Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

İkinci 21 Şubat krizini Gül mü önledi?

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 Şubat Pazartesi günkü görüşmesi, sızan ufak kırıntılarından bile anlaşılıyor ki, tahminlerden daha sert geçmiş.

Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Ünal, önceki günkü yazısında görüşmeyi, 21 Şubat 2001 krizi olarak tarihe geçen ve 19 Şubat 2001'de Milli Güvenlik Kurulu'nda yaşanan Sezer-Bülent Ecevit tartışmasına benzetti.

Bu düzeyde bir tartışma mı emin değiliz; ancak, ikilinin iki yıllık süreçteki en sert görüşmelerini yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Eteklerdeki taşların döküldüğü, eleştirilerin havada uçuştuğu bu buluşmanın ayrıntıları daha fazla ortaya çıktığında belki de bazı şeylerin başlangıç tarihi olarak 21 Şubat anılacaktır.

GÜL'ÜN GİZLİ ZİYARETİ

Erdoğan,
Çankaya Köşkü'nde 2 saat kaldı; ama bunun yaklaşık bir saati görüşme değildi.

Görüşmenin ilk bölümü 10-15 dakika sürdü ve bu bölümde Erdoğan, Hüseyin Çelik'i Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na kaydırdığı, yerine Devlet Bakanı Beşir Atalay'ı, Atalay'dan boşalan koltuğa da Atilla Koç'u önerdiği kararnameyi Sezer'in önüne koydu.

Sezer, kararnameye bakar bakmaz tepki gösterdi; daha önce reddetmesine karşın Atalay'ın yeniden Milli Eğitim'e önerilmesine üzüldüğünü beyan etti.

Erdoğan, Atalay ile ilgili olumlu görüşlerini ifade ederek, "böyle uygun gördüklerini" söyledi.

Sezer,
buna rağmen kararnameye imza atmayacağını ortaya koyunca, Erdoğan, daha kararlı tavır alarak kararnamenin imzalanmasının devletin işlerinin daha iyi yürümesini sağlayacağını belirtti.

Erdoğan'ın sözleri Sezer üzerinde "dayatma" izlenimi yaratınca, imzanın atılmayacağı kesinleşti.

Görüşme odasında rüzgár çok sert esmeye başlayınca Erdoğan, izin isteyerek dışarı çıktı ve hemen Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ü telefonla arayarak Köşk'e çağırdı.

Arka kapıların birinden Köşk'e giren Gül'le yapılan durum değerlendirmesi; alınan, yollanan fakslar yaklaşık bir saatlik süreyi kapsadı.

Sonraki ayrıntılar kayboluyor; ama Erdoğan'ın içeriye, en az, bir giriş-çıkış daha yaptığı, bu giriş-çıkışların yeni kararnamelerle ilgili olduğu söylenebilir.

YENİ BAKAN DA AİLEDEN

Gül
'ün Köşk'e gizli ziyareti, sert rüzgárların dışarı yansımasını önlediği görülüyor; ama baş başa görüşmelerde, "Bizi engelleyen bir izlenim yaratıyorsunuz" sözlerine, "Devlet geleneklerine aykırı davranıyorsunuz" yanıtına kadar varan düzeyde, bürokrasi atamalarından dış politikaya kadar pek çok konuda karşılıklı eleştiri, (Hadi biraz da öz 'eleştiri' diyelim) yapıldığı anlaşılıyor.

Sonuçta Erdoğan kabinesinde istediği değişikliği yapamadan Sezer'in yanından ayrılıyor.

Ne ilginçtir ki, izlerinin kalıcı olacağı tahmin edilen bu görüşmeden yeni bakan olarak çıkan Atilla Koç, tartışmanın odağı olan Beşir Atalay'la akrabalık bağına sahip.

Atalay'ın kuzeni Kahire Kültür Ataşesi İbrahim Atalay, Koç'un küçük baldızı Hicaziye Kıcır Atalay ile evli; yani kabinenin yeni üyesi de aile içinden, üstelik Atalay ile aynı vakıftan.

Bu atamayla giden liberal bir ismin yerine milli görüş eksenli birini getiren Erdoğan, herkese bir mesaj verdi; ama mesajın kalan liberallere meydan okuma mı, içe kapanma mı olduğunu anlamak için biraz zaman geçmesi gerekecek.
Yazarın Tüm Yazıları