Ayrıntılar önem kazanıyor

Bugün hayal gücünü harekete geçiren olaylar açığa çıkabilir. Fantastik konular ve fantezilerin önem kazanacağı bir gün.

Teknolojiyle birleşen hayal gücünün yaratacağı animasyonlar ve kurgular son derece etkileyici olabilir. Gecenin ilerleyen saatlerinde Merkür’ün hareketi duracak ve Ay’ın tetiklemesiyle birlikte görünür hale gelecek. Gökyüzünün bu konumu düşüncelerin derinleşeceğini ve bir tek konu üzerine odaklanacağınızı işaret ediyor. O sırada dikkatinizi yönelttiğiniz konu çok önemli. Bütün ayrıntılar rahatsız edecek düzeyde belirgin olabilir. Tabii tam tersi de!

Bedenimiz zihnimize bağlı

Bedenimizle zihnimizin doğrudan bir bağlantı halinde bulunduğunu sanırım biliyorsunuz. Ama bu bilgiyi pek kullandığımız söylenemez. Sadece Atatürk’ün söylediği ‘Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur’ sözünü hatırlıyoruz.

Aslında bedenimiz ne kadar sağlıklı olursa, zihinsel faaliyetimizin de o derece sağlıklı olacağını düşünüyoruz. Fakat zihinsel faaliyetimiz ne derece sağlıklıysa, bedenimizin de o derece sağlıklı olacağını pek düşündüğümüz söylenemez.

Sağlık uzmanları, insanın kafası karışıksa, sağlığının hemen bozulabileceğini ileri sürerken aslında ‘zihin-beden’ ilişkisinin ne derece kuvvetli olduğunu belirtmiş oluyorlar.

Zihinsel fonksiyonlarınızın yükselmesi bedeninizi güçlendirirken, bedeninizin mükemmel olması ise, zihinsel potansiyelinizi arttırıyor.

‘Şimdi, hangisinin üzerinde çalışma yapacağız?’ şeklinde kritik bir soruyla karşı karşıya geliyoruz.

Zihin mi, bedeni güçlendiriyor, yoksa beden mi, zihni yükseltiyor?

Bu durum ‘yumurta-tavuk’ paradoksuna benzer bir durumu çağrıştırıyor. Ve de bunun içine girersek çıkışı bulmamız mümkün değil. Aslında bedenimiz veya zihnimiz üzerinde birinden birini seçerek başlatacağımız bir çalışma bizi aynı noktaya götürür. Bu nedenle yapabileceğimizin en iyisini ortaya koyabilmek için en kolayından işe başlamakta yarar var. Yani görünür olandan. Anlaşılır olandan...

Çünkü, bizim öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda, elimizle tutup gözümüzle gördüğümüzü kabul eden ve ikna olan bir öğretiden geliyoruz. Bu nedenle bedenimiz üzerinde çalışarak işe başlayabiliriz. Fakat, bu arada zihnimizi ihmal etmememiz gerekiyor.

Geçenlerde Uzak Doğu Savaş Sporları hakkında bilgiler içeren eski dergilerin birinde çok ilginç bir yazıyla karşılaşmıştım. Ustalardan Gozo Shioda şöyle diyordu;

‘Eğer vücut günün birinde en yüksek sağlamlık seviyesine varamamışsa, düşünce de sağlam değildir. Oysa vücut ve düşünce ne olacaksa, birlikte olmalıdır.

Zamanla vücut zayıflar ama düşünce güçlü kalır.’

İşte, Shioda Usta’nın dediği gibi, ‘beden ve zihin birlikte gelişmelidir’ fikrine aynen katılıyorum. Birinden biri daha fazla gelişip diğeri zayıf kalırsa, istenilen mükemmel gelişme sağlanamıyor.

Daha doğrusu tek yanlı gelişme sonucunda zaten daha fazla gelişebilmeniz mümkün değil. Belirli bir noktaya kadar gelişip sonra tıkanıp kalırsınız. Halbuki her ikisini birden aynı oranda geliştirmeyi başaracak olursanız, gelişmeniz devam eder.

Shioda Usta, zamanla vücut zayıflasa bile zihin gücünün ulaşmış olduğu en yüksek noktada kalacağını ileri sürüyor.

Böyle bir kişinin yaşlılık dönemlerinde bedeni zayıflasa bile hiçbir çalışma yapmamış yaşıtlarıyla aynı olmayacağını da zaten kabul ediyoruz. Kaldı ki, zihin-beden ilişkisini kurmayı başarmış bir kişinin yaşlılık dönemlerinde bile hem zihinsel, hem de bedensel sağlığının böyle bir çalışma yapmayanlara oranla ne derece yüksek olduğunu anlatmaya gerek yok.
Yazarın Tüm Yazıları