Türbanda son karar

Güncelleme Tarihi:

Türbanda son karar
Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2005 16:07

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), üniversitelerde türban yasağı konusuna son noktayı koydu ve bu uygulamanın, ‘insan hakları ihlali olmadığına’ karar verdi. AİHM’nin ‘temyiz mahkemesi’ niteliğindeki Büyük Mahkeme, dün 17 yargıcın kararıyla üniversitelerde ‘türban yasağı’ uygulamasının ‘yasal’ olduğuna hükmetti.

İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin, 1998’de bu nedenle ‘disiplin’ cezası almış ve uygulamayı AİHM’ye taşımıştı. 29 Haziran 2004’te davayla ilgili ilk karar, AİHM’nin 4’üncü dairesi tarafından verilmiş ve 7 yargıç oybirliğiyle türban yasağının ‘insan hakları ihlali olmadığına’ hükmetmişti. Dava daha sonra Şahin’in avukatları tarafından AİHM’nin büyük mahkemesine götürülmüştü. Dün davayla ilgili kararını açıklayan Büyük Mahkeme, türban nedeniyle okula girişi yasaklanan İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi Leyla Şahin’in başvurusunu ‘haksız’ buldu. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘din ve vicdan özgürlüğünü’ güvence altına alan 9’uncu maddesinin ihlal edilmediğine karar verdi. Böylelikle okullarda türban yasağı konusunda Avrupa genelinde ‘içtihat’ oluştu.

İŞTE GEREKÇE

AİHM’nin başvuruyu reddetme gerekçeleri şu şekilde açıklandı:

Yüksek öğrenimini laik üniversitede yapmayı seçen öğrenci, üniversite kurallarını kabul etmiş sayılır.

Dinsel simgelerin herhangi bir yer ve biçim sınırlaması olmaksızın sergilenmesi, sözü geçen dini uygulamayan ya da başka bir dine mensup öğrenciler üzerinde baskı oluşturabilir. Üstelik söz konusu dini kıyafet, aynı dini taşıyanların ‘çoğunlukta’ olduğu bir okulda taşınmaktadır. Bu da öğrenciler üzerinde ‘baskı’ unsuru yaratmaktadır.

Üniversitelerdeki düzenlemeler, farklı inanışlardaki öğrencilerin birlikteliğini sağlama amacına yönelik, ‘eşitlik’ ve ‘laiklik’ ilkesi esas alınarak dinsel inançları açığa vurma özgürlüğünü sınırlayabilir.

Laik üniversiteler, öğrencilerin kılık kıyafetlerine ilişkin sınırlamalar koyarken, köktendinci akımların yükseköğretimde kamu düzenini bozmamalarına dikkat gösterebilir.

Üniversitelerdeki kılık kıyafet düzenlemesi Türkiye’de 1991’deki resmi gazetede yayınlanmıştır ve Danıştay’ın bu konuda kararı mevcuttur. Şahin’in okulu İstanbul Üniversitesi ise 1994’de bu konuyu bir genelge ile bildirmiştir.

Türkiye’de türban konusunun ‘siyasallaştırıldığı’ da gözönüne alınmalıdır. Dini kuralları dayatmaya çalışan aşırı uçlar, Türkiye’de eylemlerini artırmıştır. Bu da üniversitelere laiklik prensipleri, kadın erkek eşitliği ve de kadın hakları konusunda bazı kararlar alma zorunluluğunu getirmektedir. Amaç eğitim kurumlarının laik karakterini korumaktır.

KARAR 10 KASIM’DA

Yabancı ajanslar, kararın laik Türkiye’nin kurucusu Atatürkün ölüm yıldönümüne denk geldiğine işaret etti. Mahkemenin sözcüsü bunun tamamen tesadüf olduğunu söyledi.

Bu karar Türkiye’yi bağlıyor
/images/100/0x0/55eb198ff018fbb8f8ab06fc


YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, kararın iç hukukta bağlayıcı özelliği bulunduğuna işaret etti ve ‘Bundan böyle tartışmalar da herhalde sona ermiş olacaktır’ diye konuştu. AİHM’in türban konusundaki kararı ile geçmişte vermiş olduğu kararı teyit ettiğini vurgulayan Teziç, ‘Zaten bağlayıcı. İç hukukumuzda da bağlayıcı özelliği var’ dedi. Teziç, ‘Türbanın üniversitede serbest bırakılması konusunda yeni bir tartışma başlayabilir mi?’ sorusuna, ‘Hukuki bağlayıcılık, tartışmaların da, bir daha bu konunun gündeme getirilmemesi anlamını taşır. Kesin hüküm herkes için bağlayıcıdır’ karşılığını verdi. Teziç, şöyle devam etti: ‘Hatta yüksek yargı organlarının daha önce vermiş oldukları kararları da teyit edici nitelikte özeliği var. Uluslararası planda olması, Türkiye’nin bundan böyle aksi yönde bir düzenleme yapma olanaklarını da ortadan kaldırıyor.’

Ya AB ya da türban

CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Leyla Şahin’in türbanla ilgili temyiz başvurusunu reddetmesini, ‘Artık ne Başbakan’ın ne de TBMM Başkanı’nın türban konusunda farklı siyasetlerini yürütme imkan kalmamıştır’ diye yorumladı. Topuz şöyle devam etti: ‘Bu aşamadan sonra, bundan önceki benzer ısrarı yapmak, AB kurumuna tavır koymak anlamına gelir. Bu iddialar sürdürülürse ya AB’yi ya da türbanı tercih edecekler.’

Herkes uymak zorunda

ANAVATAN Partisi Genel Başkan Yardımcısı Safter Gaydalı AİHM kararıyla ilgili şöyle konuştu: ‘Bu konuda Dışişleri Bakanı’na da atıfta bulunmak gerek. Sayın Dışişleri Bakanı’nın muhterem eşlerinin de bir davaları vardı, sonra geri çektiler. Hukukun verdiği karara hepimiz uymak zorundayız. Hukukun verdiği karar tartışılmaz.’

Türkiye’nin kendi sorunudur

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül de dün Dışişleri Bakanlığı çıkışında AİHM kararıyla ilgili şunları söyledi: ‘Bildiğim kadarıyla bu yasakları savunan bir şey değil. Bir kurumun uygulaması, o kurumun yetkisi dahilinde diyor. Bu yasakların devam ettiği anlamı çıkmaz. Bunun ötesinde bu Türkiye’nin kendi sorunudur. Bu tip yasaklarla Türkiye’nin bir yere gitmesi mümkün değildir. Türkiye’de azınlıkların dini hakları, özgürlükleri söz konusu olurken, çoğunluğun hak ve hukukuyla ilgili konularda eğer kısıtlamalar varsa, bunlar savunulacak işler değildir.’

Erdoğan’a Avrupalı yanıtı

AVRUPA Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı Rene van der Linden, AİHM’in türban yasağını insan haklarına aykırı bulmadığına dair kararıyla ilgili, ‘Bu karar bütün ülkeyi bağlar’ değerlendirmesi yaptı. Van der Linden dün Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Van der Linden Fransa’daki olaylar için, ‘Avrupa’da büyük şehirlerdeki sorunları gözardı ettik. Ben şahsen olaylarda türbanın rolü olduğunu düşünmüyo-rum’ dedi.


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!