Brad Pitt’i zor bıraktım

Geçen hafta Bay ve Bayan Smith filminin basın toplantısı ve dünya prömiyeri için Los Angeles’taydım. Basın toplantısı buradakilerden çok farklı değildi (geç başladı, abuk sabuk sorularla doluydu vs.) ama gala ve kırmızı halı seramonisi gerçekten özeldi.

Sadece ben değil, bizzat Hollywood’da yaşayıp, hiçbir galayı kaçırmamış olanlar da böyle söylüyor.

Koca bir cadde trafiğe kapatıldı, kırmızı halıyla kaplandı, yüzlerce Brad Pitt ve Angelina Jolie hayranı, o gün için caddeye konulan tribünlerdeki yerlerini kırmızı halı yürüyüşü başlamadan saatler önce aldılar. Kızlara Bayan Smith, erkeklere ise Bay Smith yazan tişörtler dağıtıldı. Tribünlerdeki koltuklar kaça satıldı bilmiyorum ama caddenin köşesinde yer alan Starbucks’ta ayakta durmak için insanlar 7 dolar ödediler. Para verip, tribünlerde ya da Starbucks’ta yer satın alamayanlar ise ünlüleri uzaktan da olsa görebilmek için kaldırımlara kümelenmişti.

Kırmızı halıda Bai Ling, Nicoletta Sherridan, Jason Bateman, Cindy Crawford, Oliver Stone, Lindsay Lohan ve David Hasselhoff gözüme çarpan ünlüler arasındaydı. Bay ve Bayan Smith ekibinden Adam Brody, Akiva Goldsman ve Doug Liman’la sohbet etme imkanı buldum.

Akıl Oyunları’nın Oscar ödüllü senaristi, Bay ve Bayan Smith filminin yapımcısı Akiva Goldsman, şu anda onu en mutlu eden şeyin filmin bitmiş olması olduğunu söyledi.

Ee, bu kadar dedikoduyu ateşleyen bir filmin yapımcısı olarak sorulara göğüs geren kişi olmak kolay değil tabii.

Doug Liman’a filmden kestiği söylenen sahneleri sordum, ‘Jennifer Aniston hayranlarını üzmemek için bazı sevişme sahnelerini kestim’ demedi tabii. Bunu hep yaptığını, önceki filmlerindeki başarısını da beğenmediği sahneleri çıkarmaya ve bazılarını yeniden çekmeye borçlu olduğunu söyledi.

Genç kızların sevgilisi Adam Brody de bildiğiniz gibi bu filmin oyuncularından. Aksiyon-komedi türündeki bu filmde en komik kimdi diye sordum ona da. Hiç düşünmeden Brad Pitt dedi.

Kendisine katılıyorum; özellikle de filmin başı ve sonunda, evlilik terapistindeki sahneler söz konusu olduğunda...

Kırmızı halıya adım atması beklenen Bay ve Bayan Smith’ten ilk görünen Angelina Jolie oldu. Derin sırt dekolteli elbisesi ve dövmeleriyle bayağı havalı duruyordu doğrusu. Hesapta basına konuşacaktı. Ama hayranlarına imza dağıtma faslını biraz fazla uzatınca, birkaç önde gelen Amerikan televizyon kanalına konuşup, bizlerin (kırmızı halıda Türkiye olarak Kanada’nın yanında duruyorduk) yanından geçip, gitti.

Brad Pitt’in ise basının yanına bile yaklaşmayacağı söylenmişti. Ama bir gün önceki görüşmemizde kendisine söylediğim ‘Türkiye’de de çok seviliyorsunuz’ (sevilmediği bir ülke var mı ki acaba?) komplimanımdan mıdır bilmiyorum, yanıma gelip, elimi sıktı. O arada bir yandan da basına konuşmasını engellemek isteyen menajeri Cindy sürekli çekiştiriyordu kendisini.

Ne yalan söyleyeyim, bir ara elini bırakmasam, dün kaldığım yerden devam edip, biraz daha sohbet etsem ne olur diye düşünmedim de değil. Düşünme sürecinde elini biraz fazla tutmuş bile olabilirim hatta! Ama bir süre sonra (ne kadar diye sormayın, bilmiyorum), geldim kendime.

Zor da olsa bıraktım, gitti.

Hollywood büyülü bir yer diye boşuna demiyorlar. İnsanın başını böyle döndürüyor işte.

Umarım bizde de bir gün bir filmin galası için caddeler kapanır, saatler öncesinden kalabalık o mekana akın eder, oyuncular hayranlarıyla buluşur, imzalar dağıtır, dünyanın dört bir yanından sinema yazarları, gazeteciler, televizyoncular filmi takip etmek için ülkemize gelirler.

Bunların hepsi şimdilik hayal tabii. Biz daha kaç yıl ‘If I was in L.A.’ (Keşke Los Angeles’ta olsam) diyen ‘California Dreaming’ (Kaliforniya’yı Düşlüyorum) şarkısını dinler, rüyalara dalarız, kestirmek güç.

Güney İtalya sineması Ankara’da

İtalyan sinemasının altın çağında üretilen birçok önemli film, güney bölgelerinden çıkmıştır.

Federico Fellini’ye verilen beş Oscar’ı saymazsak, çoğu Akademi ödüllü İtalyan filminin güneyde çekildiğini söyleyebiliriz.

Güney İtalya’nın iki farklı bölgesinden son dönemde yapılmış filmler, bu hafta Ankaralı sinemaseverlerle buluşuyor.

Yönetmenliğini Salvatore Mereu’nun yaptığı ‘Üç Adımlı Dans’, Piero Sanna’nın ‘Varış Noktası’ ve ünlü İtalyan müzisyen Franco Battiato’nun çektiği ilk sinema filmi ‘Yitik Aşk’ 16-19 Haziran tarihleri arasında Ankara Tüze Ankapol Sineması’nda olacak.

İngilizler ülkeden kaçıyor

T
utuculuklarıyla tanınan, yerli yapım filmleri ülkede çekmeye özen gösteren İngilizler, son zamanlarda kendilerini iyice aşmış görünüyorlar. Önce son James Bond filmi Casino Royale’in İngiltere dışında, Prag’daki Barrandov Stüdyoları’nda çekilmesi için görüşmeler yapıldığı açıklandı.

Şimdi ise tarihte ilk kez bir Harry Potter filminin ülke dışındaki stüdyolarda çekilebileceğinden söz ediliyor. David Yates’in yöneteceği serinin bu beşinci filmi için Doğu Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalar sürüyormuş.

Film çekmek için en uygun koşulları ve vergi kolaylıklarını sağlayan ülkelerin başında Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Romanya gibi Doğu Avrupa ülkeleri geliyor. Türkiye’nin adı ise henüz bu ülkelerin arasında yok.

Bunu biliyor muydunuz?

Gişede çok iyi iş yapan Garfiled’ı, devam filminde yine Bill Murray seslendirecekmiş.

Beyaz perdeden inciler...

‘Özgürlük, kaybedecek başka şey yok ile eş anlamlıdır.’ (İçgüdü-Human Nature, Yön: Michel Gondry, 2001)
Yazarın Tüm Yazıları