ın Mustafa Koç için suç duyurusu yargıya müdahale olmadı mı? Sizin de savcıya telefon ettiğiniz iddia ediliyor?

Hayır telefon etmedim. Bunu ispat eden için her şeye varım ben. Bana bilgi de vermez. Zaten vermesi gerekmiyor. Ayrıca kavram kargaşası da var.

Nasıl bir kavram kargaşası?

Bu soruşturma değil incelemedir. Soruşturmayla kovuşturma karışıyor. Bu süreçte herkes bunları öğrenecek.

Savcılarla hiç mi konuşmuyorsunuz?

Konuşuruz. İdari ve temsili görevler de var. Ankara savcısıyla günde 10 defa konuştuğum da olur. Bu süreç içinde neredeyse elimizi kolumuzu bağlatacağız. Hiçbir savcının ödenek ihtiyacı var mı, makam ihtiyacı var mı? Bunları da konuşamaz hale geldik. Konuştuğum zaman bundan sonra yanıma şahit alıp tutanak tutacağım. Böyle şey olur mu? Bana ya güvenilir ya güvenilmez. İster filan olay falan olay. Milyonda bir, yüzde bir değil şu konuda soruşturma açın inceleme başlatın, şunu tutuklayın diye bir tek savcıya, bir tek hákimle özü bu olan bir konuşma yaptığımı milyonda bir ispat ederlerse ben gerekeni yapmaya hazırım. Bu kadar iddialıyım. Siyasette iddiaya girmek kolay değil.

Avrupa bilmeden konuşuyor

Orhan Pamuk davasına gelirsek. AB’den ağır eleştiri var?

Geliyorlar dosyayı biliyormuşçasına zehir zemberek açıklamalar yapıyorlar. Bütün dünyayı Türkiye’nin başına dar ediyorlar. Ama Avrupa olunca çıt çıkmıyor, ne özel oturum ne özel demeç var. Bir Avrupa Parlamenter heyeti geldi. Ben de 28 günü söyledim tebessüm ettiler. Bana gelince vay niye oluyor. Fehriye Erdal davasında silah yarı otomatik mi otomatik mi karar veremediler. Bize gelen parlamenterlerden hiçbiri şehit ailelerini ziyarete gitmedi.

Arabulucu

Adalet Bakanı Cemil Çiçek dün Hürriyet Ankara Bürosu’nu ziyaret etti. Ankara Temsilcisi Nur Batur ve Yüksek Yargı Muhabiri Oya Armutçu tarafından ağırlanan Çiçek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çiçek, sohbet sırasında güne sabah 6’da sporla başladığını anlattı. Cemil Çiçek, her gün önce kültür fizik yapıyor. Ardından da yarım saat yüzüyor. Günde de 18 saat çalışıyor. "Bu tempoda zaman zaman da hata yapılabilir" diye konuşuyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!