At eti ve deve sutu

Yanal, Terim, Milli Takım derken Kazakistan izlenimlerini yazmayı erteledim. Size, Kazaklar’ı anlatayım.

ERSUN Yanal, Milli Takım, Fatih Terim derken, sizlere Kazakistan'daki gördüklerimi aktaramadım... 6-0'lık Kazakistan maçının oynandığı gün bu sütunlardaki yazımdan dolayı, bazı kesimlerden eleştiri geldi. "Milli Takım 6-0 kazandı, bu yazı oldu mu" dediler.

Gazetecilik yapanlar, neticeye göre yazı yazamaz. Eğer ortada bir haber varsa bu en iyi şekilde değerlendirilmeli. Sonunda ne oldu, Kazakistan maçını 6-0 kazanan Milli Takım Teknik Direktörü gitti. O Kazakistan ki, Ukrayna'ya uzatma dakikalarında yenildi. Biz yine dayanamadan futbol yazmaya başladık...

Torbadaki işkembe

Gelin size Kazakistan'ın diğer görüntülerinden bahsedelim...

Kazakistan'ın Organize Suçlar Emniyet Müdürü Saparali Abdüllayew Seyithan Ulu, bizim İsmail Er ve birkaç Kazak arkadaşlar yemeğe gittik. Biz Türklerin çoğu yurt dışına gidince Türk restoran ararlar. Ben tam tersini yaparım. Gittiğim yörenin mutfağını tanımak isterim. Kültürlerini yaşamak isterim. Çok güzel bir restoran-gazinoya gittik. Kazak kadınlar ve erkekler şarkı söylüyorlar. Yöresel danslarını yapıyorlar. Zaman zaman da Tarkan'ın CD'sini çalıyorlar. Arada bir de göbek havasını koyuyorlar.

Masaya önce deve sütü geldi. Bizim ayrana benziyor. Hafif de köpürüyor. Çok lezzetli bir şey. Sonra kayık bir tabakta söğüş at eti geldi. Kazaklar için at ve otağı çok önemli. Onlar koşturdukları atları kesinlikle yemiyor. Bir özellikleri var. Hipodroomda atyarışı yapılırken, etrafta mangal yakıyorlar. Çünkü yarış 1 saatten aşağı bitmiyor. Birincinin ikramiyesi de çok büyük. Çok büyük bir ev ve lüks son model bir jeep ikramiyesi var.

Yedikleri atları doğduktan sonra iki sene ön ayaklarını bağlayarak dar bir alanda hareketsiz şekilde otlatıyorlar. Sonra da kesiyorlar. Böyle olunca da etleri yumuşacık ve sanki terbiye edilmiş sığır eti tadını alıyor. Sonra masaya torba gibi bir şey geldi. İçi et dolu, ağzı büzülmüş torbanın üst tarafına da hayvanın kellesi konmuş. Bu öylece fırına verilirmiş. Takriben 1.5-2 saat arası pişermiş. Emniyet Amiri, önce kellenin alnından başlayarak, bir bıçakla sanki bir cerrah gibi özenle kesip, elleriyle bize yedirdi. Sonra o torbanın içindeki etlere sıra geldi. Ben böyle güzel pişmiş, yumuşak et yemedim desem, yeridir.

Yarım saat eti yerken ben o torbanın içindekinin özenle açılmış hamur olduğunu düşündüm. Torbanın dibinde etlerin altında da büyük parçalarla kesilmiş kuru soğanlar vardı. Torbanın dibine doğru gelip soğan parçalarını içine alıp parçalamaya başladığımızda hayvanın işkembesi olduğunu anladık. Kazakların dediğine göre dünyadaki bütün hayvanların etleri kendi işkembelerine dolarmış.

Çıplak ata biniyorlar

O kadar eti yedikten sonra aynı hayvanın suyundan yapılmış büyük bir tas çorbası geldi. Ben çorbaya limon isteyecekken Emniyet Müdürü çabuk davranıp deve sütünden bir bölümünü çorbanın içine aktardı. Allah var ya, biraz takıldım. Ayıp olmasın diye iki kaşık alayım dedim, tas beş dakikada bitti, peşinden ikinci kase geldi.

Kazaklar diyorlar ki, "Biz çıplak ata binmeyi çok severiz..." Yanlış anlaşılmasın, burada çıplak olan Kazaklar değil, atın kendisi. Çıplak atta durmak çok zor diyorlar. Böyle ata binenlerde ne prostat, ne bel fıtığı olurmuş. Çıplak atın üzerinde düşmemek için mücadele ederken, bel adaleleri çok güçleniyor ve at sırtının yumurtalık altlarına yaptığı masaj da prostata yüzde yüz çareymiş. Bu yazıyı okuduktan sonra ister misiniz İstanbul Bağdat Caddesi, Ankara Kavaklıdere'de millet çıplak ata binmeye başlasın.

Yüzde yetmişi kadın

Ayrıca Kazakların nüfusu 16 milyon. Yani bizim nüfusun beşte biri. Yüz ölçümleri ise bizden üç kat fazla. Yüzde 70'i kadın olan bir ülke. Çünkü Ruslar bütün savaşlarda Kazak erkeklerini ön safhada ileri sürmüşler. Onlar öldükten sonra Rus askerleri onların ölülerini siper yaparak düşmanla mücadele etmiş. Nüfusun tamamına yakını üniversite mezunu. Kadınları ince. Yemek tabağına kaşıkla vurunca kalkıp oynuyorlar ve kalçalarını sallıyorlar. Her halde ince kalmalarının sebebi bu olsa gerek.

Kazakistan'a evli giden Türk erkekleri tamam. Ama bekar giderlerse oradan tekrar bekar dönme şansları yok gibi bir şey. Bize dokundurmadan da edemiyorlar. "Sizin bayrağınız ay yıldızlı, gecenin ve karanlığın simgesi. Bizde güneş var" diyorlar. "Aslında siz en batıda, biz de en doğudayız. Organizeyi güzel yapabilsek, dünyada kimse karşımızda duramaz" diye devam ediyorlar.

Kazaklar kartalı evcilleştiriyor

BEŞİKTAŞLILAR belki kızacaklar ama dünyada Kartalı evcilleştirip avda kullanan tek millet Kazaklar. Büyümekte olan Kartalı başına maske geçirerek yakalıyorlar. Sonra bir telin üzerine koyuyorlar. Hayvan etrafını göremediği için telin üzerinde durmaya gayret ediyor. Bu süre en az dört günü buluyor. Bu zaman zarfında kartala hiç yemek vermiyorlar, ölmeyecek kadar da su veriyorlar. Hayvan bitap düşüp ters dönecekken, teli biraz haraket ettiriyorlar tekrar telin üzerinde durmaya çalışıyor.

Dört gün sonra bakıcısı ona ufak ufak et ve su vermeye başlıyor. Kartal artık sahibinin o insan olduğunu anlamaya başlıyor. Ona yemek ve su verenin velinimeti olduğunu kabul ediyor. Bir müddet sonra hayvana kısa bir mesafede bir tilki postunun üzerine ufak pir parça et koyuyorlar. Kartalın yüzündeki maskeyi açınca tilkiyi canlı zannedip hemen onun beline doğru dalıyor. Ve ona yakaladığı etin yenmemesi gerektiğini öğretiyorlar.

Bu durumda sahibini bekliyor. 6 ay geçtikten sonra antrenmanlar da tamamlanınca sahibiyle birlikte bir atın üzerinde ve sahibinin kolunda yüzünde maske olarak yüksek dağlara, tepelere doğru çıkıyorlar.

Sahibini bekliyor

Avcı tilki veya başka bir hayvanı görünce diğer eliyle kartalın gözündeki maskeyi yukarıya doğru kaldırıyor. Bir anda avını gören kartal, klasik pikesini yaparak cansız hale getirip sahibini bekliyor.

Kazakistan'da atmaca ticareti de çok fazla. Özellikle Arap ülkelerine yapılıyor. Musk adı verilen köpek cinsleri var. Kellesi insanınki gibi büyük, bacakları dik, bizim çoban köpeğinin iki misli heybetinde. Dünyada tek kurt sürüsünün içine girerek kavga eden köpek cinsi. Kurtlar sonunda onu da parçalıyor ama o da sürüde bayağı hasar bırakıyor.
Yazarın Tüm Yazıları