Bağcıyı dövmek

BİR takım maç kazanır, kaybeder. Zaten futbolun özelliği bu. Yani futbol, sürprizin bolca olduğu bir spor dalı. Her maçı alacaksın diye bir kanun yok.

Bu takım şu anda ligde lider. Elendiği takım, çok kaliteli bir takım değil ama bizim spor basınının dediği gibi çok kötü bir takım da değil. Oyun disiplinine uyan, fizik gücü olan, haddini bilerek oynayan bir takım. Ama bizim basınımız, ‘5’ten aşağı atarsanız, hakkımız kalır’ diye başlıklar attılar. Futbolda ufak atacaksın, kuşlara yem olacak...

Ama G.Saray’da daha önemli şeyler oluyor. Bir idareci kovalanıyor, bir idareci dövülüyor. Kovalanan idareci yıllarca G.Saray’ın başarısı için her şeyi... ama her şeyi!.. yapan birisi. Çok şeyi rike atarak...

Bu nasıl bir zihniyettir? Kupadan elendin. Her takım elenebilir. Nitekim Avrupa’da da şu anda çok güçlü takımlar Kupa 1’de, Kupa 2’de devre dışı kalmışlar. Ama G.Saray’daki olay bu değil. G.Saray’daki olay, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.

Çayda dem, askerde kıdem!

Sarı kırmızılılar maçlarını kazanırken, sahanın içinde değişik görüntüler çiziyorlar. İşte son misali: Necati ile Hasan Şaş kafa kafaya geliyorlar. Bu şunu gösteriyor; Hasan Şaş bu kulüpte yıllarca oynamış. Hasan Şaş hata da yapabilir. Hasan Şaş, zamansız çıkış da yapabilir. Ne diyoruz: ‘Çayda dem, askerde kıdem.’ Necati bir defa kıdeme ihanet ediyor. Diyelim ki, Hasan Şaş Necati’ye tokat attı. Onun cevabını sahada vermeyeceksin. Soyunma odasında konuşacaksın. Ama Necati, G.Saray’a geldiği birinci haftadaki maçtan sonra televizyon kameralarına şunu söylemişti: ‘Takımımızın hakları geçen sene de yendi. Bu hakemler dikkatli olsunlar.’

Geçen sene dediği yıl Necati Adanaspor’un formasını giyiyordu. Bilmiyorum, anlatabildim mi?

Hani Tromso köy takımıydı

G.Saray’da dört tane forvet var. Bakmayın siz gazetelerde, televizyonlarda, ‘Biz dördümüz de oynarız, biz aslanlar gibi anlaşırız’ dediklerine. Söyledikleri eşyanın tabiatına aykırı. Seyircisinin yöneticisini kovaladığı bir ortamda, futbolcunun futbolcuya kafa atması çok doğal.

Gerets, çok şeyin farkında. Konuşmuyor, konuşamıyor. Bakın, maçtan bahsedecektik. Neleri yazıyoruz.

Hani Tromso köy takımıydı. Hani orada saha çok çamurluydu. Oradaki şartlarda futbol oynanmazdı. Futbol oynanacak şartlara geldiniz Ali Sami Yen’e niye yenemediniz? Başarı için önce inanmak lazım. G.Saraylı çok futbolcu sahanın içinde kendine oynuyor. Ümit Karan, Necati, bunların başında. Takıma oynamıyorlar. Çoğu kendini kurtarma peşinde. İhale bana yıkılmasın diyorlar. Şu ana kadar ligde de böyle geldiler. Bu G.Saray’ı Ali Sami Yen’de Türkiye liginin biraz top oynayan, inanan çok takımı yenebilir. Çünkü G.Saray, ‘benim dört tane forvetim, golcüm var’ diyor. O dördü de ceza alanının ön çizgisine geliyorlar. O dördünün oynayan üçü her maçta ceza alanı yayının üzerindeler. Golü atan o günü kurtaracak. Dün gece de aynısı oynandı. Geriden cepheden topu şişirdiler. Rakip zaten fizik olarak iyi. Onlar da çıkıp çıkıp vurdular. Vuramadıklarını da taymingi çok iyi olan kalecileri armut toplar gibi aldı.

Tromso’nun yediği gol, G.Saray’ın attığı gol değil. Bir hata yaptılar. O da gol oldu. Yani onlar yediler, G.Saray atmadı. Maçı çıplak seyrettim, sabaha kadar oynansa G.Saray galip gelemezdi.
Yazarın Tüm Yazıları