Başkan korkusu

Hooijdonk, giderayak uyarmıştı, ‘Futbolcular mutlu değil, Daum’u sevmiyorlar, sistemden memnun değil’ demişti. Fenerbahçe Yönetimi bunları görüyordu, biliyordu. Ama Başkan korkusu ellerini kollarını bağladı.

ÜLKE olarak, insan olarak dolmuşa gelmeye bayılıyoruz. Birileri bir şey söylüyor herkes koyun gibi peşinden gidiyor. ‘Tam destek, hep destek.’ Neden tam, neden hep, neye göre destek, ne kadar destek?

Fenerbahçe’den, Hooijdonk adında bir futbolcu geçti. Kariyeri, kültürü, insanlığı, kapasitesi kalitesi belli bir oyuncu. Gider ayak bir şeyler söyledi. Karşı karşıya konuşurken dikkat ettim. Her kullandığı kelimeyi özenle seçiyordu. Amacı yıpratmak, çamur atmak değildi.

Emek verdiği Fenerbahçe’nin daha iyi olmasını istiyordu. Ama Fenerbahçe yönetimi, Aziz Yıldırım’ın baskısıyla bunları duymadı, duyamadı. Aslında yönetimdekilerin hepsi aklı başında insanlar. Hepsi de başarılı işadamı. Ve herşeyi görüyorlar biliyorlar, ama ‘Başkan korkusu’ onların ellerini kollarını bağlıyor.

Ev altın olsa

Hooijdonk
’un söylediği herşeyi bir tarafa bırakın. Yani, ‘Futbolcular Daum’u sevmiyor, oynadıkları yerden memnun değiller, sistemden memnun değiller cümlelerini.

Hooijdonk çok önemli bir şey daha söyledi, ‘Daum öyle bir insandır ki, onun için çok değerler arkada kalır. Bakın size söylüyorum, ben F.Bahçe’den ayrıldıktan sonra benim evime taşınacak. Ve orada oturacak. Çünkü F.Bahçe’ye geldikten sonra, ‘Niye benim evim Hooijdonk’un evi gibi değil’ diyerek defalarca yönetime baskı yaptı’

Sevgili okuyucular, benim futbolcum bunları söyleyecek, ben de teknik direktör olacağım. Onun çıktığı ev altın olsa orada oturmam. Ama Daum için bu değerler önemli değil. O aldığı paraya bakar, sözleşmesini çok sağlam yapar, yarın göndermeye kalkarsan senin dişini söker.

Sorumlu yıldırım

Artık Aziz Yıldırım’ın da bu saatten sonra yapacağı bir şey yok. Şampiyonlar Ligi grup elemelerinin sonuna kadar Daum ile devam edecek. İyi olursa kendinden, kötü olursa, ‘Daum suçlu’ diyecek. Ama artık çok geç. Bu Fenerbahçe takımı Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkamazsa, bunun tek sorumlusu Aziz Yıldırım’dır.

Bu saatten sonra futbolcularla Daum’un arasındaki dikiş de artık tutmaz. 2 yıldır gözüküyordu, daha da fazla artarak su yüzüne çıkacak. Çünkü F.Bahçeli futbolcu mutsuz, keyifsiz. Ancak alınacak sürpriz galibiyetlerden sonra belki sular durulur.

2 yıldır şans Daum’u kucaklayıp öpüyordu. Bakalım öpmeye devam mı edecek, yoksa sırtını mı dönecek.

Parasız Saadet

G.SARAY’a bakıyoruz.. ‘Para yok, pul yok, transfer yok’ diyorlar. Ama bir teknik direktör geliyor, futbolcularla dost, haşır neşir.. Belli ki kaliteli bir insan.. İşin rengi sihirli bir değnek dokunmuş gibi değişiyor.

Neden? Çok basit, Erik Gerets zamanında futbol oynamış hepsini görmüş geçirmiş, doymuş. Tribünden göründüğü kadarıyla kompleksli bir insan değil.

Futbolcuyla dost, onu dinliyor, ona elini uzatıyor. Ona ne istediğini soruyor, derdini dinliyor.

Hami ve Bülent

FATİH Terim, Bülent Korkmaz’a sahip çıktı. Özel bir milli maça çağırdı. Onu onore etti. Bence çok güzel. Fasulyeyi nohut ile karıştırmamak lazım. ‘Terim, Bülenti G.Saray’da kadro dışı bıraktı’ diyorlar. Olabilir. O bir kulüpteki futbolcu- teknik adam sorunudur.

Buradaki olay ise farklı. Buna bir itirazım yok. Ama başka bir itirazım var. Trabzonzporlu Hami 49 kere milli oldu. Bir defa daha formayı giyse 50 olacaktı. Ama 49’da kaldı. Bazı uyanık dükkanlar mallarını tezgahlarken, gömleğe 50 lira demiyorlar, 49 lira diyorlar. Siz de o baştaki 40’a aldanıyorsunuz. Sanki 40 liraymış gibi o gömleği alıyorsunuz. Aslında gömlek 49 lira, 1 lira daha verseniz 50 olacak.

İşte Hami’nin durumu böyle. Türkiye’de o kadar fark olacak tabii. Biri G.Saray, diğeri Trabzonspor kaptanı. Ama helal olsun Terim’e, kaptanına sahip çıktı. Şenol Güneş ise kendi kaptanına sahip çıkamadı. Aradaki fark bu kadar basit.

Temiz futbol...

HASAN Doğan, Türkiye’de bir ilke imza atacak. A.Sebat - Kayseri maçını birinci günden beri en ince detaylarına kadar takip ediyorum. Geçen yıl bu maçın oynandığı hafta yaptığımız Maraton Programı’nda ve oradaki konuşmalarımdan dolayı RTÜK’ten ihtar aldık.

Bakın sevgili okuyucular, bu işin içine boğazına kadar girmiş insanlar şu anda dışarıda geziyorlar. Hiç bir şey olmamış gibi üstelik. Biz bunları yapanları konuştuk diye ihtar alıyoruz.

Trabzon ilindeki bazı engellemelere ve Trabzon’dan bir türlü alınamayan telefon konuşma kayıtlarına rağmen, Hasan Doğan ısrarla olayın üstüne gitti. Kayıtlara Ankara’dan ulaştı. İşin sonuna doğru gidiliyor.

Eğer bu olay gerektiği biçimde sonuçlanırsa ve bütün bu olayın içinde yer alanlar deşifre olurlarsa en az 15-20 yıl Türkiye’de kimse bu işlere bulaşamaz. Zaten ya Hasan Doğan başarılı olacak, ya da daha farklı güçler bu olayı kapatacaklar. Bekleyelim görelim.

Beşiktaş’ın şansı

BEŞİKTAŞ’A bakıyorsunuz, onlar F.Bahçe’ye, G.Saray’a göre daha da avantajlılar. Niye? Çünkü Türkçe konuşan, futbolcuyla arasında tercüman olmayan ama futbolcunun derdine tercüman olan bir teknik direktörleri var.

Türk örf, adet ve kültürüne göre yetişmiş, zamanında futbolcuyla vücut diliyle de anlaşaşabilen bir teknik adam. Özellikle de Türkiye’yi ve Türk insanını daha iyi tanıyan bir teknik adam. Dolasıyla Beşiktaş bu şartlarla bir adım öne geçiyor.

Rıza Çalımbay’ın derdi takımın geneli değil. Yabancı futbolcularla anlaşabilmek. Takıma onları monte etmek. Futbolculuk hayatımda en çok sıkıntı çekip zorlandığım dönemler yabancı teknik adamlarla çalıştığım dönemler olmuştur.

Çünkü onların anlatmak istediğini tercümanları hiç bir zaman aynen tercüme edememişlerdir. Herşeyden önemlisi teknik adamın anlattıkları, seçtiği kelimelerin ruhunu ve heyecanını tercümanlar buzdolabı gibi yansıtırlar. Ve siz havası alınmış top gibi olursunuz.
Yazarın Tüm Yazıları