‘Fıs fısçı’ Air France’ı kınıyorum

‘BİR skandalı haber vermek istiyorum. İstanbul’dan arıyorum, adım Güner Özalp. Kızım geçen hafta Air France ile Paris üzerinden ABD’ye gitti. Atatürk Havalimanı’nda uçak kalkmadan önce herkesin üzerine haşere ilacı sıkmışlar.

Hepimiz için ne kadar aşağılayıcı bir durum. Uçakta ben olsaydım, bütün vücudum şişmişti; çünkü alerjim olduğu için dokunurdu. Benim mi, uçağın mı sağlığı önemli. Kızım telefon edince Air France’ın bürosunu aradım; Bülent adlı yönetici Dünya Sağlık Örgütü’nün kararı bu, dedi. Ben itiraz edince ‘Hanımefendi biliyor musunuz, Türkiye’de kolera ve sıtma var’ diye de ekledi. ‘O zaman Sağlık Bakanlığı bize neden duyurmuyor’ dedim. ‘Bakanlığın her şeyden haberi var’ diye konuştu; Dünya Sağlık Örgütü’nün ilaçlama kararına Türk doktorlar da imza atmış... Dünya Sağlık Örgütü’nün haberi var; bizim yok. Basın bunları niye yazmıyor? Ben bu işin peşini bırakmayacağım, ilgili makamları mahkemeye vereceğim, deyince, o bey ‘İstediğinizi yapın bir şey elde edemezsiniz’ diye çıkıştı buna. Bizler mi önemliyiz, sivrisinek mi?’

Bütünleşelim

SAYIN Ertuğrul Günay’ın tespitleri ve endişelerinden yola çıkarak aktardığınız birçok hukuk dışı uygulama ne yazık ki sürmektedir.

Esas değinmek istediğim ise, yazınızın son bölümünde adımdan söz ederek ‘Mustafa Sarıgül’ün partiye dönmesi üzerine kavga sürecek’ yorumunu eklemek ihtiyacı duymanızdır.

Hemen söylemeliyim ki, Mustafa Sarıgül olarak, partimde asla kavga çıkmasını istemiyorum. Ben sadece yerel seçimlerden sonra CHP’nin gerilediği noktayı işaret ederek, başarısız olanların yönetimi terk etmelerini, partinin ve ülkenin önünün açılmasını istedim.

CHP gibi sosyal demokratlığını ilan etmiş bir partide, yönetimin seçimle değiştirilebilir olmasını, toplumun ve örgütün taleplerine uyulmasını istedim.

Meydanlarda, mitinglerde toplanan insanlarımız ve son kurultay, partimin de, toplumun da buna ne kadar ihtiyacı olduğunu, buna ne kadar hazır olduğunu açık, net ve sayısal olarak ortaya koymuştur. Şahsıma ve partinin içine düştüğü durumdan rahatsız olan örgüt üyelerine reva görülen ve uygulanan demokrasi dışı uygulamalar, sadece ve sadece demokrasi talebini, değişim talebini artırmaktan başka işe yaramayacaktır.

Ülkesini ve CHP ideallerini benimseyen herkes kişisel taleplerini ertelemeli ve bütünleşmelidir. Bu bütünleşmeye katkı verecek yürekli, ilkeli tüm partililerle birlikte olmaya hazırım, hazırız.

Mustafa SARIGÜL

CHP Şişli Belediye Başkanı


Demiröz’ün ‘çirkin tipler’i ve ‘Stadyum’

‘BEN TRT’nin Ankara’daki o koca binasında çalışan binlerce kişiden biriyim. Spordan anlarım, iyi de bir izleyicimdir.

TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz’ün, dün Sabah’ta Savaş Ay’a söylediklerinden yola çıkarak bir şey aktarmak istiyorum. Demiröz, kurum içinden sunucu ararken, videoya çekilenleri gördüğünde bunları ‘korku filmindeki çirkin tipler’ olarak değerlendirmiş. Bir kere bu sözler insan haklarına aykırıdır, ırkçılıktır. Esas değinmek istediğim konu, ‘Çok da iyi işler yapıyor’ dediği Faik Çetiner’in ‘Stadyum’ programını yayından kaldırması... Halbuki bu program her hafta reytinglerde 100 program içinde ağırlıklı olarak ilk 5 ile 10 arasında yer alıyordu. Ayrıca 30-35 dakika arasında reklam da alıyordu. Haber Dairesi Başkanı Tuğrul Utku imzasıyla İstanbul TV Müdürlüğü’ne gönderilen bir yazıyla ‘Stadyum’un artık yayınlanmayacağı bildiriliyor. Ekibe, programın kaldırıldığı nezaketen de olsa duyurulmuyor; telefonları ve faksları hemen kesiliyor, bir teşekkür bile edilmiyor. Aldıkları para mı dersiniz; 7 kişilik ekibe haftada 17 milyar; hem de vergi ve sigortaları ile deplasman harcamaları da bunun içinde. Buna karşılık ilk 100’e bile giremeyen ‘Futbolvizyon’ ise aynen devam ediyor.

TRT’ye yazık oluyor. Bazı yandaşlara yaptırılan programlarda kimlere, hangi sanatçılara ne verildiği TRT koridorlarında zaten konuşuluyor. Bunlardan kaldırılan yok. TRT’nin sporda bu kadar başarılı bir programının neden kaldırıldığını Sayın Demiröz açıklamalıdır. Yoksa TRT spor yayınlarını azaltma kararı mı verdi? Artık milli maçları yayınlayamaz olduk. Koca Kırkpınar’ı yıllardır TRT verirdi, nedense bu yıl Star’a verildi. İzmir’de yakında başlayacak Üniversite Oyunları’nın şimdiden verilen yayınlarını bir izleyin; Türkiye’nin tanıtımına büyük katkı sağlayacak böyle bir etkinlik TRT-INT’den neden yayınlanmaz? 20 bine yakın sporcu öğrenci geliyor. Bu işlerin TRT Genel Müdürü’nün inisiyatifinin dışında olduğunu düşünmeye başlıyor insan. Siyasi bir baskı mı oluyor acaba? Çetiner’in programı kaldırılınca Avea’nın da sponsorluktan çekildiğini öğrendik. Avea, paket bir anlaşma ile TRT’ye 8 milyon dolar veriyordu, yazık.

Aklıma geliyor; Çetiner’in bir hatası varsa, mutlaka maçlar başlarken ‘Allah’ın izniyle topa vurdular’ dememesi olsa gerek.’ Bu program için Demiröz kendisini eleştiren bazı spor yazarlarının etkisinde mi kaldı?

Kesilecek 4 bin yarış atı var

DOĞA ve Sokak Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Süsen Erkuş, Başbakan’a sesleniyor:

‘Derneğimizin telefonları susmuyor. Sebebi ise hükümetimizin Zabıta Yasası’nda değişiklik yaparak at kesimini AB istiyor diye serbest bırakması... Hepimizi biliyoruz ki AB böyle bir dayatmada bulunamaz. Bu işten çıkarı olan özellikle Musevi bir işadamının ismi geçiyor ki (atların Kırgızistan’dan ithal edileceği ifade ediliyor) bu söylem dahi bizleri hükümetimizle karşı karşıya getirir. Bütün partizanlarınız dahil ‘at kesimine’ karşıdır. At, Türk milletinin simgelerindendir. Ülkemizde denetim mekanizması işlemediğinden, güçten düşmüş yaşlı ve hastalıklı atlar kesime gönderileceğinden insan sağlığı üzerinde ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorumluluğun altından ülke olarak kalkamayız. At etini Batı’da Fransızlar yer. Ayrıca dinimiz açısından da at eti makbul değildir. Bizler hayvan hakları ve insan sağlığı adına kesinlikle at kesimine karşıyız. Dürüst kimliğinizle bu yanlışa dur diyeceğinize eminiz.’ Süsen Hanım, Türkiye’de ıskartaya çıkmış yaklaşık 4 bin atın hipodromlardaki sahipleri tarafından ‘kurtulunmak’ istendiğini bir bilse buna isyanı nasıl olurdu?

Biliyor musunuz

TANSU Çiller’in 15 yıl sonra ilk kez, DYP eski Kayseri Milletvekili Sevgi Esen’in kızının düğününde nikáh şahitliği yaptığını...

CHP Kağıthane örgütünün ‘delege’ gösterdiği Şaban Gövdere ve Şemsettin Acıbucu’nun AKP üyesi olduklarının ortaya çıktığını; bu arada delege seçimlerindeki usulsüzlüklerle ilgili olarak Maltepe, Ümraniye, Beşiktaş, Adalar, Sarıyer, Kadıköy, Avcılar, Bahçelievler, Eyüp ve Güngören’de yargıya itiraz edildiğini..
Yazarın Tüm Yazıları